Almanya'dan sinema dünyasına taze kan

Almanya’nın Potsdam şehrindeki Babelsberg Sinema ve Televizyon Okulu bünyesinde dört yıl önce kurulan Çocuk Sinema Üniversitesi, dünyada ilk ve tek örnek olma özelliğini koruyor. Gelecek sömesterin kayıtları çoktan dolmuş durumda. 9 ile 12 yaşları arası 80 çocuk yeni sömestrin ilk dersini heyecanla takip ediyor. İki haftada bir cumartesi günleri Babelsberg Sinema ve Televizyon Okulu bünyesinde kamera, kurgu, oyunculuk ve sinema tarihi gibi dersler alıyorlar.

Çocuklar neden sinema eğitimi almayı tercih ediyorlar?

Bir kız öğrenci ''Filmlerin, eskiden hangi koşullarda çekildiğini öğrenmek bence gerçekten çok ilginç'' diye konuşurken bir erkek öğrenci de neden bu okula gitmek istediğini şöyle açıklıyor: "Çok film izliyorum. Annem ve babam bende oyunculuk yeteneği olduğunu düşünüyorlar. Ben de zaten severek oyunculuk yapıyorum ve o nedenle işin mutfağını, bütün bu filmlerin nasıl çekildiğini öğrenmek istiyorum.''

12 yaşındaki Hendrik de çocuk yaşta sinema eğitimi almak istemesini şu sözlerle açıklıyor: Ben arkadaşımla beraber her yaz bir film çekiyorum. Bizim kasetli eski bir kameramız var ve onunla sürekli çekim yapıp duruyoruz.’’

Müfredat

Hendrik şimdiden eski de olsa bir kameraya sahip. Yeni kuşağın bildiği dijital ve hafif bir kamera değil, aksine kasetli ve demirden olduğu için ağır bir kamera. Hendrik o nedenle ilk sinemacıların, nasıl film çekmeye başladıklarını duyduğunda arkadakları kadar çok yadırgamıyor. 10 kız ve erkek öğrenci sırayla sınıfın ortasında duran ve vizörden bakıp aynı zamanda kenarındaki manivela kolunu çevirerek çekim yapılan bir kamerayı inceliyor. Bir çocuk ''Filmin üzerindeki siyah beyaz noktacıklar ne oluyor peki? Var di mi o noktacıklar?'' dediğinde diğer herkesi bir gülme tutuyor.

Fikir nasıl ortaya çıktı?

Babelsberg Sinema Okulu profesörlerinden Claudia Wegener aynı zamanda Çocuk Sinema Üniversitesi’nin de kurucularından biri. Wegener bu fikrin nasıl ortaya çıktığını şöyle açıklıyor: ''Günümüzde çocuklar, daha erken yaşlarda sinema ile tanışıyor. Cep telefonları ile ya da dijital kameralarla videolar çekiyorlar. İşin nasıl yapıldığına olan bilgi ihtiyaçları da çok daha erken ortaya çıkıyor. İşte böyle bir bölümü kurma fikri de bu şekilde ortaya çıktı.''

Üniversitenin 17 doçentinden biri olan Potsdam Film Müzesi’nden Christina Handke, çocuklarla ve yetişkinlerle ders yapmanın farklı yönlerini şöyle özetliyor: ''Çocukların sinema tarihi veya film yapımına dair sordukları sorulardan daha çok naif olduklarını tabii ki anlıyorsunuz. 'Oyuncular nerden geliyorlar?' ya da 'Filmler nasıl kopyalanıyor?' gibi. Yani aslında bir anlamda ailelerinin de çoğu zaman yanıtlamakta zorlanacağı sorular. O nedenle aileler de çocuklar gibi çok ilgililer seminerlerimize. Çocukların harika bir bakış açıları var ve insan onların enerjisinden de etkileniyor tabii.''

Çocuklar kendi filmlerini çekiyorlar

Çocuklar öğretmenlerinin sözlerini sürekli kesip çeşitli sorular yöneltiyor. Özellikle de sinemanın ilk film yapımcıları sayılan Lumiere Kardeşler’in sessiz filmlerine canlı bir orkestranın eşlik ettiği görüntüleri görünce. Ya da egzotik tren yolculuklarını ve Fransız ip cambazlarını…Çocuklar kısa üniversite eğitimlerinin sonunda bir teste de tabî tutuluyorlar. Yani kendi filmlerini yapıyorlar. İşte o zaman, Potsdam’da okuyan yetişkin sinema öğrencileri ile tanışma ve hatta sette beraber çalışma fırsatı bile buluyorlar.

© Deutsche Welle Türkçe

Nadine Wojcik / Çeviren: Başak Demir

Editör: Beklan Kulaksızoğlu