1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

'İki taraf diyalog için yol bulmalı'

10 Eylül 2015

Alman basınından seçtiğimiz yorumlar Türkiye'deki siyasi gerilim ve ABD'deki 11 Eylül 2001 terör saldırılarının yıldönümüyle ilgili.

https://p.dw.com/p/1GUmM
Fotoğraf: Reuters/S. Kayar

11.09.2015 - Alman basınından özetler

Stuttgarter Zeitung'un Türkiye'deki son gelişmelere ilişkin yorumunda şu görüşler göze çarpıyor:

“Türkiye'nin İslam Dünyası'nda demokratik bir dayanak noktası olabileceğini, komşularına örnek oluşturabileceğini, Avrupa ile Arap ülkeleri arasında köprü vazifesi görebileceğini düşünenlerin artık bu hayale veda etmelerinin zamanı gelmiştir. Ayrıca bu gelişmelerin sadece Türkiye'nin iç sorunu olduğunu sananlar da yanılıyor. Orada tüm bir bölge patlamaya hazır barut fıçısı niteliğinde.”

Der Tagesspiegel adlı gazetenin internet portalındaki Susanne Güsten imzalı yorumun başlığında ise Türkiye'de birbiri aralarında köprü kuracak, diyaloga hazır insanların sayısının çok az olduğu görüşü savunuluyor. Altbaşlıkta ise “Türkiye'de iki taraftan da radikaller -çoğunluğun çıkarlarının tersine- üstünlük kazanmakta” deniliyor. Yorumun devamında ise şu görüşler dikkat çekiyor:

“Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın en azından ortaya çıkan durumun belirli bir bölümünde sorumluluğu olduğunu kabul etmesi gerekiyor. Zira onun PKK ve HDP'ye baskı uygulayarak kasım ayındaki erken genel seçimlerde puan kazanma taktiği ülkede gerilimi hatırı sayılır ölçüde yükseltti... Türklerin ve Kürtlerin büyük çoğunluğu yeni bir savaştan yana değil. Artık barış gelmesini istiyorlar. Bu nokta bu karanlık günlerde bir ümit ışığı oluşturuyor. Ankara hükümeti ve HDP büyük sorumluluk taşıyor. Her iki taraf da diyalogun yeniden başlatılması için bir yol bulmak durumundalar.”

Berlin'de yayımlanan Die Tageszeitung adlı gazetenin Türkiye muhabiri Jürgen Gottschlich'in hazırladığı ve internette yayımlanan yorumunda ise Türkiye'de barış sözcüğünün nahoş bir çağrışım uyandırdığı belirtiliyor. Özetle yorumun devamını okuyoruz:

“Gerçi Davutoğlu günlerce süren sessizliğini bozarak tüm vatandaşlarına sükûnet içinde olmaları ve şiddete karışmamaları çağrısı yaptı. Ama hem Davutoğlu hem de AKP, uyguladıkları gerginlik stratejisi ile 1 Kasım'daki erken genel seçimlerden puan elde etmeyi umuyorlar. PKK'nın da şimdiye kadarki ateşkes çağrılarını görmezden gelmesi nedeniyle o tarihe kadar tansiyonun düşeceği pek beklenmiyor. Ama bu duruma da herkes boyun eğmiyor. Ülkenin en tanınmış Kürt politikacılarından Leyla Zana, Hürriyet'e yaptığı açıklamada, silahlar susana kadar açlık grevini sürdüreceğini, bu uğurda 'gerekirse ölümü göze aldığını' vurguluyor.”

11 Eylül 2001 günü radikal İslamcı teröristlerin Washington’daki Dünya Ticaret Merkezi’nin ikiz kulelerine düzenlediği saldırının üzerinden 14 yıl geçti. Bu olay üzerine ABD, Afganistan, Irak, Libya ve Suriye'de savaş başlattı. Kölner Stadt-Anzeiger gazetesinin bu konudaki yorumunda şunları okuyoruz:

“Bu bölgelerdeki savaşlar bir milyon insanın ölmesine sebep oldu, birçok ülkenin çöle dönmesine yol açtı. Ve bu bölgelerden sürgün edilenler şimdi selameti; yaşamın iyi olduğu ülkelerde, bizim ülkemizde buluyorlar. Buna ek olarak bir de IŞİD adındaki, El Kaide’den daha acımasız, daha güçlü terör örgütü ile karşı karşıya geldik. Ve ABD’nin ve müttefiklerinin yıkıcı politikaları olmasaydı böyle bir şeyin ortaya çıkmasının mümkün olamayacağını da biliyoruz. Usame bin Ladin yaşasaydı, işlediği suçların uzun vadedeki sonuçlarından herhalde hoşnut kalırdı. Batılı ülkelerinse bu yıldönümünü temelden bir görüş değişimi doğrultusunda algılamaları gerekmekte.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Çelik Akpınar