1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman ekonomisinde neler değişecek?

19 Aralık 2013

Almanya'da genel seçimlerinden yaklaşık üç ay sonra kurulan hükümet göreve başladı. Yeni yasama döneminde öne çıkan sorulardan biri de, Almanya'nın ekonomi politikalarında ne gibi değişikliklerin olabileceği.

https://p.dw.com/p/1Accx
Fotoğraf: Meyer-Werft

Alman ekonomisinde neler değişecek?

17 saatlik müzakere maratonunun ardından 27 Kasım'da tamamlanan koalisyon görüşmelerinin en tartışmalı konuları arasında, Almanya genelinde ve bütün branşlarda saatte 8,50 euroluk asgari ücret uygulanması da bulunmaktaydı. Varılan uzlaşmaya göre, asgari ücrete 2015 yılında geçilecek ve iki yıllık geçiş süresi uygulanacak. O tarihe kadar işverenle sendikalar arasında asgari ücretin altındaki saat ücreti üzerinden toplu sözleşme yapılabilecek.

Alman Sosyal Demokrat Partisi büyük koalisyon hükümetine ancak Almanya genelinde asgari ücret uygulanması şartıyla katılacağını duyurmuştu. Aslında Almanya'da saat ücreti devletin müdahalesi olmadan işveren ve işçi temsilcilikleri arasında kararlaştırılır. Hristiyan Birlik partilerinin klasik destekçileri arasında yer alan işletmeciler ve meslek kuruluşları asgari ücrete kesinlikle karşı çıkıyorlar. Alman özel sektörü tarafından finanse edilen Köln'deki Ekonomi Araştırmaları Enstitüsü'nün direktörü Michael Hüther saat ücretine yasayla alt sınır konmasını neden sakıncalı bulduklarını şöyle anlatıyor:

“Asgari ücret ekonomi mantığına sığmayıp, Sosyal Demokrat Parti'nin siyasi gövde gösterisinden başka bir şey değildir. Ekonomik açıdan 8,50 euroluk asgari saat ücreti istihdam kaybı riskini doğurur.”

'Düşük ücretli işler tamamen kaybolacak'

Öncelikle Doğu Almanya'daki ekonomik yapısı zayıf bölgelerde elan müstakbel asgari ücretin yarısı kadar saat ücretinin ödendiği işyerleri bulunuyor. Michael Hüther devlet tarafından belirlenen saat ücretinin düşük ücretli işlerin tamamen kaybolmasına yol açacağını söylüyor. Alman sendikalarına yakınlığıyla tanınan Makro Ekonomi ve Konjonktür Araştırmaları Enstitüsü'nün direktörü Gustav Horn ise Hüther'in tezine katılmanın mümkün olmadığını belirtiyor:

“Asgari ücrete karşı olanlar hep, arz ve talebe göre piyasada oluşan ücretin tek geçerli ücret olduğunu öne sürerler. Ama bu piyasanın etkisinin safça abartıldığı bir görüştür. Çünkü ücretleri de nihayetinde piyasada güçlü olan taraf dikte ettirir. Örneğin Doğu Almanya'da çalışanların piyasa gücü olmadığı için orada ücretler son derece düşüktür.”

Gustav Horn asgari ücret sayesinde milyonlarca kişinin daha fazla para kazanacağını ve bunun sonucunda devletin vergi gelirleriyle sosyal güvenlik kurumlarının gelirinin de artacağını söylüyor. Ancak Profesör Horn koalisyon sözleşmesinin, en önemli ekonomik konuda yenilik getirmediği gerekçesiyle hayal kırıklığı uyandırdığını da sözlerine ekliyor:

“Avrupa politikasıyla ilgili somut bir strateji yok. Şimdiye kadar izlenen politikalar başarısızlığa uğradı. Müzakere sürecinde alternatifler önermek, en büyük Euro Bölgesi ülkesinin hükümetine düşer. Avrupa politikasının kaba hatlarıyla koalisyon sözleşmesinde yer alması gerekirdi. Ama şimdiye kadar bundan eser yok.”

Michael Hüther de koalisyon görüşmelerine katılanların iyi notu hak etmediklerini belirtiyor. Ancak onun gerekçeleri farklı:

“Koalisyon görüşmelerinde, gelir, istihdam ve büyümenin nasıl meydana geldiğine önem verilmez. Önem verilen konular, mevcut gelirin nasıl dağıtılacağı ve sosyal politikayla ilgili düzenlemelerin nasıl gerekçelendirilebileceğidir.”

Eğitim ve altyapıya 23 milyar euro

Sağ ve sol kanatların koalisyon sözleşmesine yönelttikleri eleştirilerin birleştiği ortak noktayı şöyle özetlemek mümkün: Almanya'nın yeni hükümet ortakları da ülke ekonomisini bir bütün olarak ele almak yerine, kadın kotası ya da dar bir kesimin emekli aylığının nasıl arttırılabileceği gibi detaylar üzerinde uzun uzun tartıştı. Hükümet vergileri arttırmadan eğitim ve altyapıya 23 milyar euro daha ayırmayı planlıyor. Gustav Horn bunun geleceğe ışık tutacak bir vizyon olmadığını söylüyor:

“Almanya'nın en büyük problemlerinden biri de altyapının eskiyip bozulması. Her gün yeni şikâyetler geliyor. Cevap olarak, dört yılda 23 milyar euroluk yatırım yapılacağı söyleniyor. Bu rakam, her yıl Almanya'nın milli gelirinin yüzde 0,25'i kadar altyapı yatırımı yapılacağı anlamına geliyor. Bu devede kulak kalır ve durumu düzeltmeye yetmez.”

Buna bir de , koalisyon sözleşmesindeki kararların hukuki bağlayıcılığının olmaması ekleniyor. Büyük koalisyon da daha önceki hükümetler gibi yasama dönemi sırasında planlarını pekâlâ değiştirebilir.


© Deutsche Welle Türkçe

Andreas Becker / Ahmet Günaltay

Editör: Beklan Kulaksızoğlu