1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İşkencenin kapanmayan yarası

6 Mayıs 2009

Şimdiye kadar yüzlerce kişinin düşman esir sıfatıyla tutulduğu Guantanamo cezaevi, tutsaklarda kalıcı izler bırakıyor. Uzmanlar, serbest bırakılanların normal hayata adapte olmakta zorlandıklarına işaret ediyor.

https://p.dw.com/p/HkJ6
Fotoğraf: dpa

Almanya, uzun bir süredir serbest bırakılan Guantanamo tutuklularının ülkeye kabul edilip edilmemesini tartışıyor. Muhalifler bunun ABD’nin sorunu olduğunu ve ABD Başkanı Barack Obama’nın bu sorunu tek başına çözmesi gerektiğini savunuyor. Diğerleri ise Guantanamo'da işkence görmüş kişilerin kabul edilmesinin insani bir mesele olduğunu düşünüyor.

Berlin'deki İşkence Kurbanlarını Tedavi Merkezi, dünya genelindeki pek çok insan için son çare sayılıyor. İltica ya da kaçak göçmenlik maceraları başarısızlıkla sonuçlanmış bu kişiler yaşadıkları olaylar yüzünden ruhen ve bedenen yıpranmış oluyor. Merkezin kurucusu psikiyatrist Christian Pross, yaptığı işte başarının ne demek olduğunu şöyle dile getiriyor:

"Başarı, iki, üç, dört yıl sonra bir dereceye kadar tekrar hayatla başa çıkabilmeleri ve tekrar çalışmaya başlayabilmeleri anlamına geliyor. Başlangıçta belki en fazla iki saat uyuyabiliyorlar. Çok fazla uyku problemi yaşıyor ve kâbus görüyorlar. Başarı ise onların tekrar altı saat uyuyabilmeleri ve daha az kâbus görmeleri demek.“

İzole edilmiş bir yaşam

Christian Pross, aşırı travma yaşayanların tedavisinde uluslararası alanda isim yapmış bir uzman.

Pross'un yıllardır birlikte çalıştığı Tıp ve İnsan Hakları Örgütü adlı Amerikan kuruluşu, geçen yıl ondan serbest bırakılmış iki Guantanamo tutuklusunu tedavi etmesini istemiş. Ancak Pross, konuşurken çok dikkatli davranıyor çünkü iki eski mahkûmun kimlik ve milliyetinin gizli kalması gerekiyor. Söz konusu iki kişi beş yıllık tutuklulukları sırasında terörle ilişkileri kanıtlanamadığı için serbest bırakılmıştı. Pross, şöyle konuşuyor:

"Onları Guantanamo’dan serbest bırakmış ve bir ülkeye sözde “emanet” etmişlerdi. Oysa gönderildikleri mülteci kampında tamamen izole edilmiş ve acınacak bir halde, sefalet içinde yaşamak zorunda kalmışlardı. Her türlü sağlık hizmetinden ve tedavi imkânından mahrumdular. Bunu görmek gerçekten çok acı vericiydi.”

Beş yıllık dehşetin izleri

Pross, iki eski tutukluyla bir hafta geçirdi. Ve bir insanın kaderinde neler olabileceğini çok yakından gördü. Serbest bırakılan tutuklulardan biri Guantanamo öncesinde de zaten psikolojik olarak yaralanmış durumdaydı. Dolayısıyla bu beş yıllık kalıcı dehşet onu çok yıpratmıştı. Pross, yaşananları şöyle dile getiriyor:

"Psikolojik açıdan ağır hastaydı. Bir sinir hastalığı vardı ve halüsinasyonlar görüyordu. Pek çok kez intihara teşebbüs etti. Başını duvara vurarak kendini yaraladı. Serbest bırakılmasının üzerinden iki yıl geçtikten sonra bile ruhen hasta ve yıpranmış bir adam.“

Eski bir Ebu Gureyp tutuklusunun yaşadıkları

Eski Ebu Gureyp tutukluları da, Uluslararası Doktorlar Örgütü tarafından muayene edildi. Pross, onların yaşadıklarını tarif edecek kelime bulamadığını söylüyor:

"Sadece bir olayı anlatmak istiyorum. Ebu Gureyp’te bir adam makatına silah sokulmak suretiyle kötü bir şekilde yaralanmıştı. Bugün hala tuvaletini yaparken acı çekiyor. Bu durum onun için çok aşağılayıcı ve onur kırıcıydı. Bir Müslüman olarak ise homoseksüellikle bağdaştırıldığı için iki kat daha acıydı. Serbest kaldıktan sonra ülkesinden kaçmak zorunda kaldı çünkü orada tecavüze uğramış olarak kabul edilmişti. Kimseyle göz göze gelemiyordu ve yabancı bir ülkeye gitmek zorundaydı. Orada da yalnız, izole edilmiş ve toplumu ile ailesinden ayrı yaşadı. Bu, çok kötü bir kader.“

Biraz işkence yoktur

Tecrübeli psikiyatrist Pross, ayrıca tıp tarihi alanında da araştırmalar yapmış bir isim. Bu nedenle, işkencenin sadece işkence yapılanı değil, hukuk devleti ilkesini de yıprattığını vurguluyor. İşkence yöntemiyle hızlı itiraf bekleyen ve bu suretle insan hayatının kurtarılabileceğini düşünen her hukukçuya ve politikacıya şu cevabı veriyor: “Biraz işkence yoktur.“ Pross, şöyle konuşuyor:

"Eziyet ettiğiniz bir insan, size duymak istediğiniz her şeyi söyleyecektir. Hiçbir güvenilir bilgi alamazsınız. Bu bizim hukuk devletimizin temellerini sarsan bir olgu. Bir defa başladıktan sonra nerede durulacağını kestirebilir misiniz? Eski İçişleri Bakanı Otto Schily, bir tartışma sırasında şunu üzerine basarak söylemişti: ’Pekâlâ, şimdi insanların parmaklarını kırarak mı başlamak istiyorsunuz ve hepsi bu mu? Ya da belki daha fazlasını yapmayacağınız ne malum?’ El Kaide üyelerine işkence ederek, faili mazlum yapmış olursunuz."

Rente Faerber-Husmann / Çeviri: Başak Sezen
Editör: Ahmet Günaltay