1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

“Dışişleri Erdoğan’ın sekretaryası”

23 Ekim 2021

Erdoğan’ın, 10 büyükelçinin “istenmeyen kişi” ilan edilmesini istediğini açıklamasıyla gözler Dışişleri Bakanlığı’na çevrildi. Dışişleri’nin bu talimatı nasıl uygulayacağı sorgulanırken, Cumhurbaşkanı’na tepki yağıyor.

https://p.dw.com/p/426Kp
Fotoğraf: picture-alliance/Pacific Press/A. Gocher

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 10 büyükelçinin "istenmeyen kişi” ilan edilmesi için Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na talimat verdiğini açıklamasının ardından gözler Dışişleri Bakanlığı’nın bu büyükelçiler için uygulayacağı diplomatik prosedüre çevrildi.

10 ülkeye bu konuda bildirim yapılacağını, daha sonrasında da büyükelçilerin belli bir tarihe kadar Türkiye'yi terk etmelerinin isteneceğini belirten Türk Dışişleri yetkilileri henüz “resmi işlemler”in başlatılmadığını belirtiyor. Bakanlık yetkilileri, Bakan Çavuşoğlu ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın durumu birlikte istişare edeceğini, istişareler doğrultusunda kamuoyunun bilgilendirileceğini söylüyor. Bu süreçte Erdoğan’ın geri adım atıp atmayacağı ise diplomatik kulislerde merak konusu.

İş insanı Osman Kavala
İş insanı Osman KavalaFotoğraf: Wiktor Dabkowski/dpa/picture alliance

Amerika, Almanya ve Fransa’nın da aralarında bulunduğu 10 ülkenin Ankara’daki büyükelçileri, tutuklu iş insanı Osman Kavala’nın serbest bırakılması için Türk hükümetine ortak bir yazılı çağrı yaptıktan sonra Dışişleri Bakanlığı’na çağrılmışlardı. Dışişleri Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakçı, büyükelçilere “Türkiye’nin iç işlerine karışamazsınız, yargıya müdahale edemezsiniz. Kavala davasını siyasallaştırıyorsunuz” uyarısında bulunmuştu. Görüşme sonrası “Biz görevimizi yapıyoruz” diyen büyükelçiler, görevlerini yapmaktan geri durmayacakları mesajını vermişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan; büyükelçiler için persona non grata (istenmeyen kişi) prosedürü başlatılmasını istediğine dönük ilk işareti “Büyükelçileri Türkiye’de ağırlamak gibi bir lüksümüz olamaz” sözleriyle vermişti.

Erdoğan’ın şimdi açık açık “İstenmeyen adam ilan edilmeleri için Dışişleri Bakanı'na talimat verdim” demesinin ardından DW Türkçe’ye konuşan bir büyükelçi “Bizi önce Dışişleri’ne çağırdılar, gittik. Açıklamamızın görevimiz dahilinde olmadığını söylediler. Şimdi elimizde başka bir uyarı, başka bir bildirim yok. Biz, diyeceğimizi dedik. İş insanı Osman Kavala’nın tutukluluğu Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını uygulamadığını gösteriyor. Şimdi bekleyip, göreceğiz” diye konuştu.

Persona non grata (istenmeyen kişi) terimi; devletlerarası ilişkilerde bir ülkeye girmesi veya o ülkede kalması, ülkenin merkezi hükümeti tarafından yasaklanan yabancı bir kişi için kullanıyor. “İstenmeyen kişi”; kendisine verilen diplomatik dokunulmazlık hakkı sayesinde tutuklama ve herhangi bir kovuşturmadan korunan yabancı diplomata bir ülkenin uygulayabileceği en ciddi kınama biçimi olarak biliniyor. Bu duruma hukuki geçerlik kazandıran Viyana Diplomatik İlişkiler Konvansiyonu, diplomatların bulundukları ülkenin yasa ve düzenlemelerine saygı duymalarını şart koşuyor. Eğer bir ülke; yabancı büyükelçileri ‘istenmeyen kişi' ilan ederse, o elçilerin bulundukları ülkeler de aynı şekilde karşılık veriyor.

