1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupalı kadının hukuk mücadelesi

Suzanne Krause14 Kasım 2007

Avrupa Birliği üyesi ülkelerdeki kadın haklarına ilişkin en iyi yasalar 1,5 yıllık bir çalışma neticesinde tespit edildi. Uzmanlar, AB genelinde geçerli olacak ortak bir kadın yasası talep ediyor.

https://p.dw.com/p/CBGP
Kadın haklarına Avrupa standartları talep ediliyor.
Kadın haklarına Avrupa standartları talep ediliyor.Fotoğraf: picture-alliance / dpa/dpaweb

Avrupa Birliği Komisyonu, üye ülkelerdeki uygulamaları eşitlemek için ne kadar çaba gösterge de her konuda başarılı olabilmiş değil. Fransız avukat Gisele Halimi kadın hakları konusunda eşitlenme sağlanması için bir proje başlattı. Kadın hareketinin dünyada önde gelen isimlerinden biri olan Gisele Halimi, Fransa’da kürtajın suç olmaktan çıkartılması için yürütülen çalışmalara aktif olarak katılması ile ünlenmişti. Bugün 80 yaşının üzerinde olan Halimi, kurucularından olduğu “Kadınların Çıkarları” adlı bir dernek ile eşit haklar mücadelesini sürdürüyor.

Gisele Halimi yıllardır üzerinde çalıştığı ‘tüm Avrupalı kadınlar için eşit haklar’ konulu projesinin temel ilkelerini şu sözlerle açıklıyor: “Bütün Avrupa ülkelerinde kadınların lehine olan kanunları araştırıp, buluyoruz. Örneğin Almanya’da kadınların durumunu iyileştiren bir kanun, neden Fransa’da ya da İspanya’da da yürürlüğe girmesin? Yani biz her ülkedeki kadın ve kadın hakları penceresinden en iyi görünen yasayı incelemeye alıyoruz.”


Kadın yasalarına Avrupa standardı

Avrupa Birliği ülkelerindeki kadın haklarına ilişkin en iyi yasalar 1,5 yıllık bir çalışma neticesinde tespit edildi. Gisele Halimi bu yasaların Avrupa standartları olarak tüm ülkelerde geçerli olmasını istiyor. Talepleri 5 bölümde sıralanıyor: “İlk olarak çalışma ile ilgili yasaları inceliyoruz. Daha sonra ise doğurganlıkla ilgili konular geliyor; korunma hakkından kürtaja kadar kadın cinselliğiyle ilgili her tür hak bu alana giriyor. Diğer bir alansa aile. Ailenin anlamı bir kadın için tam olarak nedir? Aile kadın için duygusal bir liman mı, yoksa Simone de Beauvoir’un söylediği gibi bir tuzak mı? Dördüncü alansa aile içi şiddetle ilgili. Kadına aile içinde uygulanan şiddet kesinlikle kabul edilemez, hoş görülemez. Çünkü söz konusu olan şiddetin yalnızca kadın bedeni üzerindeki olumsuz etkisi değil. Şiddet kadının insanlık onurunu da zedeliyor. Son alan ise siyasi güç konusu. Biz dünya üzerindeki nüfusun yarısını oluşturuyoruz, iktidarın da yarısı bizim hakkımız.”

Kadın hakları lehine olan yasaların ülkeden ülkeye incelenmesi, yasalar arasındaki farklılıkları ortaya koydu. Gisele Halimi’nin araştırmacı arkadaşlarından Agnes Defaux, bu farklılıkları göstermek için aile içi şiddeti önlemeye yönelik yasaları örnek veriyor: “Avrupa Birliği ülkelerinin bazıları aile içi şiddetin aile üzerindeki olumsuz etkileriyle mücadele etmeyi amaçlıyorlar. Diğerleri ise sadece şiddet uygulayanları cezalandırmakla yetiniyor.”

Aile içi şiddet araştırması

Agnes Defaux, Avrupa Konseyi’nin yürüttüğü aile içi şiddetle ile ilgili bir araştırmanın sonuçlarına da değiniyor. Bu araştırmaya göre, Estonya, İtalya, Bulgaristan ve Malta’nın aile içi şiddete karşı bir eylem planı hala yok. Birçok ülke, Avrupa Konseyi’nin resmi kanallardan yönelttiği sorulara cevap dahi vermiyor.

Agnes Defaux: “Avrupa genelindeki iki yasal düzenleme bize oldukça ilginç geldi. İlki, şiddet uygulayan erkeklerin evlerinden ve ailelerinden uzaklaştırılmasını öngörüyor. Bu tür yasalar Almanya’da, Avusturya’da, Lüksemburg’da, İspanya’da ve Polonya’da var. İkinci önemli düzenleme ise kadınlar için sığınma evleri kurmayı mecbur kılan yasa. Bu tür yasalar Almanya’da, Finlandiya’da ve Hollanda’da var.”


Yasa kopyalama

Proje başkanı Violaine Lucas, iyi yasaların başka ülkeler tarafından oldukları gibi alınmasının, yani kopya edilmesinin yanlış olduğunu ifade ediyor: “Yasa listesi için araştırma yaptığımız her ülkede hem hükümet temsilcileri, hem de feministlerle görüştük. Şimdi de, bu yasaların gerçekten kadınların lehine olup olmadıklarını incelemek istiyoruz. Mesela, kürtajın yasal olduğu süre. Kimi ülkelerde kürtaj 24. haftaya kadar yasal. Bizce bu süre biraz uzun. Bu süre, daha kısa ama gerçekçi olmalı. Çünkü kürtaj kadınlar için çok acı verici bir deneyim. Biz bu konuyu tartışmaya açmak ve konuyu hem felsefi hem de psikolojik boyutlarıyla değerlendirmek istiyoruz.’

Ortak kadın yasası

Fransız kadınlar gelecek yıl Avrupa’da ortak kadın hakları konusunda bir bilimsel toplantı düzenleyecek. Bu konuda Avrupa Parlamentosu’nun desteğini alan Gisele Halimi çalışmalarını şöyle değerlendiriyor: “Geçenlerde Elize Sayayı’ndan davet aldık. Cumhurbaşkanı Sarkozy, çalışmalarımıza ilgi duyuyor. Eğer kadınların durumunu Avrupa çapında iyileştirecek bir sonuç alırsak, bu diğer alanları da etkileyecektir. O zaman Avrupa’nın uyumu, örneğin erkeklerin hakları açısından da sağlanabilir.”

Bütün Avrupa Birliği ülkelerinde geçerli olacak ortak bir kadın yasası, pek çok avantajı da beraberinde getirecek. Halimi: “Öncelikle böyle bir yasa kadınlar arasındaki dayanışmayı güçlendirecek. İkinci olaraksa, Avrupalı bir kadın bir ülkeden, başka bir ülkeye göç ettiğinde de, haklarından bir şey kaybetmeyecek. Örneğin Almanya’da evlenen bir kadın, Fransa’da boşanıp, İngiltere’de evlatlık edinebilecek. Bence böyle bir ortak yasa uygulaması geleceğe yönelik bir adım olur.”