1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Çin’e kraliyet protokolü

Hülya Schenk25 Mart 2014

Çin Devlet Başkanı Şi Cinping'in Avrupa ziyaretinin ilk durağı Fransa. Şi'ye ihtişamlı karşılama yapmaya hazırlanan Fransa, Çin'le ekonomik ilişkilerini güçlendirmek istiyor.

https://p.dw.com/p/1BVcE
Fotoğraf: Reuters

Çin, Avrupa ile ilişkilerinde yeni bir döneme giriyor. Kasım 2012’de Çin Komünist Partisi’nin, Mart 2013’te de devlet başkanlığına getirilen Şi Cinping’in Avrupa turnesi başladı. Şi, Hollanda’dan sonra bugünden itibaren üç günlüğüne Fransa’da olacak. Fransa’dan sonra Almanya ve Brüksel’de Avrupa Birliği (AB) kurumlarını ziyaret edecek. Bu ziyaretler sırasında AB ile Çin arasındaki serbest ticaret anlaşması planlarını görüşecek ve Çin'in iç bölgelerini Avrupa'ya bağlayacak yeni bir lojistik koridor oluşturulmasını savunacak. Bu çerçevede Çin’in güneybatısının dev kenti Şongking’den haftada üç gün trenlerin geldiği Almanya’nın Duisburg kentine dahi gidecek.

Şi’nin Fransa ziyareti protokol açısından Avrupa turnesinin en yoğunu olacak. İki ülke bu yıl ilişkilerinin resmileşmesinin 50’inci yıldönümünü kutluyor. Fransa, Çin’i resmen 27 Ocak 1964 tarihinde tanımış ve bu ülkeye büyükelçi atayan ilk büyük Batı ülkesi olmuştu. İngiltere, Çin’i 1950 yılında tanısa da 1972 yılına kadar bu ülkeye büyükelçi göndermemişti. Bu 50 yıllık geçmişe rağmen Çin - Fransa ilişkileri hep inişli çıkışlı oldu. Nicolas Sarkozy’nin cumhurbaşkanlığı yaptığı dönemde, 2008 yılındaki Pekin Olimpiyatları öncesinde Paris’te düzenlenen olimpiyat meşalesi töreninde Tibet yanlılarının protesto gösterileri ve hemen ardından Sarkozy’nin Polonya’da Tibetlilerin ruhani lideri Dalay Lama ile görüşmesi iki ülke arasındaki ilişkileri neredeyse dondurma noktasına getirmişti.

Fransa, Almanya'nın gerisinde

Fransa’nın Çin’e yaklaşımı belli başlı Avrupalı ortaklarınınki gibi de olmadı. Almanya Başbakanı ve bakanları yılda birkaç kez Çin’e giderken 2012’de iktidara gelen François Hollande geçen sene bu ülkeyi sadece 36 saatliğine ziyaret etti. Fransa, Çin’in ekonomik ve ticari planda küresel yükselişinin ilk aşamasında 'büyükler liginde' geride kaldı. Bugün Almanya’nın Çin pazarındaki yüzde 4,8’lik payına karşılık Fransa’nınki yüzde 1,2’yi geçmiyor.

2012 yılında Çin - Fransa ticaret hacmi 56 milyar 300 milyon euro, Çin - Almanya ticaret hacmi ise 159 milyar 700 milyon euro olarak kaydedildi. Almanya bu rakamı 2015 yılında 280 milyar euro düzeyine çıkarmayı hedefliyor. Almanya’nın 2012 yılında Çin’e yönelik 77 milyar euro değerindeki ihracatının yaklaşık yüzde 30’unu otomobil ve otomobil yan ürünleri oluşturuyor. Sadece Volkswagen 2012 yılında Çin’e 2 milyon 810 bin araç sattı, bu rakamı 2018’de 4 milyona çıkaracağını söylüyor.

Çin’e ihracatı 2013 yılında yüzde 2,6 gerileyen Fransa’nın bu ülkeyle şu anki ticaret açığı 25 milyar 800 milyon euro civarında. Ancak Paris, Çin pazarındaki konumunu düzeltmenin peşinde. Bu amaçla nükleer, havacılık, otomobil, tarım - gıda ve eczacılık gibi güçlü olduğu alanları ön plana çıkmayı planlıyor.

