1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git
PolitikaAmerika Birleşik Devletleri

ABD'nin UCM'yi hedef almasına tepkiler artıyor

22 Mayıs 2024

ABD'nin UCM'yi hedef almasına tepkiler büyüyor. Hukukçular, "Bırakın yargı görevini yapsın" çağrısı yapıyor, uluslararası uzmanlar ise ABD'nin dünya genelindeki itibarının darbe alacağı konusunda uyarıyor.

https://p.dw.com/p/4g9g2
ABD Başkanı Joe Biden ile İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu
Fotoğraf: Avi Ohayon/dpa/GPO/picture alliance

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Karim Khan'ın, Gazze'de savaş suçları işlendiği iddiasıyla Hamas liderlerinin yanı sıra İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama emri çıkartılmasını talep etmesinin yankıları sürüyor.

ABD Başkanı Joe Biden, Netanyahu ve Gallant hakkındaki tutuklama emri talebini "kabul edilemez" diyerek kınarken, ABD Kongresi'nde UCM'ye yaptırım uygulanması çağrıları yükseliyor.

ABD'den UCM'ye yaptırım tehdidi

Salı günü Senato'nun Dış İlişkiler Komitesi oturumunda Cumhuriyetçi Senatör Lindsey Graham ile ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken arasında geçen diyalog, uluslararası siyaset sahnesinin gündemine damgasını vurdu.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, 2023 yılının Ekim ayında Kongre’deki bir oturum sırasında savaş karşıtları tarafından protesto ediliyor
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Ekim ayında Kongre'deki bir oturum sırasında savaş karşıtları tarafından protesto edilmiştiFotoğraf: KEVIN LAMARQUE/REUTERS

Graham'ın, "Sadece İsrail'e yaptıkları için değil, gelecekte kendi menfaatlerimizi korumak için de UCM'ye yaptırım uygulanmasını destekleyecek misiniz?" sorusuna Blinken, "Sizinle bu konuda çalışmaktan memnuniyet duyacağım" yanıtını verdi. Blinken'ın bu sözleri, UCM'yi hedef alacak yaptırımlara yeşil ışık olarak yorumlandı.

ABD'nin ilk yaptırım hamlesi değil

UCM'ye taraf olmayan ABD, Donald Trump'ın başkanlığı döneminde de mahkeme yetkililerini yaptırımlarla hedef almıştı.

Trump yönetimi 2020 yılında, UCM'nin Afganistan'da işlenen savaş suçlarına ilişkin soruşturma yürütülmesine onay vermesi üzerine mahkemeyi "ABD'nin ulusal güvenliğini ihlal etmekle" suçlamıştı. ABD, dönemin UCM savcısı Fatou Bensouda'nın da aralarında bulunduğu mahkeme çalışanlarını yaptırımlar kapsamına almış, varlıkları dondurulan UCM yetkililerine seyahat yasağı getirilmişti.

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Karim Khan
Karim KhanFotoğraf: Peter Dejong/REUTERS

"Kurallara dayalı uluslararası düzenin" savunucusu olma iddiasıyla başkan seçilen Joe Biden ise göreve başladıktan bir süre sonra, Nisan 2021'de bu yaptırımları kaldırdı. Hatta Biden yönetimi, UCM'nin Ukrayna savaşında işlenen suçlar nedeniyle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hakkında yakalama emri çıkartmasına da yoğun destek verdi.

Ancak Gazze savaşı, denklemi değiştirdi. ABD'nin UCM'yi hedef alan tutumu ise hem uluslararası hukukçuların hem de siyasi analistlerin sert tepkisine yol açıyor. Görev süresinin dolmasına az bir süre kalan Joe Biden, uluslararası yargıya baskı yoluyla müdahale etmekle eleştiriliyor.

ABD'ye sert tepki: "Bırakın yargı görevini yapsın"

UCM'nin ilk başsavcısı Luis Moreno Ocampo, ABD'nin UCM'ye yönelik baskısıyla ilgili olarak DW'ye dikkat çekici açıklamalar yaptı.

