1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

"Bergen'in şarkıları herkese emanet bundan sonra"

8 Mart 2022

Şarkıcı Bergen'in hayat hikayesini konu alan Bergen filminin senaristlerinden Sema Kaygusuz, DW Türkçe'ye filmle ilgili konuştu."Bergen'in kudretini iade ettik" dedi.

https://p.dw.com/p/48BZh
Fotoğraf: DHA

Şarkıcı Bergen’in hayat hikayesinin anlatıldığı Bergen filmi 4 Mart 2022 tarihinde vizyona girdi. Filmin senaryosunu Sema Kaygusuz ve Yıldız Bayazıt kaleme aldı, yönetmenliğini Mehmet Binay ve Caner Alper yaptı. Farah Zeynep Abdullah’ın başrolünde oynadığı biyografik yapım bu günlerde Türkiye’nin gündemini meşgul ediyor. Bergen'in katilinin yaşadığı Adana’nın Kozan ilçesinde Belediye Sineması’nda gösteriminin yasaklanması, tepkilere neden oluyor.

Film ekibi yaptıkları basın açıklamasında, "Ülkemizde kadına yönelik şiddetin her geçen gün tırmandığı şu son yıllarda bir simge haline gelen Bergen’i tekrar anımsatmak isteyen senaryo, Bergen’in, asıl ismiyle Belgin Sarılmışer’in bedensel ve ruhsal haysiyetini korumak üzere tasarlandı" ifadelerine yer verildi. Filmin kadın perspektifine ters düşmeyecek şekilde yazıldığı söylendi.

Bergen filmi, 11-20 Mart tarihleri arasında Almanya'nın Nürnberg kentinde düzenlenen Türkiye Almanya Film Festivali'nin açılışında gösterilecek. Film ekibinin de etkinlikte olması planlanıyor.

DW Türkçe, filmin senaristlerinden Sema Kaygusuz ile, senaryo süreçlerini ve filmin nasıl tasarlandığını konuştu.

DW Türkçe: Bergen’in katili Halis Serbest’in yaşadığı Adana’nın Kozan ilçesinde belediye sinemasında film yayından kaldırıldı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Sema Kaygusuz: Evet, bu Kozan’daki mesele aslında çok çarpıcı bir örnek. Kimse gerçeklerden kaçamaz. Dünyanın içinden Kozan’ı kesip çıkardığınızda Bergen filmi her yerde. Bergen filmini seyretmek isteyen herhangi bir sinema seyircisi Adana’ya geçer orada yaklaşık üç dört tane sinema var, toplam 18 - 20 seans bir günde, izler. İzleyecektir de. Boşuna bir çaba, anlamsız. Ama şunu da görüyoruz; tahakküm ilişkilerinin nasıl hala sürdüğünü ve erkekliğin hemen nasıl örgütlendiğini. Söz konusu kadına yönelik şiddet olduğunda ne kadar pratik bir şekilde örgütlendiği ve kendi söylemini çabucak oluşturduğunu, kendi inkar politikalarını ne kadar hızlı devreye soktuğunu görüyoruz.

Neden şimdi Bergen? Türkiye’nin kadın şiddeti konusundaki mevcut bilançosunu da göz önünde bulundurursak, filmi bu bağlama nasıl yerleştiriyorsunuz, nasıl bir misyonu var? Hangi fikirle tasarlandı?

Yıldız Bayazıt benim senaryoyu beraber yazdığım dostum. Onunla ve yapımcı Mine Şengöz ile Bergen filmi senaryosunu yazdıktan sonra bunu kimlerle nasıl yaparız diye konuştuğumuzda gördük ki Bergen hala ısrarla şiddet pornografisinin bir nesnesi, bir kurban, aptal, bağımlı, yanlış kararlar almış ve sürekli yargılanan bir varlık. Öldürülmüş bir kadının arkasından yine onu öldürerek konuşulduğunu farkettik. Patriyarkada kadına muteber kadın, uysal kadın rolleri biçen erkeklik her yerde her şekilde karşımıza çıktı. Bir de şunu hatırlatmak isterim, bu Bergen ile ilgili üçüncü film. Bu hikaye yerini hala tam dolduramamıştı. Biz o hikayeyi alıp bu kurban anlatısını artık temize çekmek ve onun kendine acıyan, başkalarının da acıdığı yaralanmış, yerden yere olan bedenini ayağa kaldırıp bir müzisyenden, olağanüstü bir şarkıcıdan, bir kraliçeden, sahneye çıktığında kraliçe olan bir kadını anlatarak bu dünyadan neyin koparıldığını, neyin eksildiğini, bizden neyin çalınmış olduğunu göstermek istedik.

