1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Diyarbakır saldırısında hedef kimdi?

10 Kasım 2016

HDP milletvekillerinin polis binasında bulunduğu sırada düzenlenen ve TAK’ın üstlendiği saldırı soru işaretlerine yol açtı. DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan siyasetçi ve uzmanlar, çarpıcı değerlendirmeler yaptı.

https://p.dw.com/p/2SPkt
Türkei Anschlag in Diyarbakir
Fotoğraf: Reuters/Ihlas News Agency

4 Kasım'da Diyarbakır’da polisi hedef alan bombalı saldırıyı IŞİD mi, yoksa TAK’ın mı gerçekleştirdiği, saldırının amacı tartışma yaratmaya devam ediyor.

HDP milletvekili Ziya Pir saldırının ardından Twitter hesabından “IŞİD saldırıyı o karakolda hukuksuzca tutulan HDP’lilere yaptı. Çüngüş İlçe Başkanı hayatını kaybetti. Figen Yüksekdağ ve Sırrı Süreyya Önder kıl payı kurtuldu” açıklamasını yapmıştı.

Ancak daha sonra, terör örgütü PKK’ya yakınlığıyla bilinen Kürdistan Özgürlük Şahinleri (TAK) bir açıklamayla saldırıyı üstlenmiş, soru işaretlerine yol açmıştı.

HDP İzmir milletvekili Ertuğrul Kürkçü ise ilginç bir çıkış yaparak, TAK’a tepki göstermiş, Twitter hesabından “Hiçbir söz, vekillerimiz, eş genel başkanlarımız, yöneticilerimiz ve sivil halkı hedef alan kör şiddeti haklılaştıramaz. Hiçbir kurtuluş hareketi IŞİD'le aynı hat üzerine düşmeyi, yaşam hakkını hoyratça çiğnemeyi bir kuru özür ile geçiştiremez” açıklamasını yapmıştı.

Türkei HDP Ziya Pir
Ziya PirFotoğraf: picture-alliance/abaca/D. Photos

DW Türkçe’nin sorularını yanıtlayan Kürkçü, son dönemde tırmanan şiddetin gerisinde, çözüm sürecinin son bulması ve AKP hükümeti ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın politikalarının olduğunu savundu.

 “Silahlara başvurulmasının hala gerekmediği, bunun icap etmediği kanaatini defalarca vurguladık, açıkladık. İki de bir PKK ile aranıza mesafe koymuyorsunuz diyenlerin söylemek istediği ‘doğrudan devletin yanına geçin’” diyen Kürkçü, şöyle devam etti:

“Biz demokratik kazanımlara karşı olan hükümet ve onu temsil eden Cumhurbaşkanı Erdoğan savaş açtığı için geçemiyoruz. Devlet müzakere yolunu açtığı gün biz müzakerelerin yanında durmazsak işte o zaman biz bu lafları hak ederiz. TAK’a her zaman şüpheyle yaklaştım ve bunu her zaman açıkladım. Madem Diyarbakır Valisi telsiz konuşmalarını dinlediklerini, adım adım takip ettiklerini söylüyor o zaman niye gidip yakalamadınız. Niçin parti yöneticilerimizin toplu olarak nezarette tutulduğu bir karakola yapılan saldırıyı önlemediniz?”

Kürkçü yaşananların kaynağında, “Kürt halkının eşit haklı yurttaşlık talebinin inkârının yattığını” iddia ederken, şunları söyledi:

 “Türkiye Kürtlerin haklarını, kimliklerini hatta sorunlarının varlığını tanımadan ortaya çıkan çatışmayı çözmeye giriştiğinde elinde askeri opsiyon dışında hiç bir şey kalmıyor. Askeri opsiyon halkı ve taleplerini ezmek, bunları ifade edemez hale gelmek, sözcülerini yok saymak, çözümün değil sorunun bir parçası haline getirmek demektir. Hükümet işte bunu dünyanın gözleri önünde bağıra çağıra gerçekleştiriyor. Hükümet düşünce ifadesini, yayın çıkartmayı, medya işletmeyi, partide faaliyet göstermeyi hatta mecliste faaliyet göstermeyi terörizmin bir parçası sayıyor.”

PKK, TAK’ı mı kullanıyor?

DW Türkçe'nin sorularını yanıtlayan güvenlik uzmanı Nihat Ali Özcan, PKK’nın TAK’ı kullandığını, Diyarbakır saldırısını HDP ve DBP’li siyasetçilerin polise ait o binada bulundukları bilgisine sahip olmadan gerçekleştirmiş olabileceğini belirterek, “Onların orada bulunması büyük bir ihtimalle tesadüf” şeklinde konuştu.

