1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa’nın geleceği masaya yatırıldı

Seda Serdar/Berlin25 Eylül 2006

Bertelsmann Vakfı’nın Berlin’de düzenlenlediği uluslararası forumda, Avrupa’nın geleceğini tartışmak üzere birçok Avrupalı lider ile uzmanı bir araya geldi.

https://p.dw.com/p/AZh6
İki yılda bir düzenlenen Bertelsmann Uluslararası Forumu, bu yıl 22-23 Eylül tarihlerinde gerçekleştirdi.
İki yılda bir düzenlenen Bertelsmann Uluslararası Forumu, bu yıl 22-23 Eylül tarihlerinde gerçekleştirdi.Fotoğraf: AP

Almanya merkezli Bertelsmann Vakfı tarafından iki yılda bir düzenlenen ve Avrupalı liderleri bir araya getiren Bertelsmann Uluslararası Forumu, bu yıl 22-23 Eylül tarihlerinde gerçekleştirdi. Avrupalı siyasi liderler, ekonomi, kültür, sanat ve medya alanınıdan temsilcilerin bir araya geldiği forumda Avrupa’nın geleceği tartışıldı. 1 Ocak 2007 tarihi itibariyle Avrupa Birliği Dönem Başkanlığı’nı devralacak olan Almanya’nın önceliklerini, Almanya Başbakanı Angela Merkel açıkladı, Merkel, “Avrupa’nın yeniden yapılanması gerekiyor, ancak bunu yaparken, AB’nin tarihini dikkate alarak yapmalıyız. Böyle bir yeniden yapılanma için ise ilk şart Avrupa değerlerinin ne olduğunun somut bir şekilde ortaya konulması. Bu sadece ortak tarihi geçmişimiz değil, ayrıca sahip olduğumuz değerler. Bunlar özgürlük, demokrasi, hukuk devletine inancımız ve insan hakları. Bu yüzden politikalarımız da bu değerlere bağlı olarak yapılmalı.“ Merkel aynı zamanda yakın bir gelecekte, AB’nin daha fazla büyümeyi hedeflemediğini söyledi.

Avrupa Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barosso ise, Merkel’in bu sözlerini ilişkin olarak şu değerlendirmeyi yaptı: Almanya Başbakanı Merkel, devam etmekte olan süreçlerin dışında yeni genişleme süreçlerinin başlatılmamasını kastetti. Şu an müzakerelere devam ettiğimiz ülkeler, yani Türkiye ve Hırvatistan genişlemeye dahil. En azından benim anladığım bu. Tabii bir de üyelik perspektifi verdiğimiz Balkan ülkeleri buna dahil. Bu konuda Başbakan Merkel’e katılıyorum. Mevcut sorumluluktan daha fazlasının altına girmemeliyiz.“

İsveç eski Başbakanı Carl Bildt ise, Türkiye’nin Avrupa Birliği için önemine değindi. Bildt, “Türikye, ya Doğu Akdeniz’e ve Ortadoğu’ya Avrupa’nın istikrarını yansıtan bir ülke olacak, -ki hedefimiz de bu olmalı,- ya da istikrarsızlığı yansıtan bir ülke olacak. Türkiye’ye kapıyı kapatırsak, yakın çevremizde Avrupa güvenliği adına önemli bir limanımızı kaybetmiş olacağız.“

İslam Zirvesi tartışmaları

Berlin gündemini meşgul eden diğer önemli bir madde de 27 Eylül’de gerçekleştirilecek olan İslam Zirvesi. Federal Almanya İçişleri Bakanı Wolfgang Schaeuble, İslam Zirvesi düzenlemekteki amaçlarını, “Almanya’da üç milyon civarında Müslüman yaşıyor ve onlar da bu toplumun bir parçası. İşte bu yüzden İslam Zirvesi’ni gerçekleştireceğiz. Bu toplumun bir parçası gibi hissedip bir parçası gibi davranmaları için,“ sözleriyle özetledi.

Ancak Alman Piskoposlar Konferansı Başkanı Kardinal Karl Lehmann, İslam Zirvesi konusunda çok fazla beklentiye girilmemesi gerektiği kanısında. Kardinal Lehmann’a göre, siyasi sorunların devlet ve dinlerarası diyalog ile çözülmesi mümkün değil. Zirveye yönelik başka bir eleştiri de Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’nden (DİTİB) Bekir Alboğa’dan geldi. Alboğa, İslamiyetin sadece güvenlik ve entegrasyon sorunları çerçevesinde ele alınmasından şikayetçi.

Çarşamba günü gerçekleştirilecek olan İslam Zirvesi’ne hem Müslüman kurumların temsilcileri hem Almanya Türk Toplumu Başkanı Kenan Kolat, sosyolog Necla Kelek ve yazar Feridun Zaimoğlu gibi isimler katılacak.