1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İç savaş Lübnan'a mı yayılıyor?

Celik Akpinar21 Kasım 2013

Suriye’deki iç savaş Lübnan’a da sıçramış durumda. Lübnan son günlerde intihar saldırılarına sahne oluyor. Siyasî gözlemciler, Şii Hizbullah milisleri ve İran'ın, Lübnan’da durumun tırmanmasını istemediğini düşünüyor.

https://p.dw.com/p/1AM9a
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Suriye’de Esad rejimi ne zaman yardıma ihtiyaç duysa, İran’ın donattığı binlerce Hizbullah milisi sınırdan Suriye’ye geçiveriyor. Şimdiye kadar asilerin kontrolünde bulunan Şam ve Halep gibi büyük kentlerin varoşlarına son günlerde Suriye hükümetine bağlı askerî kuvvetler ile Hizbullah milisleri girmiş bulunuyor. Lübnan’da Şii Hizbullah’a kıyasla daha az örgütlü ve daha az güce sahip olan Sünni gruplar ise Suriye'deki muhalif güçleri destekliyorlar.

Lübnan’ın başkenti Beyrut’taki Alman Heinrich-Böll Vakfı Yöneticisi Bente Scheller, Deutsche Welle’ye yaptığı açıklamada, Lübnan’da 1975 ile 1990 yılları arasında 15 yıl süren iç savaşa ilişkin taze anıların Suriye’deki çatışmaların Lübnan’a sirayet etmesini şimdiye kadar engelleyebilmiş olduğunu vurguladı.

Salı günü Lübnan başkentinin güneyindeki İran Büyükelçiliği’ne düzenlenen çifte bombalı saldırıda en az 24 kişinin hayatını kaybetmesi üzerine Lübnanlı politikacılar net ifadeler kullandılar. Lübnan Başbakanı Necip Mikati, “Şu veya bu siyasî gruba mesajlar verebilmek için Lübnan’ın kullanılmasının” kabul edilemeyeceğini vurguladı.

Sünnilerin hakimiyetinde olan bir partiler İttifakı’ının geçen 14 Mart tarihinde yaptığı ortak açıklamada, İran’ın Suriye’de insanlık suçu işleyen bir rejimin yanında yer almasının ceremesini Lübnan'ın çektiği belirtiliyordu. Çifte bombalı saldırının sorumluluğunu, El Kaide’ye yakınlığıyla bilinen aşırı Sünni grup Abdullah Azzam Tugayları üstlendi ve saldırı gerekçesini de Şii Hizbullah milislerinin Suriye'de bulunmalarıyla açıkladı. Ayrıca Hizbullah derhal Suriye’yi terk etmediği takdirde suikastların devam edeceği tehdidinde de bulunuldu.

Bu durumun Sünniler ile Şiiler arasında hiç dinmeyen din savaşlarının tırmanması olarak görenler de var. Beyrut’taki Alman Heinrich-Böll Vakfı Yöneticisi Bente Scheller ise farklı görüşte. Schneller, bu guruplar arasında her zaman görüş ayrılıkları olduğunu, bin 400 yıllık tarihi geçmişe bakıldığında birbirleriyle uyumlu olmadıklarının görüldüğünü ifade etti. Günümüzdeki gelişmeleri tamamen bu geçmişe bağlamadığını da belirten Schneller, gelişmelerin bölgedeki güç dağılımının bir ürünü olduğunu vurguladı. Bente Schneller bölgedeki stratejik aktörlerin, Şii İran ve karşısındaki Sünni Suudi Arabistan olduğunu ve mevcut durumun bir din savaşı değil, bölgede nüfuz ve güç kazanma yarışı olduğuna dikkat çekti.

Berlin’deki Bilim ve Politika Vakfı’ndan (SWP) İslam bilimci Walter Posch ise İran’ın Hizbullah örgütü ile ilişkilerine açıklık getirerek, İran'ın sadece Hizbullah ile değil, genel olarak Şiiler ile koparılması mümkün olmayan tarihi ilişkileri olduğunu vurguladı. İran'ın Lübnanlı misyonerler tarafından Şiileştirildiğine dikkat çeken Posch, İranlıların 60'lı yıllardan itibaren dini ve siyasi ilişkileri yeniden canlandırdıklarını ve 80'li yıllardan itibaren ise Tahran'daki İslam devrimi önderleriyle doğrudan ilişkisi olan İran yanlısı grurupların ortaya çıktığını ifade ediyor. Bu guruplardan Hizbullah'ın da İran'ın bölgedeki rolünü meşrulaştırmada destek unsuru ve İsrail'e karşı da öncü kuvvet olduğunu belirtiyor.

Beyrut’taki bombalı saldırıların ardından İran ile Hizbullah, -sorumluluğu Abdullah Azzam Tugayları üstlenmesine rağmen- saldırının arkasında İsrail’in olduğunu açıkladılar. Bazı siyasî gözlemcilere göre İran, Suriye'deki iç savaşa müdahale edince, aşırı Sünni grupların düşmanlığını kazandı.

Beyrut’taki Alman Heinrich-Böll Vakfı Yöneticisi Bente Scheller, Lübnan’da durumun daha da tırmanması halinde, bunun İran ve Hizbullah açısından önceden tahmin edilmesi zor sonuçlar doğuracağına dikkat çekerek, İran'ın bölgede daha büyük bir anlaşmazlığın çıkmasından yarar umamayacağını, Suriye sorununun ona yetip de arttığını belirtti.

© Deutsche Welle Türkçe

Diana Hodali /Çelik Akpınar

Editör: Ahmet Günaltay