İsrail, Lübnan operasyonunu genişletiyor
9 Ağustos 2006İsrail güvenlik kabinesi, Lübnan’ın güneyinde aralıksız devam eden operasyonu genişletmeyi kararlaştırdı. Kudüs’ta bir araya gelen 12 üyeli İsrail güvenlik kabinesinin aldığı karara, görüş ayrılıkları olsa da, hükümetin de onay vermesi bekleniyor. Zira İsrail Genelkurmay Başkanı ile Savunma Bakanı Amir Peretz, Hizbullah’ın füze saldırılarını durdurmak için birliklerin Litani Nehri’ne kadar ilerlemesi gerektiği kanısında. Bu fikre daha mesafeli duran Başbakan Ehud Olmert’in ise İsrail ordusundaki kayıpların artmasından ve uluslararası eleştirilerin de sertleşmesinden endişe ediyor.
Bu kararla birlikte şimdi, İsrail birlikleri Lübnan’ın iç kesimlerine doğru ilerlemeye hazırlanıyor. Litani Nehri’ne kadar ilerlemeyi planlayan İsrail, BM Güvenlik Konseyi’nden karar çıkıncaya kadar Hizbullah’a verebileceği en büyük zararı vermek ve Lübnan’ın güneyinde bir tampon bölge oluşturmak istiyor.
Saldırılar sürüyor
Lübnan’ın güneyindeki saldırılar ise aralıksız devam ediyor. İsrail’in hava saldırısına ilk kez hedef olan bir mülteci kampında iki kişinin hayatını kaybettiği bildirildi. Ülkenin güneyindeki Sidon kentinin yakınlarında bulunan ve Filistinli mültecilerin bulunduğu kampta, yaklaşık 50 bin kişinin yaşadığı belirtiliyor.
İsrail ordusu ise açıklamasında, mülteci kampını değil, yakınlarında bulunan Hizbullah üyelerine ait bir binanın hedef alındığını söyledi. İsrail’in Bekaa Vadisi’nde düzenlediği saldırılarda da aralarında çocukların da bulunduğu 5 kişilik bir ailenin hayatını kaybettiği belirtiliyor. İsrail birlikleri, Lübnan’ın altyapısına yönelik saldırılarını da sürdürüyor.
Pazarlıklar sürüyor
BM Güvenlik Konseyi’ndeki uzlama arayışlarından ise hala bir sonuç alınamadı ve pazarlıkların önümüzdeki günlere sarkacağı tahmin ediliyor. BM’deki görüşmelere katılmak için New York’a giden Arap heyeti, tasarı üzerinde değişiklik yapılmasını sağlamaya çalışıyorlar. Heyette yer alan Katar Dışişleri Bakanı Şeyh Hamad bin Jassim El-Tani, Lübnan’ı dikkate almadan verilecek bir kararın, ülkede iç savaşa neden olabileceğini söyledi.
ABD ile birlikte tasarıda yapılması planlanan değişiklikler üzerinde çalışan Fransa’nın BM nezdindeki büyükelçisi Jean-Marc de La Sabliere, uzun vadeli bir çözüm peşinde olduklarını söyledi. Sabliere, “Daha önce de söylediğim gibi, amacımız sadece sivil halkın çektiği acılar nedeniyle acil bir karar almak değil, aynı zamanda soruna en iyi şekilde kalıcı çözüm bulunabilmek“ dedi.
Ancak diğer yandan karar tasarısı üzerinde birlikte çalışan ABD ile Fransa arasındaki görüş ayrılıkları da uzlaşmayı güçleştiriyor. BM karar tasarısının kabulü konusunda ABD'nin çekinceleri olduğunun göründüğünü söyleyen Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac, savunma ve dışişleri bakanlarıyla Lübnan konusunda yaptığı acil toplantının ardından düzenlediği basın toplantısında, Ortadoğu'da derhal ateşkes sağlanmasına yönelik çabalardan vazgeçilmesinin uluslararası toplum açışından en ahlak dışı yaklaşım olacağını söyleyerek sert bir çıkış yaptı. Chirac, Paris'in önceliğinin çatışmaların durdurulması olduğunu yineledi.
Steinmeier bölgede
Avrupalı politikacılar da bölgede taraflarla görüşerek tansiyonu düşürmeye çalışıyor. Beyrut ve Kıbrıs Rum kesimindeki temaslarını tamamladıktan sonra İsrail’e giden Almanya Dışişleri Bakanı Frank - Walter Steinmeier, İsrailli yetkililerle görüştü. Alman Dışişleri Bakanı, Kudüs’teki temaslarında şiddetin duracağına dair kesin bir yanıt alamasa da iyimserliğini korudu ve “Önümüzdeki günlerde barışa giden yolun burada yeniden bulunabileceğini umuyorum” dedi.
Tüm bu çözüm arayışları devam ederken ise Lübnan yönetimi umutsuz. Saldırılara son verecek ateşkes yolunda hiçbir ilerlemenin sağlanmadığını söyleyen Lübnan Başbakanı Fuad Sinyora, BM'nin bir-iki gün içinde adım atacağı düşüncesinde olmadığını belirtti. Lübnan yönetimi, sunduğu barış planına olumlu yanıt alıp almayacağına bilmiyor. Lübnan hükümeti, BM Güvenlik Konseyi’nin kararında dikkate alınması için bir barış planı sunmuştu. Lübnan hükümeti, İsrail’in ülkenin güneyinden askerlerini çekmesini ve bölge güvenliğinin Lübnan ordusu tarafından sağlanmasını önermişti.