1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İslam dinini seçenlerde artış

Anna Passow16 Aralık 2005

Batıda terör olayları nedeniyle oluşan önyargılar Müslümanlar’a şüpheyle bakılmasına yol açıyor. Buna rağmen ilginç bir gelişme, Almanya’da İslam’ı seçen Almanlar’ın sayısındakiartış. Kayıtlar, 2005 yılında binden fazla Alman’ın İslam dinine geçiş yaptığını ortaya koyuyor. DW’den Anna Passow’un haberi…

https://p.dw.com/p/AaT1
İslam'a geçen Almanlar'ın gerekçeleri birbirinden farklılık gösteriyor
İslam'a geçen Almanlar'ın gerekçeleri birbirinden farklılık gösteriyorFotoğraf: AP

Rabiya Müller 48 yaşında ve başörtüsü takıyor. O’nu Almanya’daki diğer başörtülü kadınların çoğundan farklı kılan ise yabancı kökenli değil, doğma büyüme Alman olması. Katolik bir aileden gelen Rabiya Müller, 29 yıl önce İslam dinini seçmiş.

Müller, değişik dinlerin öğretilerini incelemeye 20 yaşında başlamış. Uzun, yoğun bir inceleme döneminin ardından İslam dinini seçmesini bir ‚mantık kararı’ olarak nitelendiriyor. Müller ‚din değiştirme’ yerine ‚perspektifin değişmesi’ tanımını kullanmayı tercih ediyor ve şöyle diyor: “Kur’an’da özellikle adalet düşüncesinden çok etkilendim. Ve Allah ile kul arasında hiçbir aracı bulunmaması, bunun doğrudan bir ilişki olduğu gerçeğinden...“

Rabiya Müller, ailesi ve arkadaşlarından değişik tepkilerle karşılaşmış. Eski okul arkadaşlarının çoğu bu kararı kabul etmemiş, bazıları meraklı sorular yöneltirken bazıları teması kesmiş. Annesi ise hep yanında olmuş.

Beş vakit namaz kılıyor

Ali Magin de yedi yıl önce İslam’ı seçen bir başka Alman. İslam dinine geçişini, bir önceki yaşamından bıçak kesmişçesine ayrılan sert bir adım olarak değil, zamanla İslam’ın ilkelerine giderek daha fazla bağlı hissetmesinin doğal bir sonucu olarak görüyor. Ali Magin, İslam’da Hıristiyanlık’a oranla daha derin bir gerçeklik yattığını düşünüyor.

27 yaşındaki satış elemanı beş vakit namaz kılıyor, Ramazan’da oruç tutuyor ve alkol kullanmıyor. Magin’in Müslüman olduğu dışarıdan bakıldığında görünüşünden anlaşılmıyor. Ali Magin, insanların Müslüman olduğunu öğrendiklerinde şüpheyle yaklaştıklarını, sadece Alman iş arkadaşlarının değil, Almanya’da yaşayan Müslümanlar’ın da şüpheli baktığını belirtiyor.

Müslüman erkeklerle evlilikler

Alman İslam Arşivleri Merkez Kuruluşu’nun verilerine göre ise sadece 2005 yılında 1000’den fazla Alman İslam dinine geçti. Bu, şimdiye kadar bir yılda kaydedilen en yüksek rakam. Kayıtlara göre İslam dinine geçenlerin toplan sayısı ise 14 bini buluyor.Leipzig Üniversitesi’nden din sosyoloğu Monika Wohlrab-Sahr, Hıristiyanlık’tan İslam’a geçenlerin genelde kadınlar olduğunu ve bunda Müslüman erkeklerle evliliğin önemli rol oynadığını belirtiyor.

Sahr’a göre, diğer tipik iki gruptan biri, yeni bir dine aidiyetle yaşamını yeniden düzenlemek isteyenler. Bu grupta daha çok, yaşamında başarısız olduğu hissine kapılmış olan, örneğin okulu bitirememiş, işsiz kalmış, aşk yaşamında hüsrana uğramış ya da cinsel şiddete maruz kalmış kişiler bulunuyor. Sahr’a göre, diğer grup ise sembolik olarak toplumdan, geçmiş yaşam ve ortamlarından uzaklaşmak isteyenlerden oluşuyor.

Çevreden tepki

Ancak Müslümanlar arasında bu görüşü paylaşmayanlar da var. Yedi yıldır Müslüman olan Lina Weber, İslam’a geçtiğinden bu yana çevresi tarafından ‚farklı’ olarak algılanmanın sinir bozucu olduğunu düşünüyor. 28 yaşındaki Alman bayan, kendisine hep aynı soruların yöneltildiğini ve yedi yıldır sürekli niçin İslam’a geçtiğini açıklamak zorunda kaldığını belirtiyor ve şöyle devam ediyor:

“Bazıları, ‚’Nasıl oluyor, Kocan şunu yap bunu yap demiyor mu?’ diye soruyor. ‚’Çalışamazsın, şunu yapamazsın bunu yapamazsın herhalde’’ diyorlar. Ya da nasıl yaşadığımı gördüklerinde ‚Başörtüsü takmanı kocan istemiştir kesinlikle’ diyorlar. Yani genelde bir kadın düşmanlığı şeklinde yorumlanıyor. O zaman insanlara başörtüsü takmanın benim kendi isteğim olduğunu, bunun benim için özgürlüğümü kısıtlayan bir durum olmadığını anlatıyorum.“