1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

En iyi üniversite tartışması

24 Ağustos 2010

“Dünyanın En İyi 500 Üniversitesi” sıralaması tartışmalara neden oluyor. Sıralamayı yanıltıcı bulan bir grup Alman akademisyen, AB’nin desteğiyle en iyi üniversiteleri belirlemek için yeni bir proje başlattı…

https://p.dw.com/p/Ouia
Fotoğraf: AP

Şangay’daki Jiao Tong üniversitesinin Dünyanın En İyi 500 Üniversitesi sıralaması birçok tartışmayı beraberinde getirdi. Liste, önceki yıllarda olduğu gibi dünyanın en iyi 10 üniversitesinin, iki ülkede olduğunu gösteriyor: ABD ve İngiltere.

Harvard’ın zirvede olduğu listede, ikinci sırada Berkeley, üçüncü sıradaysa Stanford bulunuyor. İngiltere’den Cambridge Üniversitesi 5’inci sırada, Oxford Üniversitesi de 10’uncu sırada yer alıyor.

Avrupa’nın birçok prestijli eğitim kurumu ilk 50’ye bile giremezken, Almanya’dan yalnızca 2 üniversite ilk 60’da yer buldu. Türkiye’den de tek bir üniversite, İstanbul Üniversitesi, dünyanın en iyi 500 üniversitesi listesine 424. sıradan girebildi.

Yeni metodlar aranıyor

Peki yapılan bu sıralama, üniversitelerin başarı performansını ne kadar doğru yansıtıyor? Bir grup Alman akademisyen, “yanıltıcı” buldukları bu listeye karşı, Avrupa Birliği’nin desteğiyle proje yürütüyor. Amaç, dünya ve Avrupa üniversitelerinin başarı sıralamasını şeffaf, objektif ve daha gerçekçi bir metodla belirlemek.

Avrupa Birliği’nin destek verdiği projeyle, üniversiteler için “alternatif” bir başarı sıralaması için çalışan uzmanlardan Gero Federkeil, şunları söyledi: “Dünyanın En İyi Üniversiteleri sıralaması daha baştan, İngilizce konuşulmayan ülkelerdeki yüksek öğrenim kuruluşlarına karşı peşin yargı içeriyor. Tabii, en tepedeki Amerikan ve İngiliz üniversitelerinin dünyanın en iyilerinden olduğunu, kimse inkâr edemez. Ama şunu da görmemiz gerekiyor. ‘Dünyanın en iyi üniversiteleri’ sıralamaları yapılırken, daha çok uluslararası akademik yayınlara bakılıyor. Bu da çoğunlukla İngilizce yayın yapan dergilerle sınırlı kalıyor.”

Sıralama yanıltıcı olabilir

Dünyanın en iyi 100 üniversitesi sıralamasında ABD’den 54, Fransa’dan 3, Almanya’dan da 5 üniversite bulunuyor. En başarılı Alman üniversiteleri Münih Üniversitesi, Heidelberg Üniversitesi, Bonn ve Göttingen üniversiteleri. Basında büyük ilgi uyandıran sıralama, öğrenciler ve üniversite adayları tarafından da yakından izleniyor. Ancak uzmanlar, ayrıntılara dikkatli bakılmadığında, listenin yanıltıcı olabileceğini söylüyor.

Sekiz yıldır yapılan Dünyanın En İyi 500 Üniversitesi sıralaması, üniversitelerin beşeri ve sosyal bilimler alanındaki çalışmalarını dikkate almıyor. Üniversite öğretim üyeleri ve mezunları arasında Nobel ödüllü bilim insanı olup olmadığı, fakültelerin uluslararası akademik dergilerde yayımladığı makale sayısı, öğretim üyelerinden ne ölçüde alıntı yapıldığı gibi kıstaslar, sıralamayı belirliyor.

Alman uzman Gero Federkeil, salt bu kıstaslar ile yapılacak ölçümün, yanıltıcı izlenimler yaratabildiğine işaret ederek “Bu sıralama yalnızca üniversitelerin, ‘fen bilimleri araştırmalarındaki’ performansını inceliyor. Yüksek öğrenim kurumlarının, öğrencileri yetiştirme başarısını incelemiyor. Sadece ‘uluslararası düzeyde kapsamlı bilimsel araştırma’ yapan üniversiteler bu listeye giriyor. Ancak dünyadaki üniversitelerin büyük çoğunun, çok daha başka görevleri, çalışmaları var. Bütün üniversiteler fen bilimlerine, bilimsel araştırmalara odaklı değil. Bazılarının amacı öğrenci yetiştirme, uluslararası yerine, yerele odaklanma olabiliyor. Dolayısıyla bu sıralamanın gerçekte kapsadığı üniversiteler aslında dünya genelinde sayıları hayli az olan yüksek öğrenim kurumları” diye konuştu.

“U-Multirank” projesi

Avrupa Birliği’nin desteğiyle “U-Multirank” projesini yürüten ekip, şeffaf, objektif ve daha gerçekçi bir metodla üniversitelerin başarı performansını ortaya koyabilmeyi amaçlıyor.

Alman akademisyen Gero Federkeil hedeflerini şöyle anlattı: “Bizim projemizin amacı şu: Üniversitelerin başarı performansını ölçerken, Avrupa’daki yüksek öğrenim kurumlarının ne kadar çeşitli olduğu gerçeğini de görünür kılmak istiyoruz. Sadece fen bilimleri araştırmaları değil, yüksek öğrenimin diğer alanlarında da mükemmeliyet formları olabileceğini göstermek istiyoruz. Örneğin başarılı öğrenci yetiştirmede, öğrenme alanında, bölgesel faaliyetler alanında.”

Almanya’nın Gütersloh kentindeki Yüksek Öğrenim Geliştirme Merkezi koordinasyonunda sürdürülen projede aylar süren çalışmalar sonrasında yeni analiz yöntemleri geliştirildi. Tüm üniversiteleri tek bir listede sıralamak yerine, öğrenim kurumlarını uzmanlaştıkları alanlara göre gruplamayı, kurumların farklı özelliklerini dikkate almayı öngören uzmanlar, eylül ayında pilot projeyi başlatıyor.

Aralarında Türkiye’den de en az 3 üniversitenin bulunacağı 190 yüksek öğrenim kurumunun başarı performansı, bu şekilde, daha gerçekçi bir metodla ölçülmeye çalışılacak. Araştırma ilk aşamada “mühendislik” ve “iktisat” alanlarıyla sınırlı. Uzmanlar, geliştirecekleri yeni konseptle, üniversite adaylarına da rehberlik yapmayı amaçlıyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Haber: Ayhan Şimşek

Editör: Aydın Üstünel