Almanya'da ihracat artıyor

Federal İstatistik Kurumu’nun açıkladığı rakamlara göre Almanya’nın ihracatı üç aydır artıyor. Bu yılın başlarında öncelikle imalat sanayinde kaydedilen %30’luk daralmanın ardından ekonomik canlanma belirtilerinin dış ticarete de yansıması, ekonomik krizdeki dip noktanın geride kaldığı, şeklinde yorumlanıyor.

Alman dış ticaret odaları başkanı Anton Börner, düşüşün durduğunu, Almanya’nın ihracatının istikrara kavuştuğunu ancak imalat sanayindeki düşüşün önlenemediğini söylüyor. Konjonktürü teşvik programlarına rağmen sanayi sektörüyle inşaatçılıkta daralma kaydedildi. Ancak ekonomi bakanlığı yaz çeyreğinde imalat sanayinin de toparlanan branşlar kervanına katılacağı görüşünde. Son aylarda sanayi sektörünün sipariş girdilerinde hissedilir artış olmuştu. DeKa Bank baş iktisatçısı Sebastian Wanke, bu önemli sektördeki canlanmanın kısa sürmesini, krizin henüz atlatılmamış olduğuna yoruyor.

İhracata bağımlı ülke

İhracata olan bağımlılığı yüzünden ekonomik krizden fazlasıyla etkilenen Almanya ürettiği malların yaklaşık yarısını başka ülkelere satıyor. Alman özel sektörü tarafından finanse edilen Köln Üniversitesi’ne bağlı ekonomik araştırma enstitüsü ihracat bağımlılığının ilerde de azalmayacağı görüşünde. Konuyla ilgili araştırma yapan enstitü, krizin ihracatı azaltmayı gerektirmediğini çünkü Almanya’nın gelecek canlanmaya hazırlıklı olduğunu saptamış. Enstitü başkanı Michael Hüther bütün dünyada yatırım malları için büyük talep potansiyeli olduğunu belirtiyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: "Bütün dünyada tasarruf oranı yatırımların üzerinde seyrediyor. Öncelikle de Orta Doğu’da, Bağımsız Devletler Topluluğu’nda ve Asya’da."

Önümüzdeki yıllarda öncelikle genç sanayi ülkeleriyle şehirlerin nüfusu artmaya devam edecek. 2050 yılına kadar emeklilik çağındaki yaşlıların sayısı da üç katına çıkacak. Ekonomist Michael Hüther Almanya’nın ‘mega trend’ olarak adlandırdığı bu gelişmeye hazırlıklı olduğunu söylüyor: “Ekonomik altyapıya, eğitime, biyoteknolojiye ve tıp teknolojisine büyük yatırımlar yapılacak. Bütün bu alanlar Alman şirketlerinin son yıllarda dünya pazarlarında başarılı olduğu ürün yelpazesine giriyor.”

Eleştiri aslında tutarsız

Hızla tükenmekte olan hammadde kaynakları ve iklim değişikliği de Alman endüstrisinin çözüm ve alternatif yaratmada güçlü olduğu konular. Michael Hüther yenilenebilir enerji ve santral inşası alanlarında Alman endüstrisinin en modern teknolojilerine sahip olduğunu ve ihracat bağımlılığına yöneltilen bir diğer eleştirinin de aslında tutarsız olduğunu belirtiyor: “Sanayi sektöründeki ölçülü ücret zamları ihracatın artmasını sağladı. Bu gerçi Alman mallarına fiyat rekabetinde avantaj sağladı ama tüketim harcamalarının da azalmasına yol açtı.”

Ekonomik araştırma enstitüsü direktörü bu tezin doğru olmadığını, bilakis Alman ekonomisinin önde gelen branşlarında ücretlerin arttığını söylüyor. Hüther’e göre, ücret zamlarında aşırıya kaçılmaması sayesinde yeni iş sahaları açıldı ve tüketim gücü arttı. Hüther Almanya’yı bekleyen asıl tehlikenin, 1990’lı yıllarda Japon ekonomisini dize getiren deflasyon olduğunu söylüyor. Ekonomi uzmanı, toparlanma döneminde işletmelerin bankalardan kredi alamaması durumunda bu senaryonun Almanya’da da yaşanabileceği görüşünde. Kriz döneminde hükümetlerin himayecilik tedbirleriyle pazarlarını dış rekabetten korumaya çalışmasının da tehlikeli olabileceğine işaret eden Alman uzman, siyasi sorumluların bu soruna en kısa zamanda çare bulmasını tavsiye ediyor.

Anja Dobrodinsky / Çeviren: Ahmet Günaltay

Editör: Meltem Karagöz