1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Mısır'ın geleceği tartışılıyor

Celik Akpinar4 Temmuz 2013

Mısır’da iktidar silahların gölgesinde el değiştirdi. Peki muhalefetin al aşağı etmek için kenetlendiği Mursi’nin gidişi sorunları çözecek mi? Farklı bakış açılarına sahip uzmanların beklenti ve analizlerini sunuyoruz.

https://p.dw.com/p/192Pp
Fotoğraf: Reuters

Muhammed Mursi Mısır’da ilk kez demokratik ve özgür irade ile seçilen devlet başkanı olmuştu. Ancak işbaşına gelişinden sonra bir dizi hata yaptı. 2012 Kasım ayında anayasaya getirdiği ilâvelerle, kendisine özel yetkiler tanıdı ve kuvvetler ayrılığını büyük ölçüde hiçe saydı. Bu yöndeki girişimlerine uluslararası topluluktan yoğun eleştiri geldi. Anayasa Mahkemesi’nin bazı önemli yetkilerini elinden aldı ve -karşıtlarının görüşüne göre- bu temel üzerinde Mısır’ı İslamlaştırmaya başladı. Öte yandan ülkedeki kültür çevreleri, göreve yeni atanan Başsavcı Talat Abdullah’ın kendilerini yoğun takibata aldığından ve zorluklar çıkarttığından şikâyetçi oluyorlardı. Alman Dış Politika Derneği’nden siyaset bilimci Christian Achrainer, Mursi yönetimini şöyle analiz ediyor:

“Mursi ve Müslüman Kardeşler örgütü muhalefet çevrelerine sürekli bir takım şeyler teklif ettiler, diyalog ve işbirliği çağrısında bulundular ama bunlar çoğu kez son derece isteksizce yapılmış, ciddiye alınmayacak tekliflerdi. Farklı görüşleri politikalarına entegre etme yoluna gitmediler. Özet olarak şu söylenebilir: Müslüman Kardeşler demokrasinin çoğunluğun diktası olmadığını tam olarak kavrayamadı. Elbette ki Mursi demokratik yoldan seçilmişti. Ancak demokrasi birkaç yılda bir seçim yapmanın ötesinde anlam taşır. Yapılması gereken şey, tüm görüşlerin dikkate alınması ve tüm vatandaşların hoşnut edilmesiydi. Bu ise hiçbir şekilde yapılmadı.”

İslamcıların radikalleşme tehlikesi

Askerlerin idareye el koymasının gelecekte ülkeye nasıl etkide bulunacağını kimse şimdiden kestiremiyor. İngiltere Kraliyet Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Chatham House’dan Maha Azzam, askerlerin İslamcılara “Siz demokratik kurallara uydunuz ama iktidarda kalmanıza buna rağmen izin vermiyoruz” şeklinde bir mesaj gönderdiklerini belirterek, şu uyarılarda bulunuyor:

“Bu mesaj sonuçları itibarıyla çok tehlikeli. Zira bu gibi şeyleri Cezayir’de ya da başka yerlerde de yaşadık. Gerçek olan şey, tüm bir bölgede İslamcı partilerin ve bunların çok sayıda yandaşının bulunmasıdır ve bunlar özgür ve adil seçimlerle iktidara gelmişlerdir. Şimdi bunların, karşıtlarının kendilerine faaliyet alanı bırakmayacaklarını ve yandaşlarının da hâlâ yoğun bir biçimde destek verdiklerini gördüklerinde, radikalleşme ve demokratikleşme sürecini toplu olarak reddetme eğilimi göstereceklerinden endişe edilmelidir.”

"Mısır'da gerginlikler artabilir"

Alman Dış Politika Derneği’nden Christian Achrainer de bu görüşü destekliyor:

“Askerlerin idareye el koyarken kullandıkları gerekçe, ülkenin bölünmesini yumuşatmaya çalışmaktı. En azından retorik olarak bu gerekçeyi öne sürdüler. Ancak bana göre askerlerin bu girişiminin hiçbir biçimde bölünmeyi yumuşatacak bir yanı yok. Şimdi belki Mursi’nin karşıtlarının arzu ettiği gibi hareket edilmiş oldu. Ancak ülkede hangi tarafın çoğunluk, hangisinin azınlık olduğunu kestirmek çok güç. Aslında her iki tarafın da çok güçlü birer azınlık olduğu söylenebilir. Şimdi belki bir taraf hoşnut edildi, ama buna karşılık diğer taraf aşırı bir biçimde ayağa kaldırılmış oldu. Bence askerlerin bu adımı durumu daha da zorlaştıracak ve gerginliklerin daha da artmasına meydan verecektir.”

"Mursi'ye daha fazla tahammül edilse bedel bu kadar ağır olmazdı"

Şu sıralarda zihinleri başka bir soru daha meşgul ediyor. Acaba Mısır’da geçici hükümet başkanını atayan askerler, önümüzdeki haftalarda ve aylarda ulusal çıkarların mı, yoksa kendi çıkarlarının mı idarecisi olarak işlev görecekler? Londra'da yayımlanan günlük Arap gazetesi “El Hayat”, Mısır’da ordunun rolüne ilişkin bir yorumunda, askerlerin her zaman demokratik davranmadığının, tam tersine, daha önceki hükümetlerin özgürlükleri baskı altına almasını desteklediğinin, muhalifleri hapse atanlara arka çıktığının altını çiziyor. “El Hayat” Mursi’ye karşı yapılan darbeden bu nedenlerle dikkatli bir bilânço çıkartıyor ve “Muhammed Mursi’ye üç yıl daha iş başında tahammül edilseydi, bunun getireceği yük, askerlerin şimdi yeniden siyasete soyunmasından çok daha az olurdu” diyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Kersten Knipp /Çelik Akpınar

Editör: Başak Özay