1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman basınından özetler

22 Mayıs 2013

Suriye'deki iç savaşın uluslararası bir soruna dönüşmesi ve Brüksel'de yapılan AB liderler zirvesi, bugünkü Alman basınında öne çıkan yorum konuları.

https://p.dw.com/p/18cMZ
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Lüneburg’da yayımlanan Landeszeitung gazetesinin Suriye’deki gelişmelere ilişkin yorumunda şu satırları okuyoruz:

"Ortadoğu’nun yakın tarihinde büyük aktörlerin arka planda kalarak yürüttükleri ‘vekalet savaşlarının’ en büyük örneği 1973 Arap-İsrail Savaşı’ydı. Suriye trajedisi de bu vekalet savaşlarının ikinci büyük bir örneği olabilir. 2 yıl önce barışçıl bir gösterinin kan dökülerek dağıtılması ile başlayan kriz, artık jeopolitik bir önem kazandı. Şiiler ve Sünniler Körfez’de hâkimiyet için güreşirken, eski rakipler ABD ve Rusya, Suriye krizi üzerinden geçmişin diplomatik meydan savaşını yürütüyor. Tahran’ın da krize müdahil olması nedeniyle Batı'da da Esad’ı durdurmak için sesler giderek yükseliyor. Batının strateji uzmanlarının, Körfez’in taş devrinden kalma radikal İslamcı Vahabileriyle omuz omuza mücadele vermekle ne kadar az kazançlı çıkacaklarını, sakin bir kafa ile tekrar düşünmeleri gerekir."

Münchner Merkür gazetesinin aynı konuya ilişkin yorumunda Batı’nın politikaları eleştiriliyor:

"Batı’nın Arap-İslam dünyasındaki savaş ve mücadelelerden öğrenecek çok şeyi var. Bunlardan en acısı da oradaki durumun neredeyse her seferinde yanlış kestirilmesi. Tıpkı Suriye’de olduğu gibi. Hatalar yığınla birikiyor. Batılılar, kartlarını muhaliflere oynadı ama onların aslında ne kadar az ortak noktada birleştiklerini göremedi. Şii Hizbullah’ı sorunun sadece ufak bir parçası olarak görüldü. Oysa tıpkı Esad’ın Tahran’a bağımlı olması gibi, Sünni isyancıların eline düşmek istemeyen Hizbullah’ın da Esad’ı destekleyeceği çok önceden belliydi. Ayrıca Rusya ve İran’ın Suriye’nin sırtını kollaması da küçümsendi. Geleceğin Suriyesi, Batı’nın dilediği Suriye olmayacaktır."

Geçiyoruz Ortadoğu'dan Avrupa'ya... Avrupa ülkeleri vergi kaçakçılığı nedeniyle yılda ortalama bir trilyon euro kaybediyor. Dün Brüksel’de yapılan AB Zirvesi'nde bu duruma bir son verilmesi ele alındı. AB’de yıl sonuna kadar banka hesap bilgilerinin üye ülkeler arasında paylaşılması hedefleniyor. Bugüne kadar vergi cenneti olarak görülen, AB üyesi olmayan İsviçre üzerinde de baskı artıyor. Berliner Zeitung, konuyu yorum sütunlarında şöyle değerlendiriyor:

"AB, banka bilgilerinin gizliliğinin kapısını aralıyor ve vergi kaçıranların peşinden ava çıkıyor. Yabancı ülke vatandaşlarının banka hesap bilgilerinin paylaşımına dair varılan uzlaşma, aslında 2005 yılında yürürlüğe girmişti, şimdi Avusturya ve Lüksemburg’un da katılması ile bunun kapsamı genişletilmiş olacak. Koşullar karşılanırsa belki bu nihayet yılsonundan önce sağlanabilir. Zirveden, tüketicileri ilgilendiren en önemli mesaj şu: Her kimin yabancı bir ülkede, kendi ülkesinde deklare etmediği hesabı varsa, hemen maliye bakanlığı ile iletişime geçsin. Zirveden çıkan bir diğer sonuç ise derin siyasi bir mesajı içeriyor: Banka hesap bilgilerinin paylaşımı, ortak bir Avrupa vergi politikasının başlangıcıdır. Apple ve Ikea gibi dev firmaların vergi politikaları göz önüne alındığında, kurumlar vergisinin AB genelinde uyumlu hale getirilmesi için aslında çok geç kalınmıştır denilebilir."

Mannheimer Morgen gazetesinin aynı konuya ilişkin yorumunda ise şu satırlara yer veriliyor:

"Yunanistan örneği, az vergi vermek için yapılan türlü numaraların sonunda nasıl bir devlet krizine yol açabileceğini açıkça gösterdi. Hiçbir Avrupa ülkesi - ki buna AB üyesi olmayan ülkeler de dâhil - vatandaşlarının vergiden kaçarak daha uzun süre zenginleşmeye devam etmesine izin vermemeli. Aslında AB liderler zirvesinden yeni somut bir şey çıkmadı. Daha önce maliye bakanlarının toplantısından farklı olan yeni bir unsur yok. Yine de zirve, vergi kaçıranlar, dolandırıcılar ve kara para aklayanlara karşı çok daha ciddi olarak harekete geçileceğinin önemli sinyallerini verdi. Çok becerikli bazılarının sermayelerini başka ülkelere kaçırırken, dürüst vergi mükelleflerinin ceplerindeki üç kuruşla ülkelerini kurtarmak zorunda kalmaları kabul edilemez bir durumdur."

©Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Başak Demir

Editör: Ayhan Şimşek