Müslüman göçmenler ayrımcılıktan şikayetçi
16 Eylül 2010Berlin merkezli Federal Ayrımcılıkla Mücadele Birimi Müdürü Christine Lüders'e göre, Almanya’da yaşayan her üç kişiden biri günlük hayatında en az bir kere ayrımcılıkla karşılaşmış.
Yaşı, cinsiyeti, etnik kökeni veya dini nedeniyle ayrımcılığa uğrayanlar arasında Müslüman göçmenlerin sayısının fazla olduğu biliniyor. Ancak Lüders, bu konuda henüz yeterince araştırma yapılmadığı için sayı vermenin mümkün olmadığını belirtiyor.
Ayrımcılık okulda başlıyor
Ayrımcılığın okulda başladığını dile getiren Lüders, öğretmenlerin çoğu zaman farkında olmadan ayrımcılık yaptığına dikkati çekiyor. Lüders, "Okulda, özellikle de ilkokuldan orta dereceli okula geçişte öğretmenlerin, tırnak içinde 'kötü niyetle' ayrımcılık yapmaksızın, mağdur etmeksizin, sözde iyi niyetle çocuklara Ali ortaokulda ‘realschule’ye giderse çok daha iyi olur, çünkü anne - babası ona pek yardım edemez dediğini" söylüyor.
Ancak Almanya’daki eğitim sistemine göre ”Realschule”ye giden öğrencilerin yüksek öğrenim görme şansı zayıf olduğu için, bu gençler meslek sahibi olmakta zorlanabiliyor. Oysa Alman siyasetçiler Almanca bilmeyi, eğitim görmeyi ve meslek sahibi olmayı uyumun şartları olarak görüyor. Federal Ayrımcılıkla Mücadele Birimi Müdürü Lüders, göçmen gençlerin uyum sağlaması için teşvik edilmesi istenirken, bu tür davranışların kabul edilemez olduğunu vurguluyor.
Ayrımcılık iş hayatında da sürüyor
Öte yandan, iyi Almanca bilen, yüksek okul mezunu, meslek sahibi olanlar da özellikle iş hayatında ayrımcılıkla karşılaşabiliyor. Bamberg merkezli Avrupa Göç Çalışmaları Forumu’ndan Mario Peucker, Müslüman göçmenlerin, özellikle de Türk ve Arapların, iş başvuruları sırasında mağdur edildiğini belirtiyor:
”Bir Müslüman göçmen iş başvurusunda bulunuyor. Müslüman olup olmamasından öte eğer yabancı bir isme sahipse, yani Fransız ismi değil de, belirli bir gruba ait bir isimse, sık karşılaşılan durum, personel alımından sorumlu kişinin başvuru için gönderilen belgeleri dikkatle incelememesi oluyor. Çünkü genellikle göçmenlerin yeterince nitelikli olmadığını düşünüyor.”
İsimsiz başvuru uygulaması
Bu durumu engellemek için Federal Ayrımcılıkla Mücadele Birimi pilot proje olarak isimsiz iş başvurusu uygulamasını başlattı. Buna göre firmaların elemanlarını sadece niteliklerine göre seçmesi öngörülüyor. Bu pilot projenin ilk sonuçlarının kasım ayında açıklanması bekleniyor.
Çalışma hayatında ayrımcılık konusunda araştırma yapan Peucker, işverenlerin bazı önyargılar nedeniyle de Müslüman göçmenleri tercih etmediğini dile getiriyor: ”Bir Müslümanı iş görüşmesine davet etmeme kararı verilmesinin sıklıkla görülen bir diğer nedeni, müşterilerin bundan rahatsız olabileceğinin düşünülmesi, özellikle de eğer bu firma hizmet sektöründe faaliyet gösteriyorsa. Zaten ayrımcılık çoğunlukla hizmet sektöründe görülüyor. Ya da Müslüman bir göçmen işe alınırsa, mevcut personel ile onun arasında sorun yaşanabileceği düşünülüyor.”
Önyargılar son yıllarda arttı
Berlin Antisemitizm Araştırmaları Merkezi’nden Angelika Königseder bu ayrımcılığın 11 Eylül saldırılarından sonra artan önyargılardan kaynaklandığını belirtiyor. ”Son bir kaç yıldan bu yana, daha önce yabancı düşmanlığı olarak adlandırılan tutumun dinle bağdaştırıldığı görülüyor" diyen Königseder, bu tutumun altında büyük olasılıkla hâlâ farklı olana duyulan korkunun yattığını söylüyor.
Königseder, bunun aynı zamanda farklı kültür, gelenek ve insanlara nasıl davranacağını hâlâ öğrenmemiş olmakla ilgili olduğunu da sözlerine ekliyor. Almanya’nın kendini bir göç ülkesi olarak kabul etmekte geç kaldığına dikkat çeken Königseder, Almanların da göçmenleri tanımak için çaba sarf etmesi gerektiğine işaret ediyor.
© Deutsche Welle Türkçe
Haber: Jülide Danışman
Editör: Beklan Kulaksızoğlu