1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Diplomatik çözüm herkesin yararına

Peter Philipp / DW30 Mart 2007

İngiltere ve İran arasındaki asker krizi giderek sertleşiyor. Ancak DW editörlerinden Peter Philipp, aslında ne İran’ın ne de İngiltere’nin olayı askeri bir krize dönüştürmek istediği kanısında. DW’den Peter Philipp’in yorumu:

https://p.dw.com/p/AZlO

“İngiltere ile İran arasında yaşanan asker krizi, aslında Batı ile Tahran’ın içinde bulunduğu çıkmazın bir göstergesi. Örneğin bir süredir İran’a, nükleer programından vazgeçmezse yaptırım uygulanacağı tehdidi savruluyor. Bu tehdidin ne getirisi oldu? Hiçbir şey!

15 askerin İran karasularını ihlal ettikleri gerekçesi ile gözaltına alınması yüzünden yaşanan krizde de aynı durum söz konusu. İngiliz hükümeti, askerlerinn alıkonmasına gürledi ve sert önlemler alacağını duyurdu. Sonra ne oldu? Londra, Tahran ile ilişkilerini dondurucağını açıkladı. Yani, İran ile hiçbir resmi temasta bulunulmayacağını ve ticari ilişkilerini keseceğini duyurdu. Sanki bu tutum bir kazanç sağlayacakmış gibi!

Saldırı tehdidi ile yapılan diplomasinin geçmişte kalmış olması güzel. Siyasetçilerin açıklamalarında geçmişin izleri var, neyse ki yaptıklarında geçmişin izleri yok. Aksi takdirde, Şattülarap’ta yaşanan asker krizi çoktan açık bir saldırıya dönüşmüştü bile. Londra, birliklerini Tahran’ın üzerine salmak için bahane, İran da kendini müdafaa etmek için fırsat ele geçirmiş olacaktı. Oysa şu sıralar yaşanacak olası bir askeri müdahale ne İran’ın ne de İngiltere’nin işine gelir.

Bu yüzden sorunu diplomatik yollardan çözmek herkesin yararına. Söylemesi kolay, yapması zor elbet. İngiltere Başbakanı Tony Blair yakında aktif siyasetten çekilecek olsa da halkına kararlılık göstermek zorunda. İran yönetimi de ister planlı ister ani gelişmiş bir kriz olsun asker olayında attığı adımın arkasında durmak isteyecek. ‘İngiliz hükümeti bize uygulanan yaptırımları sertleştiriyor mu, işte biz de İran olarak İngilizlere gününü böyle gösteririz‘ tutumu yani.

Bu arada İngiliz askerlerin İran karasularını ihlal etmediğini, tutuklandıkları sırada Irak karasularında bulunuklarını kanıtlamaya çalışmak da nafile. Bunun için çekilen uydu görüntüleri de bir işe yaramaz, çünkü herkes inanmak istediğine inanır. Kaldı ki İran ile Irak karasuları arasındaki sınırın doğruluğu savaş yaşandığı bu dönemde eskisinden daha tartışmalı.

Tüm bu gerçekler, Londra’nın yapabileceklerinin ne kadar az olduğunun göstergesi. Bu krizde belki de en iyi çözüm, tarafların kendi görüşlerini savunmaları yerine, bir yanlışlıktan söz edip, pişmanlık sergilemeleri olacaktır. ‘Akıllı olan iddiasından vazgeçsin’ parolası kriz dönemlerinde pek geçerli olmasa da, olayların tırmanmasını engelleyecek bir tavır olabilirdi.

Bu durumda Tahran inatla kendi iddialarını savunsa da, takdiği boşa çıkacaktı. İngiltere, İran ile güç yarışına girmekle hata yaptı. Çünkü 15 piyadesinin olayını kullanarak İran ile girdiği güç yarışını kazanamayacağı başından beri belliydi.”