1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Genişleyen AB'yi bekleyen ekonomik sorunlar

Karl Zawadzky / DW29 Nisan 2004

Genişlemeye hazırlanan AB, yeni üyelerin katılımıyla dünyanın en büyük ticaret bölgesi oluyor. Ancak 25 üyeli Avrupa Birliği’nin gayrısafi yurtiçi hasılası toplam olarak artış kaydetse de fert başına düşen milli gelir azalacak. Ayrıca yeni üyelerle eskiler arasında refah farkı da artıyor. Genişlemenin AB’de ne gibi ekonomik sonuçlar yaşanacağını ve bunun Almanya’ya etkilerini Karl Zawadzky araştırdı...

https://p.dw.com/p/Abgc

Sekiz orta ve doğu Avrupa ülkesiyle iki Akdeniz adasının AB’ye katılmalarıyla 450 milyonluk nüfusuyla dünyanın en büyük ekonomik bölgesi oluşacak. AB’nin nüfusu 1 Mayıs’ta 74 milyon artarken 25’ler Avrupası‘nın toplam nüfusu da Kuzey Amerika Serbest Ticaret Bölgesi NAFTA’yı 30 milyon aşacak.

Yeni üyeler, Avrupa’nın güçlü ekonomileri arasında yer almıyorlar. Buna rağmen Birlik Avrupası’nın gayrısafi yurtiçi hasılasını yılda 433 milyar euro arttırmış olacaklar. Asıl sorun da burada yatıyor. Nüfustaki %20’lik artışa karşılık yurtiçi hasılanın sadece %5 oranında artacak olması, genişleyen Avrupa Birliği’nde fert başına düşen milli gelirin azalması anlamına geliyor. Ayrıca AB üyeleri arasındaki refah farkı artıyor. Fert başına gelirin en yüksek olduğu bölge, Avrupa Birliği’nin en fakir bölgesinden beş kat daha zengin. Genişlemeden sonra bu oran bire dokuz olacak.

Sanayileşme

Öte yandan, yeni üyelerin çoğunda sanayileşme Birlik ortalamasının altında kalıyor ve bu ülkelerde tarımcılık önemli rol oynuyor. Yani Avrupa, refah düzeyini yakalamaları köklü yapısal değişiklikten geçmelerini gerektiriyor. Alman Ekonomik Araştırmalar Enstitüsü, altyapı açısından önem taşıyan telekomünikasyon, ulaştırma, enerji, su ve çevre alanlarında 400 milyar euro’luk yatırım ihtiyacı olduğunu saptamış. Yeni üyeler bu kaynağın büyük bölümünü kendileri yaratmak zorunda. Birlik merkezinin katkısı sınırlı kalacak.

Genişlemeden sorumlu Komisyon üyesi Günther Verheugen, AB’nin bu yatırımların altından kalkamayacağı kanaatinde. Verheugen bu konuda, ”Maliyet açısından, Almanya’nın birleşme masraflarına göre son derece düşük bir rakam. On yeni üyeye 2004 - 2006 yılları arasında 12 milyar euro harcayacağız. Almanya’ya %22’lik pay düşüyor. Yani Almanya, genişlemenin ilk üç yılında 2,5 ila üç milyar euro ödeyecek” değerlendirmesini yapıyor.

Bu, Almanya açısından verimli bir yatırım. Yeni üyelerin ihtiyaç duydukları yatırım malları ile halkın hasretini çektiği değerli tüketim mallarında Almanya dünyanın en iyileri arasında. Altyapı ve sanayi sektörünün yenilenmesi yatırım malları talebini arttıracak, tüketim gücü yüksek orta halli tabakanın oluşması, Alman şirketlerinin satışlarına yansıyacak.

Almanya ihracatını artırmıştı

Avrupa’nın doğusundaki yeni pazarlar için verilen yarışta Almanya hep önde olacak. Zaten ortaklık anlaşmalarının imzalanmasından sonra Almanya, üye adaylarına yaptığı ihracatı dörde katlamıştı. Almanya yeni üyelere, ABD’ye sattığı kadar mal ihrac ediyor. Bütün orta ve doğu Avrupa ülkelerinin ithalatında Alman mallarının payı %30’u buluyor. Alman Dış Ticaret Odası Başkanı Anton Börner, 1 Mayıs öncesinde Almanya ile yeni üyeler arasındaki ticaret hacminin yüksek oranda genişlemesinin sürpriz olmadığını söylüyor:

”Almanya’nın mal ve hizmet ihracı 2003 yılında %1,6 oranında artmışken sadece yeni üyelere %5,7’lik artışla 56.5 milyar euroluk ihracat yapıldı. Gelecek için daha da iyimserim. Önümüzdeki on yılda bölgeye yaptığımız ihracatın yılda %6 ila %8 oranında artmasını bekliyorum.”