1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

İran'da reformcuların "beklenen son"u

Ajanslar21 Şubat 2004

İran’da, daha önceden de öngörüldüğü gibi, sandıktan muhafazakarlar güçlenerek çıktı. Katılım oranı, dört yıl önceki seçimlere oranla düştü, yüzde 40'da kaldı.

https://p.dw.com/p/AbOG
Seçim yarışı, İran'da duvarların afişlerle kaplanmasına neden oldu
Seçim yarışı, İran'da duvarların afişlerle kaplanmasına neden olduFotoğraf: AP

Reformcuların önemli örgütlenmelerinden İslami İran Katılım Cephesi’nin önde gelen kurmaylarından Mustafa Taçzade, seçimlerde yenilgiye uğradıklarını kabul etti. Taçzade, ”Muhafazakarlar mecliste çoğunluğa sahip olacak. Reformcular 60-100 milletvekiliyle azınlıkta kalacak. Eğer seçimler özgür şekilde yapılsaydı reformcular mecliste 200 sandalye kazanırdı” dedi.

Katılım oranı düşüktü

Seçimlere katılım oranı, en çok merak edilen nokta. Seçimlerde toplam 46 milyon kayıtlı seçmen, 290 sandalyeli meclisin yeni üyelerini belirlemek üzere oy kullandı. İran içişleri bakanlığı, toplam 207 seçim bölgesinde oy kullanan İranlıların seçime katılım oranının yüzde 40 dolayında olduğunu açıkladı. Dört yıl önce yapılan seçimlerde seçimlere katılım oranı yüzde 67’yi bulmuştu.

Reformcular bölündü

İran seçimlerinin ön plana çıkan bir başka noktasıysa, reformcuların bölünmüşlüğü oldu. Reformcu cephenin önemli isimlerinden biri olarak kabul edilen Cumhurbaşkanı Muhammed Hatemi, oyunu içişleri bakanlığında kullandı ve "Meclis seçiminin ne olursa olsun kabul edilmesi gerektiği” açıklamasını yaparak boykot çağrılarına katılmadığını ortaya koydu. İran’ın en büyük reformcu partisi seçimi boykot ederken, reform yanlısı öteki partiler sandıkta yarışmayı uygun gördü.

"Bush'un kalbine kurşun"

Muhafazakarlar ise seçimlerde Anti-Amerikan hava estirdiler. Anayasayı Koruyucular Konseyi başkanı Ayetullah Ahmet Cenneti, cuma hutbesinde, ”sandıkta atılan her oyun Amerika Birleşik Devletleri Başkanı George Bush’un kalbine sıkılmış bir kurşun” olduğunu söyledi. Dini lider Ayetullah Ali Hamaney ise seçimlere katılımı "dini bir ödev” olarak tanımladı. Katılım oranını yükseltmek için televizyonlarda gün boyu milli marş çalındı, oy kullanlması yönünde yayınlara yer verildi. Oy verme süresiyse iki kez olmak üzere toplam 4 saat uzatıldı.