1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanya'dan Türkiye'ye yakınlaşma mesajı

5 Eylül 2018

Geride bırakılan kriz yılının ardından Almanya ile Türkiye arasında yakınlaşma adımları devam ediyor. Almanya Dışişleri Bakanı Maas, Türkiye ziyareti öncesinde Ankara ile yakınlaşma mesajları verdi.

https://p.dw.com/p/34JIZ
Deutschland Heiko Maas Justizminister
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/B. Pedersen

Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, iki günlük resmi bir ziyaret için bugün Türkiye'ye gidiyor. Bakan Maas, Ankara'ya hareketinden önce yaptığı açıklamada, ilişkilerde geçen aylarda yaşanan gerginliğe rağmen Türkiye ile yakınlaşma mesajları verdi. Maas, "Toplumlarımız arasındaki derin bağ ve çeşitli ortak çıkarlarımız göz önünde bulundurulduğunda, ilişkilerimizin iyileştirilmesi için çalışmaları sürdürme isteğimiz açıktır” şeklinde konuştu.

Ankara'da Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşecek olan Maas, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından da kabul edilecek. Türkiye'ye Dışişleri Bakanı sıfatıyla ilk resmi ziyaretini gerçekleştirecek olan Sosyal Demokrat Partili (SPD) Maas, "Türkiye ile ilişkileri yapıcı olarak şekillendirmenin Almanya'nın stratejik çıkarı” olduğunu belirtti. Türkiye'nin Almanya için "önemli bir müttefik” olduğunu vurgulayan Alman Bakan, "ancak geleneksel olarak iyi olan ilişkilerin son yıllarda çok sayıda sınavdan geçtiğini” hatırlattı.

"Türkiye'deki gelişmelerin özellikle de insan haklarına ilişkin durumun kaygı yarattığı ve ilişkilerimizi gölgelediği bir sır değil” diyen Maas, özellikle de çok sayıdaki tutukluluk vakalarına dikkat çekti. Maas, temaslarında "bu konuları açık bir şekilde dile getireceğini” vurguladı.

Cezaevindeki Alman vatandaşları

Bakan Maas'ın temaslarının odağında, Türkiye'de cezaevinde bulunan Alman vatandaşlarının serbest bırakılması bulunuyor. 15 Temmuz darbe girişimi ile bağlantılı soruşturmalar kapsamında "siyasi nedenlerle” tutuklandığı düşünülen yedi Alman vatandaşı Türkiye'de halen cezaevinde bulunuyor. Bunlardan üçünün hem Türk hem Alman vatandaşı olduğu belirtiliyor.

Bremen Üniversitesi Kültürlerarası ve Uluslararası Çalışmalar Enstitüsü Müdürü Roy Karadağ, "Alman tutukluların, daha doğrusu Alman rehinlerin ekonomik ve siyasi destek karşılığında serbest bırakılmasının an meselesi olduğu” görüşünde.

Terörizm suçlamaları kaygı yaratıyor

Alman Sosyal Demokrat Parti meclis grubu Dış Politika Sözcüsü Nils Schmid, Türkiye'de yuyuklu Alman vatandaşlarının yanı sıra Türkiye'deki insan hakkı ihlallerinden de kaygılı. "Binlerce insan cezaevinde” diyen Schmid, "çok sayıda gazetecinin yanı sıra Osman Kavala gibi kişilerin  de tutuklu olduğunu hatırlattı. Schmid, kültürel projeleri destekleyen iş adamı Kavala'nın "Türkiye ile Almanya arasındaki kültürel değişimdeki önemli muhataplardan biri” olduğuna dikkat çekti.

Tutuklu gazeteci ve siyasetçiler söz konusu olduğunda Türk yetkililerden sıklıkla "terörizm” suçlaması duyduğuna işaret eden Schmid, "Elbette Türkiye'nin hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde bütün teröristlerden hesap sorması gerekir. Ancak terör şüphesinin büyük bir ağ gibi Türkiye'deki sivil toplumun üzerine atılması kabul edilemez. Bu Türkiye'den karşılamasını beklediğimiz Avrupa standartları değildir” diye konuştu.

