1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Pervez Müşerref nereye koşuyor?

Jens Borchers13 Temmuz 2007

ABD, terörle savaşta müttefiki olan Pakistan Devlet Başkanı Müşerref’e desteğini sürdürüyor. Uzmanlara göre ise Taliban’ın kökünü kazımayan Müşerref atom silahı sahibi Müslüman Pakistan’ı krize sürüklüyor.

https://p.dw.com/p/BFTq
Müşerref için "günleri sayılı diktatör" yorumları yapılıyor.
Müşerref için "günleri sayılı diktatör" yorumları yapılıyor.Fotoğraf: AP

İslamabad’ın göbeğindeki Lal Mescidi için verilen mücadele sonuçlanmış sayılmaz. Pakistan’ın güçlü Devlet Başkanı General Pervez Müşerref uzun bir teredüttün ardından son derece sert tepki göstererek, Lal Mescidi işgaline şiddetle karşılık verdi.

1999’da bir darbeyle Pakistan’da iktidara gelen Müşerref aynı zamanda ABD’nin terörizm ile mücadelede en önemli müttefiklerinden. Eleştirmekten kaçındığı Müşerref diktatoryasını milyarlarca dolarla destekleyen Washington yönetimi şimdi Pakistan’ın istikrarsızlığa sürüklenmesinden endişe duyuyor.

“Pakistan, El Kaide karşısında verilen savaşın merkez üssüddür” diyor eski CIA ajanı, ABD yönetimine güvenlikle ilgili danışmanlık hizmeti vermiş ve uzun yıllar ABD Savunma Bakanlığı Pentagon’da görev almış güney Asya uzmanı Bruce Riedel.

Müşerref sözünü tutmadı

Şimdilerde Amerikan düşünce kuruluşu Brookings Enstitüsü’nda araştırmalar yapan Riedel, Pakistan’ın ABD açısından taşıdığı önemi şöyle vurguluyor: “Pakistan’ın atom silahları var. Dünyanın en önemli Müslüman devletlerinden biri. Pakistan’da olup bitenler biz Amerikalıların geleceğini de büyük ölçüde etkileyecektir.”

Bush yönetimi 11 Eylül 2001 saldırılarından bu yana Pakistan’a 10 milyar dolarlık kalkınma ve savunma yardımı yaptı. General Müşerref de karşılığında Taliban ve El Kaide’nin kökünü kazıma sözü verdi.

Afganistan’ın sınır komşusu Pakistan ABD için bir tür ‘istikrar kalesi’ydi. Pakistan Devlet Başkanı’nın demokrasi vaatlerini elinin tersiyle itip sivil toplumu karşısına almasına ve aynı zamanda radikal dincilere ses çıkarmamasına ise Washington katlanmak zorundaydı.

Pakistan’ın önde gelen gazeteci ve yazarlarından Ahmet Raşit bu oyunun son derece tehlikeli olduğunu söylüyor. Dünyanın bu bölgesindeki radikalizm ve terör gerçeğini en iyi tanıyanlardan biri olan Raşit parmağını yaraya basıyor ve Pervez Müşerref’in ABD Başkanı George Bush’a verdiği, Taliban’ın işini bitirme sözünü bile yerine getirmediğini hatırlatıyor.

Taliban giderek güçleniyor

Raşit, “Pakistan’ın kuzey doğu vilayetleri hızla radikalleşip talibanlaşıyor. Ordunun buna tepki göstermemesi Müşerref’in bu gelişmeye göz yumduğu şüphesini uyandırıyor. Müşerref, ‘Beni desteklemezseniz bilin ki benden sonrası tufan’ diye düşünüyor olabilir” diyor.

Pakistan İçişleri Bakanlığı’nın arşivleri Taliban’ın nüfuzunu nasıl arttırdığını gösteren dosyalarla dolu. Ama Devlet Başkanı Müşerref, nedense Taliban’a hodri meydan demiyor.

Sivil toplum ise Devlet Başkanı’nı protesto yağmuruna tutuyor. Basın özgürlüğüna getirilen kısıtlamalar ve Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın görevden alınması halkı sokaklara döktü. Bütün bunlar ABD’yi etkilemiyor ve Bush yönetimi Müşerref rejiminin desteklenmeyi sürdürüyor.

“Washington hesabını iyi yapmalı”

ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Sean McCormak “Pakistan’ın yanındayız. İslamabad yönetiminin siyasi ve ekonomik reformlarla ülkenin çehresini değiştireceğine inanıyoruz. General Müşşerref’in başlattığı hamleleri destekliyor ve teşvik ediyoruz” sözleriyle Bush’un bu konudaki politikasını açıkça dile getirdi.

Ancak Brookings Enstitüsü’nün güney Asya uzmanı Bruce Riedel bu tip basma kalıp sözleri göz boyamayaca olarak tanımlıyor ve Pakistan’ın son derece ciddi bir krize sürüklendiğinin inkar edilemeyeceğine işaret ediyor. Riedel’e göre, “ABD bütün bu gelişmeleri doğru değerlendirmeli. Washington, muhtemelen günleri sayılı olan bir askeri diktatöre bel bağlayamaz.”