Türkiye'nin 10 ülke büyükelçisi için ‘istenmeyen kişi’ prosedürü başlatması, 10 ülkedeki Türk büyükelçilerinin de Türkiye’ye dönmesi ile eş zamanlı olacak. Bu durum yaşandıktan sonra Türkiye’nin tıpkı Şam, Kahire ve Tel-Aviv büyükelçiliklerinde yaşandığı gibi ikili ülke ilişkileri Amerika, Almanya ve Fransa’nın da aralarında olduğu 10 ülke ile de ‘tarihi kopuş’a sahne olacak.

"Diktatör ülke pozisyonu”

Erdoğan’ın 10 büyükelçinin ‘istenmeyen kişi’ ilan edilmesi için Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’na talimat verdiğini açıklamasına emekli büyükelçilerden, siyasi muhalefetten sert tepkiler var.

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın ülkeyi "uçuruma sürüklediğini” belirtirken, Kılıçdaroğlu’nun başdanışmanlığını yapan emekli büyükelçi Ünal Çeviköz DW Türkçe’ye Erdoğan’ın Türkiye’yi Batı’dan koparmaya çalıştığını söyledi. Çeviköz, Dışişleri Bakanlığı’na talimat verdiğinde bakanlığın buna direnmesi ve ne kadar yanlış olduğunu anlatması gerektiğine dikkat çekerken “Dışişleri, Erdoğan’a doğruları anlatamıyor, onu ikna edemiyor. Türkiye’de Dışişleri Bakanlığı neden gerekeni yapamıyor? Ay sonundaki G-20 zirvesinde ABD Başkanı Joe Biden’la görüşmeyi uman Erdoğan ne yapacak şimdi? Biden ile o görüşme de tehlikeye girmiştir. Türkiye; Erdoğan’ın yanlışlarına mahkum olmak zorunda değildir” diye konuştu.

Türkiye’nin eski Moskova büyükelçilerinden İyi Partili Aydın Sezgin; Erdoğan’ın büyükelçilerin ‘istenmeyen kişi' ilan edilmesini istemesini "kazanç getirmeyecek bir siyaset hamlesi olarak” görüyor. Sezgin DW Türkçe'ye bu hamlenin Türkiye'ye bir kazanç sağlamayacağını öngörüyor:

“Dışişleri Bakanlığı’nın Erdoğan’ın talimatına direnmesi mümkün değil. Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun Erdoğan’ı yanlıştan çevirebileceğini, onu ikna edebileceğini düşünmek imkansız. Çünkü Türkiye’de dışişleri bakanı, Erdoğan’ın sekreteri gibi çalışıyor. İç siyasette sıkışan Erdoğan, bir hamle yapıyor kendince ama bu hamleden kazanç elde edemez. Yaptığı bu korkunç açıklama Türkiye’nin zaten yıpranmış, diktatör ülke, az gelişmiş Afrika ülkesi imajını daha da perçinler. Çünkü böyle 10 büyükelçinin birden istenmeyen adam ilan edilmesine ancak oralarda rastlanır.”

“Korkunç durumdayız”

DEVA Partisi Dışişleri ve Güvenlik Politikaları Başkanı Yasemin Bilgel; Türkiye’nin “korkunç bir duruma” düştüğünü söylüyor. Erdoğan’ın açıklamalarının Türkiye’nin siyasi, ekonomik ve ticari tüm uluslararası ilişkilerini, işbirliklerini bozacağını öngören Bilgel DW Türkçe’ye “Akıl alır gibi değil. Erdoğan rasyonelliğini tamamen yitirdi. 10 ülke de; Türk büyükelçilerini yollayacak. Erdoğan, diplomatik alanda yapılabilecek en büyük hatayı yaptı. İç siyasette sıkışmış bir liderin Türkiye’yi dünyadan koparabileceğini açıkça görüyoruz. Diplomaside diyalog temeldir. Erdoğan’a bunu kim hatırlatacak?” diye konuşuyor.

Osman Kavala’nın tutukluluğunun Türkiye’de hukukun üstünlüğüne gölge düşürdüğüne ilişkin Türkiye’ye yapılan ortak çağrıya ABD, Almanya, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hollanda, İsveç, Kanada, Norveç ve Yeni Zelanda’nın Ankara büyükelçileri imza atmıştı.

Hilal Köylü / Ankara

©Deutsche Welle Türkçe