"Bırakın yargı görevini yapsın" diyen eski başsavcı, Biden'ın UCM başsavcısını kınayan açıklamasını "siyasi" olarak nitelendirdi, "Biz ise uluslararası hukuktan, ceza hukukundan söz ediyoruz… Hukuka saygı duyulmak zorunda" diye konuştu.

Luis Moreno Ocampo, UCM Başsavcısı Khan'ın İsrail'e soykırım suçlaması yöneltmediğini işaret etmekle birlikte İsrail Başbakanı Netanyahu ve Savunma Bakanı Gallant'a yöneltilen savaş ve insanlığa karşı işlenmiş suçlarla ilgili suçlamaların ise "çok ciddi" olduğunu vurguladı.

"ABD'nin tehdidi dünyayı endişelendirmeli"

ABD'li Kongre üyelerinin UCM'ye yaptırım uygulanması yönündeki çağrılarına ise eski başsavcı, "Bir ülkenin, işleri yaptıkları için yargıçları ya da savcıları tehdit etmesi, dünyayı endişelendirmeli. Ben bunun çok endişe verici olduğunu düşünüyorum" sözleriyle tepki gösterdi.

UCM’nin eski başsavcısı Luis Moreno Ocampo
Luis Moreno OcampoFotoğraf: AP

Luis Moreno Ocampo, çok önemli bir görevi yerine getiren başsavcının 7 Ekim'den sonra Gazze ve İsrail'de işlenen suçlardan hem Hamas hem de Netanyahu'yu sorumlu tuttuğuna vurgu yaparken, "Çok güçlü bir dava sundu… Bunun için bir grup danışmandan da görüş aldı. Bu danışmanlar arasında, Nazi rejiminin kurbanlarından Theodor Meron da yer aldı. Kendisi İsrail'in hukuk danışmanıydı. Theodore Meron'un antisemitik olduğuna kimse inanmaz. Biz uluslararası hukuktan, ceza hukukundan bahsediyoruz. Siyasi yorumlar ise siyasi yorumlardan ibarettir" diye konuştu.

Netanyahu başsavcıyı tehdit mi etti?

Bu arada Netanyahu'nun UCM başsavcısının yakalama emri talebine tepkisi de tartışmalara yol açtı.

ABC kanalına konuşan Netanyahu, kendisine yöneltilen suçlamaların asılsız olduğunu iddia ederken başsavcıyı, "Dünya genelinde yayılan antisemitizm yangınına benzin döküyor. Tek ve biricik Yahudi devletine saldırıyor ve bizi kelepçelemeye çalışıyor" suçlamalarını yöneltti.

"Uluslararası seyahatler gerçekleştirmekten endişe ediyor musunuz?" sorusuna ise Netanyahu, "Ben hiçbir endişe duymuyorum. Bence savcı endişe duymalı" yanıtını verdi.

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ile İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant
Benyamin Netanyahu ve Yoav Gallant. Fotoğraf: Shir Torem/IMAGO/UPI Photo

Netanyahu'nun bu sözleri uluslararası basında "İsrail'den başsavcıya tehdit" görüşüyle yer alırken, uluslararası hukukçular uluslararası düzenin ve kurumlarının çöküşünün engellenmesi için UCM'ye sahip çıkılması gerektiği yönünde art arda çağrılar yapıyor.

"Siyasi saldırılar dehşete düşürüyor"

Bu çağrıyı yapanlardan biri de dünyanın önde gelen uluslararası hukukçularından Profesör Ben Saul.

Sydney Üniversitesi Uluslararası Hukuk Kürsüsü Başkanı Profesör Saul aynı zamanda Birleşmiş Milletler'in (BM) Terörizmle Mücadelede İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Geliştirilmesi ve Korunması Özel Raportörü.