Alman siyasetçilerin Ankara'dan beklentileri

Alman meclisindeki muhalefet partileri ise Maas'ın ziyaretinin başarılı geçeceğinden şüpheli. Sol Parti meclis grubunun dış politika sözcüsü Stefan Liebich, Türkiye ile ilişkilerde hızla büyük uzlaşmalara gidilmemesi uyarısında bulundu. Türkiye'nin tutuklu birkaç Almanın serbest bırakılmasından daha fazlasını yapmak zorunda olduğuna işaret eden Liebich, Türkiye'nin Suriye'nin kuzeybatısındaki Afrin'e yönelik askeri harekatını eleştirdi. Liebich, "Bana göre Türkiye'nin Suriye'nin Afrin bölgesine yönelik uluslararası hukuka aykırı askeri harekatına derhal son vermesi ve HDP'den muhalif Kürt siyasetçileri serbest bırakması gerekiyor” dedi.

Alman meclisinin Hristiyan Demokrat Birlik (CDU) partili üyesi Jürgen Hardt ise Türkiye'ye giden hiç kimsenin gözaltına alınma kaygısının olmaması gerektiğini ifade etti. Hardt, DW'ye yaptığı açıklamada, Avrupa'da yaşayan veya çalışan Türk kökenli iş insanlarına işaret ederek, "Avrupa Birliği'ndeki (AB) Türk kökenli iş insanlarına yaptıkları yatırımlar ve kişisel güvenlikleri açısından garanti verilmesi gerekiyor. Türkiye'ye giden hiç kimse, Türk devletine göre "yanlış" olan bir internet sayfasına girdiği için gözaltına alınma kaygısı yaşamamalı” şeklinde konuştu.

Mülteci meselesinde Türkiye'nin önemi

Berlin'in Türkiye ile Almanya arasındaki diyaloğa büyük önem vermesinde Almanya'nın güvenlik politikalarıyla ilgili çıkarları da büyük rol oynuyor. Dışişleri Bakanı Maas’ın gündemindeki konular arasında Suriye meselesi özel önem taşıyor.

Şam rejimi, silahlı muhaliflerin kontrolündeki son bölge olan İdlib'e yönelik askeri harekât hazırlıklarını sürdürürken, Birleşmiş Milletler olası bir operasyon ile yaşanabilecek insani felaket konusunda uyarılarını tekrarlıyor. Bugüne kadar yaklaşık 3 milyon 500 bin Suriyeli mülteciyi kabul eden Türkiye, AB'nin mülteci siyasetindeki önemli aktörlerden biri haline geldi. Türkiye ile AB arasında mülteci mutabakatının Mart 2016'da imzalanmasından bu yana Doğu Akdeniz güzergâhı üzerinde Avrupa'ya gitmek isteyen sığınmacıların sayısında önemli bir düşüş kaydedildi. Buna karşılık olarak AB, Türkiye'ye 2018 yılının sonuna kadar 6 milyar euro destek sağlamayı taahhüt etti.

Böyle bir anlaşmanın, AB'yi Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Ortadoğu'daki diğer otokratlara bağımlı hale getirdiğini belirten Türkiye uzmanı Roy Karadağ, Avrupa'ya daha fazla mülteci gelmesinin engellenmesinin Almanya'nın da çıkarına olduğunu sözlerine ekledi.

Diyalog her iki ülkenin de yararına

Ancak sadece Türk ekonomisine ilişkin son verilere bakarak, Almanya ile diyalogun Ankara'nın da çıkarına olduğunu görmek mümkün. Türk Lirası aylardan beri değer kaybediyor, ülkenin dış borcu büyüyor. Bunun yanı sıra ABD Başkanı Donald Trump'ın serbest bırakılmasını istediği ABD'li papaz Andrew Craig Brunson'ın Türkiye'de ev hapsinde tutulması Ankara ile Washington arasındaki ilişkilere kalıcı bir hasar verdi. ABD'nin ek gümrük vergileri uygulamaya başlamasını, Cumhurbaşkanı Erdoğan Türk ekonomisine bir saldırı olarak değerlendirmişti.

Dışişleri Bakanı Heiko Maas'ın ziyaretinin, zor koşullara rağmen iki ülke arasındaki ilişkilerin yeniden canlandırılması yönünde bir fırsat olabileceğine işaret ediliyor. İki ülke arasındaki potansiyel yakınlaşmanın ikinci bölümü ise Eylül ayının sonunda gerçekleşecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Eylül ayı sonunda Almanya'ya bir devlet ziyareti gerçekleştirmesi planlanıyor.

Seda Serdar / Daniel Heinrich

© Deutsche Welle Türkçe