1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Merkez bankaları iyi mi etti, kötü mü?

2 Aralık 2011

Dünya merkez bankalarının bankalar arasında güven sağlama operasyonu finans krizinin en kötü dönemlerini hatırlatıyor. Piyasaların paraya doyurulmasının muhtemel sonuçları oldukça tartışmalı.

https://p.dw.com/p/13LLT
Fotoğraf: Fotolia/Dan Race

Hafta ortasında (31.12.2011) varılan anlaşma borsaları önce coşturdu. Para musluklarını koordineli açma anlaşması ticari bankaların dolara daha kolay, daha ucuza ve daha uzun vadeyle kavuşabilmesini amaçlamaktaydı. Ancak Euro borç krizi, ekonomik durgunluk ve finans dünyasına duyulan güvensizlik gibi büyük problemler karşısında Avrupa Merkez Bankası’na (AMB) daha büyük görevler düşüyor.

Merkez Bankası’nın daha önceki operasyonları işe yaramış mıydı?

11 Eylül 2001 saldırılarının ardından AMB ilk kez 2007 yılında radikal önlemlere başvurarak para piyasasına taze milyarlar pompalamıştı. Bu operasyonu bütün dünyadaki, resesyonu ucuz parayla önleme girişimleri takip etti. Ama, Amerikan kredi krizinin Avrupa’ya sirayet etmesini önleme umudu hayal kırıklığına dönüştü. Amerikan yatırım bankası Lehman Brothers’in iflas ettiği 8 Ekim 2008’den birkaç gün sonra dünyanın en büyük altı merkez bankası gösterge faizini düşürdü. Borsalardaki panik geçici olarak önlenebildi. Finans krizi küresel bankacılık krizine dönüştü.

Symbolbild Eurobonds EU Eurokrise Finanzkrise
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/DW


Merkez bankalarının son müdahalesi olumlu bir işaret mi?

Merkez Bankası’nın kararı, durumun ciddiyetinin kavranmış olduğunu gösteriyor. Kararlaştırılan önlemlerin ‘piyasaya duyulan güvensizliği’ önlemesi umuluyor. Avrupa hükümetleri krizi çözücü ortak kararlar almakta zorlanırken, merkez bankaları yasal yetkilerini kullanma iradesine sahip olduğunu gösterdi. Yıldırım müdahale aynı zamanda para piyasalarındaki gerginliğin had safhada olduğuna, ticari bankaların taze para bulamaz duruma geldiğine, yatırımcının parasına sımsıkı sarıldığına ve bankaların arasındaki karşılıklı güvensizliğin kredi sıkıntısını arttırdığına işaret ediyor.

Merkez bankalarının anlaşması ne getirir?

Merkez bankaları zaman kazanmaya çalışıyor. Mali krize sürüklenme emareleri gösteren ya da şimdiden darboğaza giren ticari bankalar dolar enjeksiyonu sayesinde rahat nefes alacak. Aynı zamanda kredi piyasasında da rahatlama bekleniyor. Son zamanlarda, sermaye stokunu büyütmek zorunda olan özel bankaların, taze para bulma sıkıntısı yüzünden kredi musluklarını kapatmasından endişe edilmekteydi. AMB’nin, Euro bölgesindeki 8 300 küçük ve orta ölçekli işletmeyi kapsayan araştırması, 2011 yılının Nisan – Eylül döneminde banka kredisi almanın zorlaştığını ortaya çıkarmıştı.

Müdahale etkili oldu mu?

Dünyanın önde gelen merkez bankalarının koordineli, ‘kredi darboğazını aşma’ operasyonu borsalarda olumlu yankı buldu. Çoğu Euro ülkesinde devlet tahvillerine ödenen risk marjı düştü. Buna karşılık Avrupa bankacılık sistemindeki gerginlik arttı. Bir buçuk yıldır ilk kez, ticari bankalar 300 milyar eurosunu merkez bankasına park etti. Bankalar normal olarak, kısa vadeli mevduatları için merkez bankasından çok düşük faiz aldıkları için birbirlerine borç vermekteydi. Merkez bankasındaki gecelik mevduatın 2010 haziranı sonrasının en yüksek meblağına yükselmiş olması, Avrupa bankalarının birbirlerine güvenmediklerini gösteriyor.

Avrupa borç krizinin çözümü için neler gerekli?

Wim Kösters
Wim KöstersFotoğraf: RWI-Essen


Fransa’nın, krize karşı AMB’nin en ağır toplarını harekete geçirmesi şeklindeki görüşü bir çok iktisatçının onayını alıyor. Sarkozy yönetimi, ‘Avrupa Merkez Bankası gerekirse bütün devlet tahvillerini satın almaya hazır olduğunu göstermeli’, diyor. Fransa’ya göre, bunun yapılmaması durumunda, Euro bölgesinin üçüncü büyük ekonomisi olan İtalya’nın da borç batağına sürüklenmesi, dolayısıyla da Euro’nun tarihe karışması önlenemeyecek. Avrupa Merkez Bankası ise siyasetten bağımsız olduğunu göstermek istercesine, sadece sınırlı miktarda devlet tahvili alabileceğini ve hükümetlerin finans piyasası nezdindeki itibarlarını bizzat düzeltmeleri gerektiğini savunuyor.

Merkez bankası müdahalelerinin bedeli yok mu?

Karşılıksız para bolluğunun eninde sonunda enflasyonu azdıracağına dikkat çekiliyor. ‘Alman ekonomik araştırma uzmanı Wim Kösters, ‘Ek likidite böylesine şişirilirse, önümüzdeki bir ya da iki yılda hayat pahalılığı artmayabilir. Ama ondan sonra mutlaka enflasyon beklenmelidir’, diyor. Alman ekonomist, ‘merkez bankası parasının krizi daha da tırmandıracağından’, söz ediyor. Para musluklarının sonuna kadar açılmasını olumlu bulanlar ise, ‘bankalar kriz yüzünden kredi açacak müşteri bulamadığı için, kurtarma amaçlı milyarların büyük bölümünün ekonomik sirkülasyona nüfuz etmeyeceği’, görüşünde. Avrupa Merkez Bankası’nın, fazla parayı piyasadan toplamada zamanlama hatası yapmaması gerektiğini ise onlar da kabul ediyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Jörn Bender, dpa/Ahmet Günaltay

Editör: Nihat Halıcı