Saul, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, bazı Batılı ülkelerde UCM'nin bağımsızlığını hedef alan siyasi saldırıların kendisini "dehşete düşürdüğünü" vurguladı. Saul, "UCM, uluslararası adaleti sağlamak için görevini tarafsız bir şekilde yerine getirmekte. Ve bu görevini, failin kim olduğundan bağımsız olarak tarafsız bir şekilde yapıyor, oysa ülkeler bunu yapmakta başarısız oldu" görüşünü kaydetti. 

Uluslararası hukukçular uyarıyor

Saul'un da aralarında yer aldığı BM uzmanları, 10 Mayıs'ta yayımladıkları ortak açıklamayla, ABD ve İsrail'den UCM yetkilileri ve aile fertlerine yapılan misilleme tehditlerine sert tepki göstermişti. 

BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği'nin sayfasında yayımlanan açıklamada, uluslararası adaleti sağlamakla görevli mahkemeye misilleme tehditleri "kışkırtıcı" ve "ızdırap verici" olarak tanımlanırken, "Kendilerini hukukun üstünlüğünün savunucusu olarak gören ülkelerin, hesap verebilirliği engellemek için bağımsız ve tarafsız bir uluslararası mahkemeyi sindirmeye çalıştığını görmek şoke edici" görüşü kaydedildi.

Tüm devletlere UCM'nin bağımsızlığına saygı gösterme çağrısının yapıldığı açıklamada ayrıca şu uyarıya yer verildi:

"Mahkemenin ve savcısının çalışmalarını engellemek, sadece işgal altındaki Filistin topraklarındaki hesap verebilirliğe zarar vermez. Aynı zamanda bir bütün olarak uluslararası adalete zarar verir."

Pekin ve Moskova şampanya şişelerini mi hazırlıyor?

Uluslararası ilişkiler uzmanları, siyasi analistlerde de kurallara dayalı uluslararası düzenin ciddi bir tehlikenin eşiğinde olduğu uyarısını yapıyor.

Son gelişmelerin, Çin ve Rusya gibi otoriter devletlerin elini güçlendirebileceği, bu devletlerin kendileri üzerindeki uluslararası hukuk baskısından kurtulmak için mevcut gelişmeleri araçsallaştıracağı, uluslararası sistemin meşruiyetinin daha da tartışmalı hale gelebileceği belirtiliyor.

Küresel Kamu Politikaları Enstitüsü Direktörü (GPPI) Thorsten Benner, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, ABD'de UCM'ye yaptırım uygulanmasına dönük adımlar atılması halinde bunun Pekin ve Moskova'nın kurallara dayalı uluslararası düzen hakkında her zaman iddia ettiklerini doğrular gibi görüneceğine işaret etti, "Şampanya şişelerini çıkarmaları için her türlü nedenleri olacak" dedi.

UCM Başsavcısı Khan, CNN'e verdiği röportajda Batılı olduklarına işaret ettiği bazı seçilmiş liderlerin kendisini arayarak, "Bu mahkeme Afrika ve Putin gibi haydutlar için inşa edildi" dediğini açıklamıştı.

Thorsten Benner, röportajın bu bölümünü alıntıladığı paylaşımında, "Batı'nın, Batı dışında karşı karşıya kaldığı ‘çifte standart' anlatısını güçlendirecek daha büyük bir argüman verilemezdi" eleştirisinde bulundu.

Saygın düşünce kuruluşu Avrupa Reform Merkezi'nin (CER) kıdemli uzmanı Luigi Scazzieri ise UCM hakkında yaptırım kararı alması halinde bunun ABD'nin uluslararası alandaki itibarına, özellikle de Avrupa'daki itibarına ağır bir darbe indireceği görüşünde.

Scazzieri, ayrıca Kasım ayında ABD'de yapılacak başkanlık seçimlerini anımsattı ve yaptırım kararı alınması halinde bunun ABD'de çok daha fazla sayıda seçmenin sandığa gitmemesine yol açabileceğine de dikkat çekti.

DW, Reuters / DA, JD

DW Türkçe'ye sansürsüz nasıl erişebilirim?