1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

DTÖ toplantısında tarım kavgası

Ajanslar14 Aralık 2005

Dünya Ticaret Örgütü’nün Hong Kong toplantısı şiddetli tartışmalar eşliğinde sürüyor. Zengin ülkelerin kendi üreticilerine verdikleri tarım teşvikleri tartışmaların temelini oluşturuyor. Ortak bir grup oluşturarak nüfuzlarını artıran kalkınmakta olan ülkeler, tarım teşvikleri sorununa çözüm bulunmadan görüşmelerden sonuç çıkmayacağı tehdidinde bulundu.

https://p.dw.com/p/Abam
Toplantı binasında tarım konusunda sert tartışmalar sürerken, dışarıda çiftçiler protesto gösterisi düzenledi
Toplantı binasında tarım konusunda sert tartışmalar sürerken, dışarıda çiftçiler protesto gösterisi düzenlediFotoğraf: AP

Hong Kong’da dün başlayan Dünya Ticaret Örgütü toplantısı çeşitli cephelerde kıran kırana bir savaşa sahne oluyor. Kalkınmakta olan ülkeler ile gelişmiş sanayi ülkeleri arasında, AB ile ABD arasında ve toplantı salonunun dışında gösteriler yapan küreselleşme karşıtlarıyla içerideki küreselleşmeciler arasında. Dünya ticaretindeki payı çok düşük olmasına rağmen milyarlarca insanın yaşamındaki belirleyici rolü nedeniyle tarım ve gıda tüm tartışmaların merkezinde bulunuyor. Tarımın Amerikan ekonomisindeki payı sadece yüzde 1 ve Avrupa ekonomisindeki payı sadece yüzde 2. Ancak gelişmekte olan ve yoksul ülkelerde tarım ekonominin belkemiğini oluşturuyor. Gelişmekte olan ülkelerin ikibuçuk yıl önce oluşturduğu Yirmiler Grubu zengin ülkelerin kendi çiftçilerine ödedikleri teşvikleri azaltmamaları ve pazarlarını yoksul ülkelere daha fazla açmamaları durumunda görüşmeleri bloke etme tehdidinde bulunuyor. Yirmiler Grubu iki yıl önce Meksika’nın Cancun kentinde görüşmeleri tıkayarak sonuca ulaşılmasını engellemiş ve nüfuzunu artırmıştı.

Temel konu tarım

Yirmiler grubunun baş müzakerecisi Brezilya Dışişleri Bakanı Celso Amorim temel konunun tarım olduğunu vurgulayarak, bu konuda ilerleme kaydedilmezse görüşmelerin önümüzdeki yılın sonuna kadar tamamlanamayabileceği uyarısında bulundu. Celso, AB’nin tarımla ilgili önerisini iyileştirmesi durumunda Yirmiler grubu ülkelerinin, sanayi malları ve hizmetler gibi diğer alanlarda tavize yanaşabilecekleri mesajını verdi. Gelişmiş ülkelerin kendi tarım sektörlerine yaptıkları teşviklerin hacmi günde 1 milyar doları buluyor. Hindistan Dışişleri Bakanı Kemal Nath da sanayi ülkelerinin kendi tarım sektörlerine verdikleri teşviklerin kaldırılmasını talep etti:

"Milli teşvikler kaldırılmak zorundadır. Bu görüşmelerde teşviklerin azaltılması görüşülüyor, ancak tamamen kaldırılması maalesef gündemde değil. Bu konuda bir takvim belirlenmeli. Adil ticaret denirken ticaretin gerçekten adil olması, herkesin aynı koşullara sahip olması gerekir. Adil ticarette suni fiyatlar olamaz ve bunu sağlamanın tek yolu teşviklerin kaldırılmasıdır.’’

ABD ile AB arasında savaş

Dünya Ticaret Örgütü konferansında bir başka savaş da ABD ile AB arasında yaşanıyor. Tarım piyasasını yoksul ülkelerin mallarına açması için yoğun baskı altında kalan AB, ABD’nin yardım programını sert dille eleştiriyor. ABD, yoksul ülkelere yardımını para değil, gıda şeklinde yapıyor. Avrupa ise Amerika’nın bu yolla sonuçta yine kendi çiftçilerini teşvik ettiği suçlamasında bulunuyor. Avrupa Komisyonu’nun ticaretten sorumlu üyesi Pascal Lemy Hong Kong konferansında konuyu gündeme getirerek ABD’yi sert dille eleştirdi. ABD’nin geniş kapsamlı gıda maddesi yardımının gerçekte Amerikalı üreticilerin işine yaradığını söyleyen Lemy, ‚’Bu, Amerikan üreticileri desteklemek için tasarlanmış bir programdır. Ticarette rekabeti zedelemektedir ve yerel üretimi baskı altına almaktadır’’ dedi. Lemy, AB olarak 2010 yılına kadar yoksul ülkelere yardımları yılda 2 milyar euroya yükselttiklerini de açıkladı.

"AB eli boş gelmedi"

Lemy, Hong Kong’daki toplantıda yaptığı açıklamada, "AB buraya eli boş gelmedi. AB’nin ‚Ticaret İçin Yardım’ programı kapsamında 2010 yılına kadar yıllık yardımları 2 milyar euroya yükseltme kararını burada açıklamak istiyorum’’ şeklinde konuştu.

ABD’nin ticaret temsilcisi Rob Portman ise AB’nin gıda yardımları ile ilgili tutumunu ‚takıntı’ olarak nitelendirerek Avrupa tarafında sinirlerin daha da gerilmesine neden oldu.