 "Acıların kadını şarkısını söylemesini istemedik"

Bir kadın güvenmek istediği bir adam tarafından öldürüldüğünde ister istemez, doğal olarak feminist bir kahramana dönüşür. Bize bıraktığı temsiliyet budur. İster istemez, doğal olarak. Dolayısıyla biz bu ana anlatıyı değiştirerek Bergen'in kudretini ona geri iade ettik. Acıların kadını şarkısını ne söylemesini istedik, ne de onunla anılmasını istedik. Çünkü bu şekilde Bergen topluma satıldı.

Türkei Sema Kaygusuz
Sema KaygusuzFotoğraf: Sema Kaygusuz

Filmde failin ismi hiç geçmiyor, hikayesi de öyle aslında. Bunun sebebi nedir?

Hiçbir şekilde failin adını geçirmedik. Çünkü failin Bergen’i öldürerek elde etmiş olduğu bir erkeklik, tahakküm ilişkilerini sürdürülebilir kılan bir anlatı var. Ve orada kendini kahraman addediyor.

Hala yaşıyor, toplam 7 ay yatmış, cezasını görmemiş, rahat rahat televizyonlarda konuşuyor, rahat rahat pişman değilim diyor, yine olsa yine yaparım diyor, yine hakaret ediyor. Dolayısıyla orada erkekliği adlandırarak, bir erkeğe indirgeyerek değil, bütün dünyanın bir erkeklik meselesi olduğunu vurgulamak istedik. Burada erkeğin adı yok, kadının adı var. O erkeklik o kadar yaygın, o kadar iliklerimize işlemiş bir zihniyet ki, onu oradan kazımanın tek yolu, failin adını film boyunca hiç anmamak, sadece bir yerde geçirip onu bu hikayenin dışında bırakmaktı.

”Hiçbir kadın katiline aşık olmaz”

Aşkı/sevgiyi ölüm ve şiddetle yan yana getiren bir hikaye. Bu ince çizgide nasıl zorluklar yaşadınız senaryo esnasında?

Var olan ezbere baktık. Acıların kadını, katiline aşık olan kadın. Bergen için atılan başlıklara bakınca sizin içinizi sızlatan ne varsa, onun dışına çıkıyorsunuz. Hiçbir kadın katiline aşık olmaz. Aşk, sevgi duymak bir öldürülme gerekçesi değildir, bir kadını erkeklik öldürür. Onu bir erkek öldürdü, aşk bu kadar öldürücü mahvedici, yıkıcı bir şey değildir, aşka yüklediğimiz anlamlar şiddetli olamaz. Biz o yüzden bir zorluk çekmedik.

Biz var olan dile kapılmamayı zaten birer yazar olarak, Yıldız Bayazıt da ben de, kendimizi sürekli uyarıda tutmaya ve içinde bulunduğumuz erkekliklerden ayrılmaya o kadar odaklandık ki, kolay yolumuzu bulduk. Öyle büyük bir zorluk da çekmedik. Önemli olan var olan uykuyu uyumamak.

"Bergen’in şarkıları herkese emanet bundan sonra”

Son olarak, bugün 8 kadının 8 Bergen şarkısını seslendirdiği Bergen’e saygı albümü çıkıyor ve bütün geliri Kadın Cinayetlerini Durduracağız platformuna aktarılması planlanıyor. Bu proje film ekibinin bir projesi mi? Çıkış fikri nedir?

Bu filmin yapımcısı Mine Şengöz’ün projesi, benim için de sürpriz oldu. Ben birçok kadının bu şarkıları söyleyeceğini biliyordum ama böyle albüm çıkması, gelirinin bağışlanması...Bu dayanışma için çok teşekkürler, çok güzel oldu.

Bergen’in söylediği şarkılar sadece Bergen’e ait değil, artık değil, herkese ait. Bergen’in söylediği şarkıları yaydığımızda, seslendirdiğimizde isyankar kadını yeniden üretiyoruz, en önemlisi bu. İsyan eden, başkaldıran, kendi alanını genişleten kadını. Aynı zamanda Bergen’in anısıyla dayanışma içinde oluyoruz. Bu çok politik bir tavır. Aynı zamanda içinde yetenek, ses, gösteri, hayati neşe, sevinç barındıran bir şey. Bu çok önemli, Bergen’in şarkıları herkese emanet bundan sonra.

Ayşegül Ilgın

© Deutsche Welle Türkçe