Ebrar Sitesi'ndeki ihmallere karşı adalet arayışı
9 Ağustos 20236 Şubat depremlerinde en büyük yıkımın olduğu adreslerden biri de Kahramanmaraş'ın Onikişubat ilçesinde bulunan Ebrar Sitesi'ydi. Yapımına 1997 yılında başlanan, 2011 yılına kadar etaplar halinde 22 blok inşa edilen sitede, art arda meydana gelen iki büyük depremden sonra sadece 4 blok ayakta kaldı. Her kadında 4 dairenin bulunduğu, her blokun 10 katlı olduğu sitede mağdurlara göre enkaz altında yaklaşık bin 400 kişi hayatını kaybetti. Yaralı sayısı ise bilinmiyor.
Sitenin yapıldığı bölgenin alüvyonlu arazilerden oluştuğu ve zemin sıvılaşması tespit edildiği, aslında AFAD'ın Kahramanmaraş'a ilişkin 2022'de hazırladığı İl Afet Risk Azaltma Planı'na yansımıştı. 7,5 büyüklüğündeki bir deprem senaryosunun yapıldığı raporda, "Olası büyük bir deprem durumunda, bahse konu alanın neredeyse tamamının etkileneceği ve sıvılaşma etkilerinin belirgin şekilde görüleceği" vurgulanıyordu. Kahramanmaraş'ta zemin sıvılaşma riskine dikkat çekilen raporda, "Yapılaşmanın yoğun olduğu alüvyonların yumuşak ve gevşek zemin özelliğinde olması ve yer altı suyu seviyesinin yüzeye yakınlığı, depremin şiddetini 2-3 derece arttırabilmektedir. Bu nedenle alüvyonların bulunduğu alanlarda yeraltı su seviyesinin yüksek olduğu alanların muhtemel bir depremde sıvılaşma özelliği göstereceği beklenmektedir" denilmişti.
Ancak deprem meydana gelinceye dek Ebrar Sitesi'yle ilgili herhangi bir önlem alınmadı. Kahramanmaraş Cumhuriyet Başsavcılığı'nın depremde yıkılan Ebrar Sitesi'ndeki ölümlere ilişkin soruşturması sürüyor. Depremin hemen ardından siteden savcı eşliğinde uzmanlar tarafından karot örneği alındı. Bu numuneler, incelenmesi için bilirkişi heyetine gönderdi. Ancak raporun savcılığa ulaştığına ilişkin mağdurlara herhangi bir bilgi verilmiş değil. Depremin üzerinden altı ay geçmesine karşın halen Ebrar Sitesi'ne ilişkin herhangi bir dava da şimdiye kadar açılmadı.
Mağdurlar adalet istiyor
Sitede yakınlarını kaybedenler, bu nedenle adalet talep ediyor. Bu isimlerden biri olan Fatma Irmak, DW Türkçe'ye yaptığı açıklamada, Ebrar Sitesi'ndeki ölümleri, "tam anlamıyla bir katliam" olarak nitelendiriyor. Bu süreçte ki amaçlarının bu katliamdan sorumluların yargı önünde hesap vermesi olduğunu belirten Irmak, "Ebrar Sitesi'nin yapımındaki ihmalkârlıklar zinciri ve yıkımın oluşturduğu bu tablo dehşet vericidir. 6 Şubat depreminde Ebrar Sitesi'nde yaşanan bilançonun bu kadar ağır olmasının nedenlerine bakacak olursak; zemine uygun olmayan arazilerin imara açılması, kalitesiz malzemelerin kullanılması, binaların doğru bir şekilde denetlenmeden yapı ruhsatı verilip onaylanması gibi nedenleri sıralayabiliriz" diyor.
AFAD'ın raporunda stadyum ve çevresinin, yani Ebrar Sitesi'nin, olduğu bölgenin zemin sıvılaşması olduğu, beklenen yükseklikteki depreme bölgedeki binaların dayanamayacağı uyarısında bulunduğunu anımsatan Irmak, "Raporda kentsel dönüşümüne verilmesi gerekmesine rağmen alınmayan önlemler binlerce insanın ölümüne sebebiyet vermiştir" diyor.
Ebrar Sitesi ile ilgili suç duyurusunda neler deniliyor?
