1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İran'da Şah rejiminin devrilişinin 25.yılı

Peter Philipp / DW16 Ocak 2004

Bundan tam 25 yıl önce, 16 Ocak 1979’da İran’da Şah rejimi sona erdi. Neredeyse 2 bin 500 yıllık Pers monarşisinin son bulmasından sonra Humeyni iktidarı devraldı. İran tarihinin bu önemli olayının perde arkası gelişmelerini DW’den Peter Philipp yazdı...

https://p.dw.com/p/AbR1
İran'da Şah karşıtlarının protestoları sonucu Pehlevi sürgüne gitmişti
İran'da Şah karşıtlarının protestoları sonucu Pehlevi sürgüne gitmiştiFotoğraf: AP

Şah rejimine karşı başlatılan toplumsal muhalefetin ayaklanmaya dönüşmesi üzerine, ülkesini terkeden İran Şahı Muhammed Rıza Pehlevi, yakalandığı kanser hastalığı sonucu, 1,5 yıl sonra Mısır’da hayatını kaybetti. Neredeyse 2 bin 500 yıllık Pers monarşisinin son bulmasından sonra sürgünde yaşayan Ayetullah Humeyni, ülkeye gelerek iktidarı devraldı.

Şah Rıza Pehlevi’nin 16 Ocak 1979’da ailesiyle birlikte çıktığı uçak yolculuğu, ilk bakışta sayısız yurtdışı seyehatlerinde biri izlenimi uyandırmıştı. Ancak bu yolculuğun diğerlerinden farkı, dönüşün olmamasıydı. Bu son yolculuk, Ayetullah Humeyni’nin İran İslam Devrimi’nin yolunu da açmıştı.

Son Şah olacağını düşünmüyordu...

Ama Muhammed Rıza Pehlevi, son Şah olabileceğine ihtimal vermiyordu. Ancak daha 1941 yılında, İngiltere ve Rusya’nın baskılarına boyun eğerek tahtı bırakan babasının yerine Şah olan Muhammed Rıza Pehlevi, eğer isteseydi, o dönemde yaşananların sonun başlangıcı olduğunu görebilirdi. Çünkü yurtdışından gelen baskıların artması, İran’ın giderek başka ülkelerin ilgi alanına girdiğinin ve bu nedenle de içişlerine dıştan müdahelelerin artacağının bir kanıtıydı.

Ama o zaman 22 yaşında bir delikanlı olan Şah Rıza’nın bu kadar ileriyi görememesini doğal karşılayanlar da var. Koyu bir Atatürk hayranı olan babasının, gerekirse zor kullanarak yapmayı düşündüğü reformlarda başarılı olamamasından Muhammed Rıza gerekli dersleri çıkaramadı. Örneğin, 1951 yılında Milli Cephe’nin lideri Muhammed Mutasaddık’ın başbakan olmasıyla yaşanan petrol krizi...

Büyük ölçüde İngiliz egemenliği altında olan İran petrol endüstrisi devletleştirilmek istenince, İngiltere’nin boykot uygulama kararı sonrası İran büyük mali sorunlar yaşamış, içte meydana gelen huzursuzlukların büyük bir tepki hareketine dönüşme tehlikesi karşısında Şah, ilk kez 1953 yılında ilk kez, kısa süreli de olsa sürgüne gitmek zorunda kalmıştı.

ABD’nin desteğiyle yeniden başa geçti

Mutasaddık’ın, Şah yanlısı güvenlik güçlerince devrilmesiyle yeniden ülkesine dönenen Muhammed Rıza Pehlevi, aslında ABD’nin gayretleriyle yeniden görevinin başına dönebildi. Mutasaddık’ın İran’ı neredeyse Rusya’ya peşkeş çekmesi üzerine harekete geçen CIA ajanları, Şah’ın ABD’nin çıkarları doğrultusunda yeniden başa geçmesini sağlamıştı.

Rejim muhalifleri ya da eleştirilere tahammülü olmayan Şah, giderek güçlenen Ayetullah Humeyni’yi önce Necef, ardından Paris’e sürgüne göndererek, iktidarını tehdit eden unsurları birer birer oratadan kaldırdı.

Arkasında müthiş bir halk desteği olduğuna inanan Pehlevi, kendisiyle halkı arasındaki bu özel ilişkinin dünyadaki hiçbir güç tarafından bozulamayacağını sık sık dile getiriyordu. Ancak 1978’de ilk isyan hareketleri başlayınca, bu desteğin Şah’ın sandığı kadar büyük olmadığı anlaşıldı.

Ve İran İslam Cumhuriyeti....

Önceleri Washington’un yardımına güvenen Şah, bu isyan hareketlerini pek önemsemedi. Ancak Amerikan yönetimi, artık İran’daki Şah karşıtlarıyla baş etmenin imkansız olduğunu anlamıştı. Pehlevi’ye sırtını dönen Beyaz Saray, onun İran’dan kaçışından sonra ABD gelmesine bile izin vermedi. Kanser hastası olan Şah, önce Panama’ya gitti, ardından da Mısır’a. 1,5 yıl sonra ise burada kansere yenilerek hayata gözlerini yumduğunda, İran’da Ayetullah Humeyni’nin İran İslam Cumhuriyeti iktidarı çoktan kök salmıştı bile...