Aralıklı oruç kilo vermeyi kolaylaştırıyor mu?
1 Haziran 2024Son yıllarda en çok rağbet gören diyet türlerinin başında aralıklı oruç geliyor. Bu diyet biçiminde prensip günde iki öğün yemek, sabah kahvaltısı veya akşam yemeğinden vazgeçiliyor. Vücut uzun süre gıda almadan ayakta kalıyor. Bu şekilde de daha az kalori alma ve bu sayede kilo verme amaçlanıyor.
Küçük atıştırmalıklar halinde protein alımı
Sonuçları yeni açıklanan bir araştırmaya göre aralıklı oruç diyeti, "protein-pacing" olarak adlandırılan, düzenli aralıklarla küçük porsiyonlar halinde protein alma prensipli beslenme ile kombine edilirse bağırsaklardaki mikrobiyomlar üzerinde olumlu bir etkisi oluyor. Bu da kilo vermeyi destekliyor. Bağırsaktaki bütün mikro organizmalar ve bakteriler mikrobiyom olarak adlandırılıyor.
Yine de aralıklı oruç ile "protein-pacing" diyetlerinin birlikte uygulandığında başarılı sonuç verdiğine dair bu araştırmaya şüpheli yaklaşmak gerekiyor. Araştırmaya maddi olarak destek verenler arasında "protein-pacing" diyeti için ürünler üreten Amerikan şirketi Isagenix International LLC da bulunuyor. Bu tür araştırmaların geçtiğimiz dönemlerde sosyal medyada oldukça ilgi gördüğünü de hatırlatmakta fayda var.
Araştırma, fazla kilosu olan 41 kişinin katıldığı bir proje. Araştırma süresi olarak saptanan sekiz hafta boyunca katılımcıların yarısı aralıklı oruç ve protein tüketiminin artırıldığı diyeti yaparken, diğer yarısı kalorisi düşük Akdeniz tipi beslenme uyguladı.
Protein bakımından zengin gıdalarla beslenerek aralıklı oruç uygulayan katılımcılar vücut ağırlıklarının yüzde 3'ü oranında daha fazla kilo vermeyi başardı. Aynı zamanda bu gruptakiler daha az hazım sorunu yaşadı. İlaveten araştırmacılar bu gruptakilerde zayıf kalmayı sağlayan bağırsak bakterilerinden daha fazla olduğunu da saptadı. Bu sonuçlar oldukça olumlu olarak değerlendiriliyor.
Uzmanlar araştırmayı eleştiriyor
Bağımsız uzmanlar ise araştırmadan yapılan çıkarsamalara şüpheyle yaklaşıyor. Bu uzmanlara göre söz konusu araştırmada beslenme, mikrobiyom ve etkileri konusunda neden-sonuç ilişkisinin kurulmasını onaylayacak kanıtlar yok. Ayrıca araştırmanın yapılış biçimini de eleştirerek, katılımcı sayısının az, araştırma süresinin de kısa olduğuna dikkat çekiyorlar. Berlin'deki Charité Hastanesi Endokrinoloji ve Metabolizma Kliniği araştırmacılarından Dr. Stefan Kabisch "Denek sayısı, iyi temel tıbbi veriler sağlanması için görece düşük, kilo veya kan değerleri gibi veriler sağlıklı çıkarsamalar yapmaya da yeterli değil" diyor.
Kabisch, ayrıca araştırma için obezite sorunu olmasına rağmen, bunun beraberinde getirdiği sağlık sorunlarını yaşamayan kişilerin seçilmiş olduğunu söylüyor: "Katılımcıların hiçbirinin yüksek tansiyon veya diyabet gibi metabolik hastalığı yok. Bundan dolayı da klinik açıdan metabolizmalarında iyileşme olduğunu saptamak mümkün değil. Sekiz hafta gibi kısa bir sürede ayrıca olası kötüleşmeler görülmesi de zor."
Peki mikrobiyom kilo vermeyi etkiliyor mu?
Nature Communications adlı bilimsel dergide yayımlanan söz konusu araştırma, vücuttaki mikrobiyomların metabolizma ve bağışıklık sistemine olumlu etkisine odaklanıyor. Oysa obezite sorunu yaşayan insanların mikrobiyomları normal kilodaki insanlardan daha farklı. Mikrobiyomlar insandan insana da farklılık gösteriyor ve genetik yapıya, yaşa, çevre koşullarına ve beslenme biçimlerine göre değişiyor. Kabisch, "Mesela beslenme biçimimizi değiştirir ve daha çok protein, lifli gıda, karbonhidrat, farklı yağlar ve gıda takviye maddeleri almaya başlarsak mikrobiyom yapımız da değişiyor" diyor. Bu da sağlığımızı etkileyebiliyor.
Mikrobiyom kilo kaybını destekleyebilir mi?
Kabisch, mikrobiyomun değişmesinin kilo kaybı sağladığının da araştırmada kanıtlanmadığına dikkat çekiyor: "Dolayısıyla hangi unsurun hangi etkiye yol açtığı kesinlikle net değil. Kilo kaybı mikrobiyomda değişikliğin sebebi, sonucu veya ona eşlik eden bir gelişme de olabilir."
Mikrobiyomun vücuda etkisine dair şimdiye kadar sağlanan veriler hayvanlar üzerinde yürütülmüş çalışmalara dayanıyor. İnsanlar üzerinde yapılan araştırmalarda ise büyük ölçüde karşılıklı etkileşim tespit edilebildi ancak neden-sonuç ilişkisi kurulamadı.
Schleswig-Holstein Üniversite Kliniği Beslenme Bölümü Enstitüsü Direktörü Prof. Dr. Christian Sina da "Etkilerin karşılıklı neden-sonuç ilişkisiyle bağlı olduğu sadece iddia edilebilir, ancak kanıtlanamaz" değerlendirmesinde bulunuyor.
Protein diyette çok önemli
Bütün bunlara rağmen yeni araştırma yine de ilginç. Çünkü yüksek miktarda protein tüketimi ile denekler alışılmışın dışında kilo kaybetti.
Şimdiye kadar yürütülen araştırmalarda, aralıklı oruç yöntemindeki kilo kaybı diğer diyetlerdekine benzerdi. Pek çok araştırmada ayrıca kilo kaybının vücuttaki yağda değil kas kitlesinde olduğu dikkat çekiyordu.
"Bu son araştırmada ise bu durum farklı. Denekler daha fazla kilo kaybediyor, özellikle de yağ kütlesinden" diyen Kabisch, buna yol açan mekanizmanın ise belirsiz olduğunu da sözlerine ekliyor. "Ancak kesinlikle ilginç diyen uzman hekim, aralıklı oruç yönetimiyle beslenmeden çok yüksek protein tüketiminin kilo kaybına yol açmış olabileceğini belirtiyor. Kabisch, "Aralıklı oruçta aynı miktarda kaloriyi protein açısından zengin ürünlerden almak, benzer diyetlerle karşılaştırıldığında daha uzun süre tok tutuyor gibi gözüküyor" değerlendirmesini yapıyor.
Protein, sadece ette, balıkta, süt ürünlerinde veya yumurtada yok. Aynı zamanda mercimek, fasulye, nohut, bezelye gibi baklagiller ile kuruyemiş, soya ürünler, karabuğday ve kinoa protein miktarı yüksek ürünler arasında bulunuyor.