1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Pervez Müşerref baskı altında

Christoph Heinzle21 Temmuz 2004

Almanya Dışişleri Bakanı Joschka Fischer, 10 günlük Asya gezisinin son durağında Pakistan’ı ziyaret ediyor. Fischer’in atomlu silahlara sahip yegane Müslüman devlet olan Pakistan’ı ziyareti öncesinde Christoph Heinzle’nin Pakistan’la ilgili değerlendirmesi...

https://p.dw.com/p/AbCa
Pakistan Devlet Başkanı Pervez Müşerref'e karşı ülkedeki muhalifler seslerini yükseltiyor...
Pakistan Devlet Başkanı Pervez Müşerref'e karşı ülkedeki muhalifler seslerini yükseltiyor...Fotoğraf: AP

Pakistan’ın politikasını irdelerken konuya hep iki açıdan bakmak gerekiyor. Devletler topluluğu, Pakistan’ın atom bombası sahibi karşıt ülke Hindistan ile arasında son dönemlerde oluşan yakınlaşmayı takdirle izlerken, muhalifler Devlet Başkanı Pervez Müşerref’in ülkeyi yabancılara sattığı söyleminde bulunabiliyor.

Bu nedenle, ülkedeki muhafazakar çevreler ve bir kısım ordu mensuplarında, hükümetin birleşik Müslüman Keşmir’le ilgili hedeflerinden, uluslararası baskının da etkisiyle giderek uzaklaştığını söyleyenler artıyor. İslamabad yönetimi ise aynı rotada ilerlemeye şimdilik kararlı. Dışişleri Bakanı Hurşid Mahmud Karasi, daha geçen hafta yaptığı açıklamada Hindistan ile başlatılan ayrıntılı diyalogun başarıyla sonuçlanacağından emin konuşuyor.

ABD’nin baskısı

Ancak diplomatlararası ilişkilerde yaşanan ılımlı ortamın Keşmir’deki sorunlu sınır bölgesine de yansıdığı pek söylenemez. Hindistan, radikal Müslüman saldırılardan korunmak için Keşmir sınırına tel örgü çekerken, Pakistan’ın bu şiddet yanlısı gruplara karşı yeterli kararlılıkta davranmadığını öne sürüyor. Ayrıca bu türden yakınmaların son zamanlarda Washington tarafından da dile getirildiği bir sır değil.

ABD’nin Pakistan üzerindeki baskısı ülkenin Afganistan ile olan sınır bölgesinde de devam ediyor. Bu bölgede, El Kaide ve Taliban gruplarına karşı yeni bir atak başlatan Amerikan ordusu, giriştiği bu riskli etkinlikte henüz istediği başarıyı sağlayamıyor. İslamabad’daki Kaide-i Azam Üniversitesi’nde görevli politolog Reşid Halid bu konuda şu değerlendirmelerde bulunuyor:

”Baskı altındaki Amerikan ordusu, bu operasyonlarda beklediği başarıyı sağlayamazsa kabak Pakistan yönetiminin başında patlar. Hükümetin, ABD’nin yanında mücadele ettiği radikal gruplara gizliden sempati besleyen muhafazakar Pakistan halkı ise bu olanlara sevinecektir. Müşerref yönetimi, tutumunda gerekli dengeyi gözetemezse, o zaman silahların namlusu bir anda İslamabad’a çevrilelebilir. Bu da Pakistan için pek hayırlı olmaz.”

Müşerref Genelkurmay Başkanlığı’nı bırakmıyor

Bu durum, en çok şimdiye kadar iki suikasttan kılpayı kurtulan Devlet Başkanı Müşerref’in başını ağrıtacaktır. Dinci muhalefetin bulduğu her fırsatta yerden yere vurduğu başkan Müşerref, halen elinde tuttuğu Genelkurmay Başkanlığı görevini yıl sonunda teslim edeceği vaadini şimdilik unutmuşa benziyor. Oysa bu koşul, altı partiden oluşan İslami blokla imzalanan koalisyon protokolunun en belirleyici maddelerinden birini oluşturmaktaydı.

Çünkü Mütahide Meclis-i Amal adlı ittifak, Müşerref’in 2007 yılı sonuna kadar başkanlık görevini sürdürmesini ve anayasa değişikliklerine girişmesini onaylarken, 2004 sonunda da ordunun başından ayrılmasını da şart koşmuştu. ”Bu tartışmalı bir konu, daha biraz beklememiz lazım” diyen Müşerref, Müslüman ittifakın da sözlerini yerine getirmediğini belirterek, işbirliği vaatlerinin unutulduğunu, hatta inkar edildiğini öne sürüyor.

Ancak 1999 yılında darbeyle yönetimi ele geçiren general Pervez Müşerref’in ülkesini kademeli olarak yeniden demokrasiye dönüştürme sözü henüz belleklerde. Bu nedenle şu anda koltuğuna yapışan bir görüntü arzettiğini söyleyenler az değil. Ancak batılı ülkelerin konuya biraz daha farklı baktığı, terörle mücadelede sınırlı da olsa işbirliğinden kaçınmayan Müşerref’i, kendine İslamist bir yönetimden daha yakın gördüğü de biliniyor.