1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 3108 Presseschau 2

31 Ağustos 2011

Bugünkü Avrupa gazetelerinin ağırlıklı konuları Türkiye’nin dinî azınlıklara ait mülkleri iade kararı ve Libya'nın geleceğiyle ilgili tartışmalar.

https://p.dw.com/p/12QXT

Alman gazetesi Tageszeitung’da Daniel Bax imzalı yorumda, Türkiye'nin dinî azınlıklara ait mülkleri iade kararı ele alınıyor:

"Kendisini, inanan bir Müslüman olarak takdim etmeyi seven Başbakan Erdoğan, diğer dinî cemaatlere daha fazla özgürlük tanınması kararını, kolay almış olabilir. Tıpkı Erdoğan’ın Kürt sorunu konusunda cesur adımlar atması gibi. Ancak bu düzenlemenin nasıl uygulamaya geçirileceğini bekleyip görmek gerekiyor. Buna rağmen Erdoğan’ın attığı adım hafife alınmamalı, çünkü Cumhuriyet’in kurucusu Atatürk’ün iktidarı döneminde başlayan bu kamulaştırma politikasının mirasına dokunmuş oluyor. Erdoğan’ın bu politikayı tartışmaya açması, ülkedeki azınlıklara karşı eskiden beri paranoya şeklinde güvensizlik duygusu besleyen sağ ve sol kesimden ulusalcıların tepkisine yol açabilir. Ancak Erdoğan bu tepkileri göze alabilir. Erdoğan’ın azınlıklar konusunda AB’nin eski bir talebini yerine getirmiş olması ise geri planda kaldı. Çünkü birçok Türk, AB üyeliğine olan ilgisini çoktan kaybetti.“

Avusturya'dan liberal Der Standard bugün Libya’daki son gelişmeleri ve Cezayir’in Kaddafi ailesinin bazı üyelerine kapılarını açmasını değerlendiriyor. Yorum şöyle:

„Cezayir, ta en başından beri Libyalı isyancıları, aralarına kimlerin katıldığını yeterince kontrol etmemekle suçladı. İsyancılar arasında El Kaide’ye yakın olan ve onlardan silah temin eden aşırı İslamcıların bulunduğunu dile getirdi. Cezayir’in endişesi, 1990’lı yıllarda aşırı İslamcıların ülkeyi böldüğü iç savaş nedeniyle, anlaşılır bir durum. Ancak Cezayir’in kurduğu denklem, çok basite kaçıyor. Kuzey Afrika’daki İslamcı gruplar arasındaki bağlar, hepsinin aynı kefeye konulmasına olanak tanımayacak kadar çok karmaşık. Ayrıca Libyalı isyancıları toptan bir yere koymak, aynı zamanda Cezayir'in kendi protestocularını nasıl gördüğünün de bir göstergesi. Oradakilerin hepsi de aşırı İslamcı mıydı?“

Muhazakâr Fransız gazetesi Le Figaro, "Libya için yeni dönem" başlığını attığı yorumunda şu satırlara yer veriyor:

„Libya’da savaşın kazanılmasının ardından şimdi barış hazırlıklarına başlandı. Daha düne kadar Libya’nın gelişmelerden etkilenmeyeceğini söyleyenler, şimdi aynı güven dolu tavırla ülkenin gelecekte kaosa sürükleneceği kehanetinde bulunuyor. Ancak bu kişilerin yanılma payı büyük. Sahip olduğu zenginlik (doğal kaynakları), jeolojik konumu, nüfusunun az olması ve aldığı uluslararası destek, Libya’nın sahip olduğu kozlardan sadece birkaçı. Buna rağmen çetin bir savaştan sonra yeni dönem için hazırlık yapılmalı. Libya’nın dostlarının düzenleyeceği konferans, Kaddafi dönemini tamamen kapatmalı, ülkenin daha fazla uyum ve uzlaşma ile şekillenmesinin ümit edildiği yeni bir sayfa açmalı.“  

Danimarka'dan Information, yorumunda Almanya’nın Libya politikasını değerlendiriyor:

„Libya’daki isyancılar Trablus’un kapılarına henüz dayanmamışken Avrupalı liderler ve yorumcular, Libya’da zaferin kazanıldığını ilan ederek birbirlerini karşılıklı olarak tebrik ediyordu. Fransızları bu konuda geçen bir tek, yaratıcı bir biçimde kendi kendini tebrik eden Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle oldu. Avrupalı üst düzey liderler  kendilerini överken, Libyalılar ülkelerinde bundan sonra ne olacağı ya da Kaddafi’nin nerede olduğu gibi sorulara yanıt bulmaya çalışıyordu.“

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topcu

Editör: Hülya Köylü 

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik

Bu konuda daha fazla içerik