1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa kakofonisi

Beklan Kulaksizoglu17 Ekim 2013

İlerleme Raporu’nda ‘demokratikleşme paketi’ övülürken toplumdaki kutuplaşma konusunda eleştiriler yer aldı. DW Türkçe Yayınlar Sorumlusu Baha Güngör, eleştirilere rağmen sürecin devam ettirilmesi gerektiği görüşünde.

https://p.dw.com/p/1A1QK
Fotoğraf: DW

Türkiye zor bir ülke ve Avrupa dostlarının kalbi Türkiye ile ilgili konularda hep ikiye bölünmüştür. Kalbin bir yarısı olumlu gelişmelerin övülmesine sevinirken, diğer yarısı eleştiriler karşısında kan ağlar. AB Komisyonu’nun son İlerleme Raporu’nda da övgü ve eleştiri birlikte geldi. Bir yanda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ‘demokratikleşme paketi’ övgüye değer bulundu, diğer yanda ülkedeki tehlikeli kutuplaşma ile basın ve düşünce özgürlüğünün demokratik olmayan bir şekilde kısıtlanması eleştirildi. Özellikle de Erdoğan karşıtı gösterilere karşı polisin aşırı şiddete başvurması, Ankara’nın AB’ye girme isteğinde gerçekten ciddi olduğu konusunda soru işaretleri uyandırdı.

Ancak demokrasideki eksikliklere yönelik tüm eleştirilere rağmen, AB’ye tam üyelik müzakerelerinin devamı sorgulanmamalıdır. Müzakereler olmadan AB’nin Türkiye’deki gerçeklerle ilgili bilgi edinme ve taleplerde bulunma hakkı da olmaz. Sonuçta AB Türkiye’den vazgeçemez. Bölge politikaları açısından hassas bir bölgede yer alan Türkiye Avrupa için hayatî önem taşımakta.

"İki fasıl daha açılmalı"

Önümüzdeki hafta salı günü AB Dışişleri Bakanları Brüksel’de bir araya gelecek. Türkiye’deki protesto gösterileri öncesinde planlandığı üzere, “Bölgesel Politika ve Yapısal Araçların Koordinasyonu” başlıklı 22’nci fasılın açılması kararı almaları büyük önem taşıyor. Toplam 35 fasıldan şimdiye kadar sadece 12’sinin açılmış ve sadece bir tanesinin kapatılabilmiş olmasına rağmen iki önemli fasılın daha açılması şimdiden hedeflenmelidir. Bu iki fasıl, “Yargı ve Temel Haklar” ile “Adalet, Özgürlük ve Güvenlik” tir. Bu fasılların açılması Türkiye’deki gerçek durumu ve demokratikleşme sürecinin iyileştirilmesine dair projeleri yakından takip etmeyi mümkün kılacaktır.

AB'nin Türkiye politikasında kulakları ağrıtan bir kakofoni var. Müzakerelerin kesilmesi yönündeki talepler, Erdoğan’ın farklı düşünenlere karşı sert tavrına karşı güçlü muhalefet eden ve ülkenin geleceğinin şekillendirilmesinde daha fazla söz sahibi olma hakkı isteyen, bu yolda aşırı polis şiddetinden yılmayan demokratik güçleri sırtından vurmuş olur. AB’nin Türkiye’ye karşı mantıklı bir politika izleme dışında seçeneği yok. Türkiye’nin cezalandırılması için sert önlemlere başvurulması çağrılarının kimseye yararı olmaz.

Türkiye’nin kestirilebilir bir süre içinde AB’ye üye olamayacağı konusunda artık Türkiye’de de şüphe kalmadı. Son İlerleme Raporu’nun, Brüksel’in müzakerelerin devamını istediği konusundaki şüpheleri bertaraf etmiş olması gerekir. AB ve Türkiye, Türkiye’nin Avrupa değer ve normlarına uyum süreci karşısındaki direnişi azaltmak için çalışmaya devam etmelidir. Bu açıdan bakıldığında Türkiye’nin ilerleme raporlarını aynı ciddiyetle analiz edip gerekli reformların devamı için motivasyonunu canlı tutması gerek. Aksi takdirde iş kör sağır diyaloğundan öteye geçmez.”

© Deutsche Welle Türkçe

Yorum: Baha Güngör

Editör: Beklan Kulaksızoğlu