1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İklimin korunmasında Alman - Çin ortaklığı

Mark Hallam30 Ocak 2008

Almanya Çevre Bakanı Sigmar Gabriel’in bu hafta Çin’de yapacağı temaslarda, iki ülke arasında soğukluğun aşılması ve küresel ısınmayla mücadele gibi alanlarda işbirliğinin geliştirilmesi hedefleniyor.

https://p.dw.com/p/CzoQ
Almanya Çevre Bakanı Sigmar GabrielFotoğraf: AP

Almanya Başbakanı Angela Merkel’in geçen yıl Tibet’in ruhani lideri Dalay Lama’yı Başbakanlık’ta kabul etmesi, Çin ile ilişkilerde soğuk rüzgârlar esmesine neden olmuştu. Berlin’in, bunun “resmi” değil, “özel” bir görüşme olduğunu söylemesi de Çin’in tepkisi azaltmamış; Pekin, Almanya ile birçok üst düzey ikili görüşmeyi iptal etmişti.

Çin’in bu sert tepkisini şöyle yorumlayan Alman Dış İlişkiler Konseyi uzmanı Profesör Eberhard Sandschneider, “Çin yönetimi için Tibet, istikrarı koruma açısından hem iç hem dış politikada en hassas konular arasında yer alıyor. Çin yönetimiyle Merkel’i karşı karşıya getiren aslında Dalay Lama ile yapılan görüşmeden çok, bunun Merkel tarafından basına yansıtılış biçimi oldu” değerlendirmesini yapıyor.

Başbakan Angela Merkel, Dalay Lama ile görüşmesi sonrasında Çin’e çağrıda bulunarak, kültürel özerklik isteyen Tibet’in ruhani lideri ile doğrudan görüşmesini istemişti. Berlin ile Pekin arasında yaşanan bu diplomatik krizin ardından, Almanya Çevre Bakanı Sigmar Gabriel ise Çin’i ziyaret eden en üst düzey Alman yetkili olacak. Bakan Gabriel’i, ilişkilere canlılık kazandırmayı hedeflediği 3 günlük ziyarette, zorlu gündem maddeleri bekliyor.

Küresel ısınma

Alman hükümeti küresel ısınmayla mücadeleyi öncelikli gündem maddeleri arasında görürken, Çin ise atmosferi en çok kirleten ülkelerin başında geliyor. Çin temasları öncesinde açıklamalarda bulunan Gabriel, bu konuda şunları söyledi: “Çin’deki çevre kuruluşları ve iktidardaki Komünist Parti kendisine şu soruyu yöneltiyor. Acaba Çin’in büyümesi, reel olarak sıfır mı? Ülkenin Gayrı Safi Milli Hasılası’nın yüzde 10’u, çevreye verilen zararların giderilmesine harcanıyor. Bu da bir anlamda Çin’in yıllık yüzde 10’luk büyümesine darbe vuruyor. Hükümet bu kısır döngüyü aşacak çözümler arıyor.”

Almanya, atmosferi kirleten gazların salınımına sınırlama getirilmesini öngören “yeni” ve “bağlayıcı” bir uluslararası sözleşme için çaba gösterirken, Çin hükümeti, bu konuda zengin Batı ülkelerinin daha fazla sorumluluk alması gerektiğini savunuyor.

Çevre Bakanı Gabriel ise Batılı ülkeler ve Almanya için çevre konusunda daha katı standartların belirlenmesi gerektiği görüşüne katılıyor, ancak Çin’in de atmosferi koruma konusunda mutlaka daha güçlü adımlar atması gerektiğini vurguluyor. Gabriel, “Biz, Avrupa’da çevreyi korurken, ekonomik alanda da rekabet gücümüzü korumayı istiyoruz. Eğer birlikte hareket etmezsek o zaman Avrupa’daki firmalar, üretimlerini, çevre konusunda çok da özenli olmayan ülkelere kaydıracaktır. Bu, hiç kimseye yarar sağlamayacaktır. Hem Avrupa ekonomilerine zarar verecek, hem de firmaların Avrupa dışında çevreyi kirletmesini beraberinde getirecektir” diyor.