1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Köhler Deutsche Welle'yi ziyaret etti

Miodrag Soric / DW8 Aralık 2006

Deutsche Welle (DW)’nin Bonn’daki merkezini ziyaret eden Almanya Cumhurbaşkanı Horst Köhler, “Medyanın herşeyden önce doğru ve açık bilgi vermesi gerekir. Modern dünyada gerçekleri çarpıtmak mümkün değildir” dedi. Köhler, DW’nin şef editörü Miodrag Soric’in sorularını yanıtladı...

https://p.dw.com/p/AZar
Köhler, DW çalışanları tarafından karşılandı
Köhler, DW çalışanları tarafından karşılandıFotoğraf: B. Frommann

Almanya’yı dünyaya tanıtması ve Almanya ile ilgili haberleri yayması bakımından DW’nin son derece önemli bir katkıda bulunduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Horst Köhler sözlerini şöyle sürdürdü: “Almanya bu haliyle dünyaya kendini kabul ettirebilmeli ve bu başarma şansı da yüksek. Güçlü yanlarımızı dünyaya tanıtmamız bunu başarmamıza önemli ölçüde yardımcı olur. DW’ye de bunda önemli görevler düşüyor.”

Cumhurbaşkanı Horst Köhler, “Günümüzde DW’nin görevi ne olmalı” şeklindeki soruya ise şu cevabı verdi: “DW, Soğuk Savaş yıllarında gerginliği azaltmak amacıyla kurulmuştu. O yıllar artık geride kaldı. DW’nin günümüzdeki asli görevi Almanya’yı yüksek ekonomik gücüyle, dünyaya açıklığıyla ve kültürel zenginliğiyle bütün dünyaya tanıtmak olmalıdır ve bu görevi de yerine getiriyor. Hedef Almanya’yı dünyaya olduğu gibi göstermek olmalı.”

Köhler, DW’ye verdiği mülakatında Almanya’nın dünyadaki imajının İkinci Dünya Savaşından bu yana önemli değişiklik geçirdiğini ve savaş sonrasının Nazi Almanyası ve savaş suçu tartışmalarının geride kalıp, 1945 sonrasında Almanya’nın çok iyi bir tarih yazdığını söyledi. Almanya’nın kalkınma işbirliğinde ve BM gibi uluslararası kuruluşlarda son derece yapıcı ve adil bir rol oynadığını belirten Cumhurbaşkanı Köhler, Almanya’nın bundan haklı olarak gurur duyabileceğini ve bu gururu dünyaya da duyurabileceğini söyledi.

Bunun aynı zamanda devletler topluluğu bünyesindeki sorumluluğun artması anlamına geldiğini ve Almanya’nın bütünleşen dünyamızda üzerine düşen görevlerden kaçamayacağını ifade eden Horst Köhler, yurtdışında geçirdiği yıllarda, “Siz Almanların yerinde olmak isterdik’ cümlesini sık sık duyduğunu hatırlattı ve kültürler arası diyalogla ilgili olarak da şunları söyledi:

“Medyanın herşeyden önce doğru ve açık bilgi vermesi gerekir. Modern dünyada gerçekleri çarpıtmak mümkün değildir. Kendimizi dünyaya bütün olumlu ve olumsuz yanlarımızla anlatır ve tanıtırsak, güvenilir bir ortak olarak kabul edileceğimizi düşünüyorum. Gazeteciliğin sansasyon ve skandal haberleri peşinde koşması işbirliğini, diyalogu ve farklılıkları giderme çabalarını zorlaştırır.”

Bu noktada basın özgürlüğüne de değinen Köhler sözlerini şöyle sürdürdü: “Özgür gazetecilik ve özgür basın demokrasinin temel gıdasıdır. Ama aynı zamanda etik ve ahlaki sorumluluk da demektir. Kültürler ve dinler arasındaki diyaloğu açık bir dille ve kültür farklılıklarını sümenaltı etmeden sürdürmeliyiz. Başkalarının bizi dinlemesi ve bizlerin de onlara kulak vermesi, görüşlerin samimi bir şekilde ortaya konması ancak bu temelde inandırıcı olabilir. Sağlıklı diyalog için bu şarttır. İnandırıcılık alınıp satılabilen bir meta değildir. Sırf kendi önyargılarını ön plana çıkarıp, karşımızdakiler bekler diye onlara tatlı dil dökmek samimiyet olmaz. Bu konuda dürüstlük çok önemlidir. “

Almanya Cumhurbaşkanı Horst Köhler, DW’nin Ortadoğu ve diğer İslam ülkelerine yapmakta olduğu televizyon, radyo ve internet yayınlarını arttıracak olmasını da son derece olumlu karşıladığını söyledi. Cumhurbaşkanı Köhler şunları söyledi:

“Ortadoğuda ve Arap dünyası muazzam problemleri olan bölgeler. Ama Ortadouğu’nun barışa kavuşturulmması mümkündür. Bunun temel şartı, birbirini daha iyi tanımaktır. Arap dünyası hakkında az şey biliyoruz. Arap dünyası da bizi iyi tanımıyor. Ülkemizdeki Müslüman hemşehrilerimizin Alman toplumuna uyumu da inandırıcılık temelinde olmalı. Müslüman hemşehrilerimizi topluma iyi entegre edebilir ve onlara kucak açarsak Arap alemi de Müslümanlara karşı olmadığımızı görür. Bu temelde dış politik açısından ve terörizm ile mücadelede nelerin önemli olduğu tartışılabilir. DW’nin Arap ülkelerine yönelmekle büyük bir açığı kapatacağına inanıyorum.”