1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Almanya'da başörtüsü mücadelesi

26 Eylül 2013

Almanya'da başörtüsü yasağını 10 yıl önce mahkemeye taşıyan Feriştah Ludin, büyük bir zafer elde etmişti. Ancak Ludin’in zaferi kısa sürede neredeyse bir mağlubiyete dönüştü.

https://p.dw.com/p/19p8Z
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Feriştah Ludin’in kişisel zaferinin üzerinden tam 10 yıl geçti. 24 Eylül 2003 tarihinde Alman Anayasa mahkemesi tarihî bir karara imza atmıştı. Bu karar, “Başörtüsü takan öğretmenlerin mesleklerini icra etmeleri engellenemez” şeklindeydi. Zira Baden Württemberg eyaletinin eğitim kurumları, Feriştah Ludin’in başörtüsü ile öğretmenlik yapmasına izin vermemişti. Ludin de konuyu Almanya’nın en yüksek mahkemesine taşımıştı.

O zamanlar 31 yaşında olan ve uzun süre bu uğurda mücadele vermiş olan genç öğretmen için bu karar, büyük bir başarıydı. Ancak Ludin, bu kararın doğurduğu sonuçların olumsuz olduğunu ifade ediyor. Zira yargıçlar, gerekçeli kararlarında yetkili eğitim kurumunun talimatla kişinin başörtü ile ders vermesini yasaklayamayacağını ancak bunun bir yasa ile engellenebileceğini belirtmişti.

Tarafsızlık Yasası

Almanya’da eğitim, eyaletlerin sorumluluk alanında ve Anayasa Mahkemesi’nin kararının ardından 16 eyaletten sekizi "Tarafsızlık Yasası" adlı bir yasa yürürlüğe koydu. "Başörtüsü Yasası" olarak da bilinen bu yasa, devlet okullarında dinî sembollerin kullanılmasını yasaklıyor. Sadece bazı durumlarda Hrıstiyanlığa ait sembollerin kullanımına izin veriyor. Dolayısıyla Feriştah Ludin’in zaferi kısa sürede neredeyse bir mağlubiyete dönüşmüş durumda.

Yasanın savunucuları, başörtüsünü "kadının İslam dininde bastırılması, birçok haktan yoksun olmasının sembolü" olarak görüyor. Feriştah Ludin ise başörtü ile ders verme yasağının, kendi meslekî kariyerini oluşturma hakkını, Müslüman kadınların elinden aldığını savunuyor.

Streit um Kopftuchverbot
Feriştah LudinFotoğraf: picture-alliance/dpa

Başörtüsü konusunda Almanya’da yankı uyandıran bir başka tartışma konusu da Şerife Ay’a ait. Kusursuz gramer bilgisi nedeniyle arkadaşları tarafından kimi zaman şaka konusu olan Şerife Ay, Almanca öğretmeni olmaya karar verir. Bu amacına ulaşır ve tayini Duisburg’da bir okula çıkar. Ancak okul, Şerife Ay’ın derslere girebilmesi için bir şart koşar. O da başörtüsünü çıkartması. Ay, "İnancıma sadık kalıp kendim olmak ile kariyerim arasında bir karar vermek zorundaydım" diye konuşuyor.

Yerleşik önyargılar

Şerife Ay, Almanca öğretmenliği hayalini kalbine gömmeye karar vermiş. Zira ona göre resmi engellemelerin arkasında kökleşmiş önyargılar bulunuyor. Ay, "Ayrımcılık yapan bu düzenleme, özel okullarda çalışmaya da engel oluyor. Oradaki yetkililer de öğrenci velilerinin başörtülü öğretmenlerden şikâyetçi olmasından korkuyor" diye konuşuyor.

Genç öğretmenin önünde çok fazla alternatif bulunmuyor. Ay, ya “Tarafsızlık Yasası”nın yürürlükte olmadığı bir eyalete gidip başörtüsü ile öğretmenlik yapmak için şansını deneyecek ya da din bilgisi öğretmeni olarak çalışacak. Zira din bilgisi öğretmenlerinin başörtüsü takmasına izin veriliyor.

İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) 2009 yılında “Tarafsızlık Adı Altında Ayrımcılık” adlı bir araştırma yayımlayarak, söz konusu yasa nedeniyle Almanya’yı eleştirdi. Hazırlanan raporda "Eyaletlerin, okullarda dinî kıyafetleri yasaklayıp Hrıstiyanlığa dair sembollere izin vermesi, dinî nedenlerden dolayı açıkça ayrımcılık yapmaktır" ifadeleri yer alıyor.

"Başörtülü işgücü gözden çıkarılamaz"

Berlin Eyaleti İçişleri Senatörlüğü'nün Kültürlerarası İşler Sorumlusu Sawsan Chebli, Müslümanlarla devlet kurumları arasında bir köprü kurmak amacıyla “juma” adlı bir proje başlattı. Genç, Müslüman ve aktif sözcüklerinin kısaltmasından oluşan “juma” adlı proje, Almanya’daki genç Müslüman kadınların sesi olmayı hedefliyor. Chebli "Grubumuzdaki kadınların çoğu, başörtüsü takıyor ve tabii ki kendilerini başörtüsü yasağı ile ayrımcılığa uğramış hissediyor. Bunların bir kısmı, üniversitede okuyor ve bir gün avukat, öğretmen veya hâkim olabilmek için mücadele veriyor" diye konuşuyor.

Chebli, kamu kurumlarında çok daha fazla Müslüman kadına gerek olduğunu düşünüyor. Zira Chebli’ye göre ancak bu şekilde dikkat çekerek toplumda hoşgörü kazanılabilir. Chebli, Almanya’da başörtüsü yasağına olanak veren yasaların değiştirileceği konusunda ise iyimser. Chebli "Almanya’nın genç insanlara ihtiyacı var. Eğer Almanya’daki demografik değişime bakarsanız, bu ülke, hiçbir işgücünü sadece başörtüsü nedeniyle gözden çıkaracak durumda değil" diye konuşuyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Lori Herber / Martin Koch / Başak Demir

Editör: Ercan Coşkun