TAK’ın terör örgütü PKK tarafında kurulan bir yapı olduğunu söyleyen Özcan şunları kaydetti:

"Bir devlet kurmak istiyorsan önce uluslararası norm ve kurallara saygı göstermek zorundasın, bu yüzden de sivillere yönelik terör eylemleri yapmaması lazım. O zaman ne yaparsınız TAK diye bir örgüt kurdurursunuz ‘benim bunla ilgim yok’ dersiniz. Ama kullanırsınız, eylemler yaptırırsınız, belirsizlik ortaya çıkartabilir, kaosa yol açarsınız olan budur.”

HDP milletvekillerinin tutuklanmasını ve çözüm sürecinin geleceğini değerlendiren Özcan, “2014 itibariyle çökmüş bir masa var, masayı çökerten tarafların değişen gücü, pozisyonu, etkinliği. Şimdi taraflar yeniden birbirlerinin pozisyonunu değiştirmeye zorluyorlar. PKK terörü kullanıyor, hükümet de başka araçlarla PKK’nın pozisyonu zorlamaya, pazarlık gücünü baskı altına almaya çalışıyor” görüşünü kaydetti.

Türkei Anschlag in Diyarbakir
Diyarbakır 4 KasımFotoğraf: Reuters/Ihlas News Agency

Barışçıl çözüm yoluna dönmek zor

Bu süreçte HDP’nin PKK’dan bağımsız değerlendirilemeyeceğini söyleyen Nihat Ali Özcan, “PKK’yı kuranlar hayatta olduğu müddetçe, kendilerinin bir savaşta, savaşın da silahla yapılacağına inandıkları sürece kendileri tarafından atanan HDP’lilerin kendilerinden bağımsız siyaset yapıp stratejilerini bozmalarına izin vermez” diye konuştu.

Kürt sorununda barışçıl çözüm yoluna dönülmesinin 2012 yılı öncesine çok daha zor olduğuna vurgu yapan Özcan şu noktaya dikkat çekti:

"Özellikle Suriye’de PKK tarihinde ilk defa meşru bir otorite olarak halkın kontrolünü ele geçirdi. Suriye’de taşlar yerine oturuncaya kadar ve oturduktan sonra PKK’nın silahlı gücünü kimse tasfiye edemez bir daha. Silahlı gücü elinde bulundurup, bir coğrafyayı kontrolü altında tutan bir örgüt de sizinle masaya otursa bile talepleri üst perdeden olur.”

Suriye'de güç mücadelesi

Uluslararası Kriz Grubu  (ICG) analisti Berkay Mandıracı’ya göre ise milletvekillerinin tutuklanması, çoğunluğu Kürt olan HDP seçmenleri arasında siyaset kanallarının kendileri için kapalı olduğu algısını güçlendiriyor. “Bu PKK’nın Türkiye’deki stratejisinin çok daha şiddet yönelimli olmasına yol açabilir” diyen Mandıracı, şiddet eylemlerinin tutuklamalar öncesinde zaten arttığını, 2015 Haziran ayından bu yana hayatını kaybedenlerin sayısının en az 2 bin 300 olduğunu söyledi.

Gerilimin tırmanmasında Türkiye’deki iç gelişmeler kadar Suriye’deki kördüğümün de etkili olduğunun altını çizen Mandıracı şunları kaydetti:  “Ankara PKK’nın askeri yöntemler ile ‘kökünün kurutulabileceğini' ve Türkiye’deki siyasi destekçilerinin de baskı ve adli tatbikat yoluyla zayıflatılabileceğinden emin. PKK ise YPG’nin Suriye'de IŞİD'e karşı mücadelesindeki başarısı ve ABD’den aldığı destekle cesaretlenmiş durumda. PKK Suriye’deki kazanımlarına odaklanıyor ve daha fazla meşruiyet kazanmayı umuyor. Önceliği Suriye’de Türkiye sınırına bitişik topraklarda bir koridoru kontrol etmek. Bunu ulusal güvenliğine tehdit olarak gören Ankara ise bu girişimi engellemeye çalışıyor. İki tarafın Suriye'deki uzlaşmaz hedefleri Türkiye içerisinde gerilimin tırmanmasında etkili oluyor.”

© Deutsche Welle Türkçe

Değer Akal / Berlin