1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Entegrasyon için herkes çabalamalı

Peter Phillip / DW2 Kasım 2005

2 Kasım 2004 tarihinde 27 yaşındaki Muhammed Buyeri, İslam’ı eleştiren filmi nedeniyle Hollandalı yönetmen Theo Van Gogh’u öldürdü ve yargılandığı mahkemede müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Cinayet, çokkültürlü yaşama alışkın olan Hollanda’da huzursuzluğa neden olurken, Avrupa genelinde hoşgörü tartışmaya açıldı. DW’den Peter Philipp’in yorumu:

https://p.dw.com/p/AZss

“Yönetmen Theo van Gogh’un öldürülmesi sadece Hollanda’da değil, Almanya’da da büyük bir şok etkisi yarattı. Bazıları Van Gogh ile beraber çokkültürlü toplum fenomeninin de öldüğünü ima ettiler. Bu, Hollanda’da o kadar başarıyla gelişen bir fenomendi ki, bu başarılı çokkültürlü toplum modelinin Almanya’da da gerçekleştirilmesi savunuluyordu.

Bir yıl sonra bu çağrılar sustu. Çünkü geçtiğimiz yıl, çok da kolay bir yıl olmadı. İngilizler, Londra saldırıları ile radikallik ve terörizmin Hindikuş veya Fırat Nehri civarına mahsus fenomenler olmadığının farkına vardılar. Şimdi de Fransa iki Müslüman gencin polis tarafından öldürüldüğü iddialarıyla sokak gösterilerine sahne oluyor.

Dolayısıyla Theo Van Gogh’un cinayetinden bir yıl sonra korkulan başa geliyor. Ancak Batı Avrupa toplumunda çokkültürlü bir toplum yapısına sahip olduğumuz ve bunun değişmeyeceği şuurunun geliştirilmesi gerekiyor. Özellikle de kelimelerle bu değiştirilemez. Çokkültürlü bir arada yaşam ve göçmenlerin entegrasyonu tek başına gerçekleşemez, toplumun bütün kesimlerinin işbirliğini ve çaba göstermesini gerektirir.

Böylece toplumda çoğunluğu oluşturanlar paralel toplumları umursamadan yaşamaya devam edemez ve paralel toplumları ortadan kaldıramazlar. Göçmenlerin entegrasyonu için çaba sarf edilirse, toplumsal ve kültürel izolasyon da en aza indirgenebilir. Bu zor görevde farklı renk, farklı inanç ve farklı dile sahip olanlara karşı açıklık ve hoşgörü göstermek şart. Bu, şimdi başarılamazsa gelecek nesillerde bunu başarmak daha da zorlaşır. Van Gogh’un öldürülmesi ve Londra saldırıları bunu daha da açık bir şekilde gösterdi.

Ancak göçmenler de kendi üstüne düşeni yapmalı. Yabancı bir ülkede yaşamak isteyen kişiler, yabancı duygusunu aşmalı ve bu ülkeyi daha iyi anlamaya, tanımaya çalışmalı ve uyum sağlamanın yollarını aramalı. Uyum sağlamak derken, kültürünü unutup bu toplum içinde erimek anlamına gelmiyor. Kültürel ve dini özellikler devredilemez ve yasayla korunması gerekir. Ancak yasanın üzerinde olmadıkları da açıktır.

Bu yeni bir oluşum değil, ancak Theo Van Gogh’un ölümünden sonra birçok olayın hatırlanamasına da vesile oldu. Çokkültürlü toplumu toprağa vermek yerine, şimdi uzun zamandır bilinen ancak uygulanması ve gerçekleştirilmesi artık çok uzayan bu fenomeni gerçekleştirmek için daha da güçlü bir şekilde çaba sarf edilmeli.”