Almanlar AB'ye güveniyor
11 Şubat 2005Kesin olan bir nokta var: Almanlar, AB’ye ve kurumlarına, kendi politikacılarından daha çok güveniyor, özellikle de Avrupa Adalet Divanı ile Avrupa Merkez Bankası’na. Uzmanlar, geçen yılın ilkbahar aylarında yapılan anketten bu yana Almanlar’ın AB’ye olan sempatisinin yüzde 12 artarak yüzde 47’ye ulaştığını belirtiyor. Bugüne kadar Birlik kurumlarına karşı daha çekimser yaklaşan doğu Alman halkında saptanan sempati artışının ise yüzde 20 gibi şaşırtıcı bir düzeyde olduğu kaydediliyor.
AB Komisyonu’nun Berlin temsilcisi Gerhard Sebathil, bu gelişmeyi AB Komisyonu’nun bölgesel gelişim fonlarının finansmanı doğru bir biçimde değerlendirmesine bağlayarak AB’ye olan güvenlerinin artmasında önemli bir rol oynadığını kaydetti. Sebathil, “Buna karşılık AB bütçesinde oluşan gediklerin, ulusal bütçelerden alınan paylarla yamanmasına hoş bakmayanların sayısının arttığını görüyoruz” diye devam ediyor.
Genişleme istenmiyor
Buna karşılık Alman halkının yarısından fazlası, AB’nin daha fazla genişlemesine sıcak bakmıyor. Bu, daha çok isdihdam konusundaki endişelerden kaynaklanan bir durum. Genişlemenin sonucunda, daha ucuz üretime imkan tanıyan yeni üye devletlerin, eski üyelerin başlıca sorunu olan, işsizliğin, daha da artmasına yol açacağından çekiniliyor.
Anket sonuçlarının analizini yapan AB Komisyonu üyesi Carsten Kluth, şu sıralar iyice artış gösteren işsizlik oranının, Almanya’daki bireyleri en fazla endişeye sevkeden sorun olduğunu vurgulayarak şöyle konuşuyor:
“Ankete katılanların yüzde 70’i, Alman iş piyasasında yaşanan darboğazın daha dramatik boyutlara ulaşmasından çekiniyor. Kendi kişisel gelecekleri konusunda biraz daha iyimser olduğu gözlenen Almanlar’ın, yine de Avusturya ve Çek Cumhuriyeti vatandaşlarıyla birlikte ileriye dönük beklentiler konusunda son derece kötümser düşündüğü ortaya çıkıyor.”
Avrupalı hissetmek
Ancak ortaya çıkan genel eğilim ise AB üyeliğine genelde olumlu bakılmasına karşın, kendini Avrupalı hissedenlerin oranı hala beklenen düzeyde değil. En yaygın kanı ise AB’nin yeni üyelerin katılımıyla daha da genişlemesinden önce ulusal sorunların çözümlenmesi gerektiği.