Şi Cinping’in ziyareti sırasında Airbus firmasının Çin ile daha önceden mutabık kaldığı 27 adet A330 için nihai anlaşmanın imzalanması ve A320, A330 ve A350’lerden oluşan 150 adet yeni bir sipariş için de ön anlaşmanın ilan edilmesi bekleniyor. Bu ön anlaşmanın değerinin 20 milyar euro olduğu söylenmekte.

Ziyaret sırasında Fransız nükleer devi Areva’nın Çin’de inşa etmek istediği nükleer arıtma tesisi konusunda da gelişmeler yaşanabilir. Fransız eczacılık şirketi Sanofi, şu an toplam değeri 71 milyar dolar olarak tahmin edilen Çin eczacılık pazarında yılda yüzde 20 oranında büyümeyi hedefliyor. Sanofi'nin Çin'deki fabrikalarında şu anda 6 bin 500 kişi çalışıyor. Çin eczacılık pazarının 2016 yılında dünyanın en büyük pazarı olması öngörülmekte.

Fransa'nın hedefi zengin Çinliler

Çin'in Dongfeng firması da 800 milyon euro ile Fransız otomotiv sektörünün iki numaralı firması Peugeot’nun sermayesine giriyor. Fransa, Çin ile açığını kapatmak için lüks eşya ve kozmetik sektörlerine de güveniyor. Çin ile iş yapan Fransız şirketi sayısı 1400’ü aşmış durumda. Fransa özellikle Çin’in Batı standartlarında tüketime başlayan yeni orta ve üst gelirli kesimlerine hitap etmek istiyor.

Çin ise başta elektronik ve telekom sektörleri olmak üzere kendi yatırımcılarına Fransa ve AB pazarında daha fazla kolaylıklar istiyor. Çinli yatırımcılar Fransa’ya bugüne kadar 3 milyar 500 milyon euro civarında yatırım yaptı. Çinli yatırımcılar son yıllarda Bordeaux şaraplarının kaynağı olan bağlara rağbet ediyor.

Fransa, başta başkent Paris olmak üzere Çinli turistlerin en ilgi gösterdiği turistik merkezlerin başında geliyor. İki ülke arasındaki kültürel ve bilimsel ilişkilerde de ilerleme var. Fransa’da üniversite eğitimi gören Çinli öğrenci sayısı son 10 yılda 10 kat artarak 30 bini aştı. Buna karşılık Fransa’da Çince öğrenen öğrenci sayısı da hızla artmakta. 2013-2014 öğretim yılında Fransız liselerinde 37 bin, üniversitelerinde ise 17 bin öğrencinin Çince derslerine kayıtlı olduğu belirtiliyor.

Savunma ve küresel sorunlar

Görüşmelerde savunma ve küresel sorunların da ele alınması gündemde. Savunma bütçesi bu yıl bir önceki yıla oranla yüzde 12,2 artan Çin’in 2015 yılında savunmaya İngiltere, Almanya ve Fransa’nın toplam savunma bütçelerinden daha fazla harcaması bekleniyor.

Savunma uzmanları Çin’in 2024 savunma bütçesinin ise tüm Batı Avrupa’nınkinden daha fazla olacağı görüşünde. Çin, gerek BM Güvenlik Konseyi Daimi Üyesi sıfatıyla gerekse ticari ve askeri gücü nedeniyle İran, Afganistan, Suriye, Kuzey Kore, Kırım ve terörle mücadele gibi küresel dosyalarda da Batı’nın dikkate alması gereken bir aktör.

Krallar gibi ağırlanacak

Çin’in başındaki Şi Cinping, Mao’nun yol arkadaşlığını yapmış babasının aksine Hollywood’u seven, kızını Harvard’da okutan, özel sektöre inanan bir lider olarak biliniyor. Fransa'da bu hafta Daniel Cohn-Bendit gibi ağzında lafı gevelemeyen Avrupalı siyasilerin sert eleştirilerine rağmen, Fransız krallarının ihtişamının sembolü Versay Şatosu’nda ağırlanacak.

Fransa’nın belki de bugüne kadar hiçbir dünya liderine göstermediği ilgi gösterilecek kendisine. Tüm bunlar Fransa’nın Çin pazarındaki konumunu değiştirecek mi? Cevabı gelecek yıl başlarında yayımlanacak istatistiklerde saklı.

© Deutsche Welle Türkçe

Haber: Kayhan Karaca / Strasbourg

Editör: Hülya Schenk