Fatma Irmak, deprem sonrası avukatı aracılığıyla 39 şüpheli hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu. Bunlar arasında sitenin bilinen üç müteahhidi Tevfik Tepebaşı, Mustafa Timurbunga ve Ahmet Doğan ile inşaatta görev alan mühendisler, mimarlar ve yapı denetim firması yetkilileri yer aldı. Tepebaşı, soruşturma kapsamında tutuklanmıştı.
Irmak'ın şikayet dilekçesinde, bu sorumlulara ilişkin "Evlerin yapıldığı arazi alüvyon topraktan olması nedeniyle yüksek katlı ve kazıksız konut yapımına uygun değildir. Ayrıca Ebrar Sitesi olarak bilinen konutların yapımı sırasında kullanılan malzemelerin gerekli niteliğe sahip olmadığı da kamuya yansımıştır. Ebrar Sitesi tek bir müteahhit tarafından imar edilmemiş olup birçok farklı müteahhittin bu yapıların yapımını üstlendiği ve bu yapılardan yüksek kârlar ettiği bilinmektedir" suçlamasında bulunuldu.
Dilekçede, bu süreçte Kahramanmaraş'ta belediye başkanlığı yapan Hanefi Mahçiçek, Veysi Kaynak, Mustafa Poyraz, Fatih Mehmet Erkoç, mevcut belediye başkanı Hayrettin Güngör ile belediye yetkilileri "sorumlular" olarak sıralandı. Kahramanmaraş'ın Ahir Dağı eteklerinde kurulduğu ancak 1970 yılından itibaren dağın ön tarafında bulunan düzlüklere doğru şehrin genişlediği belirtilen dilekçede, "şehrin genişlediği yönün deprem riski barındırdığı ve aktif bir fay hattı üzerinde olduğunun başkanlar ve ilgili belediye sorumluları tarafından bilindiği" belirtildi.
Bölgede rant uğruna yapılaşmaya izin verildiği iddia edilen dilekçede, geçmişteki ihmallere de değinilerek "Öyle ki İller Bankasının Kahramanmaraş'ın planlanması için açtığı yarışmayı kazanan Yüksek Mimar Bülent Berksan, 1984-1989 tarihleri arasına dönemin belediye başkanı olan Hacı Ali Özal'a düzlük alanların fay hattı üstünde olduğunu ve bu alanlarda yapılaşmanın gerçekleşmemesi gerektiğini bildirmiştir. Ancak Ali Sazal döneminden itibaren Veysi Kaynak, Mustafa Poyraz ve Fatih Mehmet Erkoç dönemlerinde de deprem riskinin çok yüksek olduğu ve alüvyonlu araziye sahip olması hasebiyle en ufak sarsıntıda yıkılma riski taşıyan bir bölgede sırf rant uğruna yapılaşmaya izin verilmiştir" denildi.
Alüvyonlu arazilerin yapılaşma için "son derece tehlikeli" olduğu vurgulanan dilekçede, "Üstelik bu alanlar aktif bir fay hattının üzerindedir. Bu durum 1513 yılında yaşanan depremle Maraş yerleşiminin yerle bir olmasından beri bilinen bir gerçekliktir. Öyle ki bu olaydan sonra ilgili bölgeye 'Garamaraş' ismi verilmiştir. Bu durum açıkça Kahramanmaraş ilinin deprem bölgesi içerisinde bulunduğunu göstermektedir" denildi.
Dilekçede sorumluların "olası kastla öldürme","kasten öldürme suçunu ihmali davranışla işleme", "genel güvenliği kasten tehlikeye atma" ve "görevi kötüye kullanma" suçlamalarıyla cezalandırılmaları istendi.
AFAD ve Kızılay da suçlandı
Arama kurtarmada geç kalmakla suçlanan AFAD Başkanı Yunus Sezer'in arasında bulunduğu sekiz AFAD yöneticisi ile deprem sürecinde çadır satan ve görevinden istifa eden eski Kızılay Başkanı Kerem Kınık da şüpheliler arasında sayıldı.
Depremde AFAD'ın Kahramanmaraş'taki binasının dahi kullanılamaz hale geldiği anlatılan dilekçede, "Deprem öncesinde gerekli tedbirlerin alınması için adım atılmamış, deprem sonrasında başkan ve yardımcılarının en önemli görevlerinden biri olan kurtarma çalışmalarının koordinasyonu sağlanmamıştır. Aralarında akrabalarımın da bulunduğu binlerce insan kurtarma planlamalarının yapılmaması nedeniyle enkaz altında yaşamını yitirmiştir" denildi.