Alman basınından özetler

Boston Maratonu sırasında düzenledikleri kanlı eylemle üç kişinin ölümüne yüzden fazla kişinin yaralanmasına neden olan zanlılardan biri ölü olarak ele geçirilmiş, diğeri ağır yaralı olarak yakalanmıştı. Frankfurter Allgemeine Zeitung yorumunda, güvenlik güçlerinin bu saldırıdan ders çıkarması gerektiğini vurguluyor:

“Olağanüstü durumlarda güvenlik birimlerinin tam işleyen bir işbirliği her zaman için en ivedi görev olarak gündemde kalıyor. Son saldırıya ilişkin iki husus önemli:  Çarnaev biraderler daha önceleri alarm sinyalleri vermiş olmalarına rağmen güvenlik birimleri onları neden uzun süre takip etmedi? Ve suç dosyası kabarık bir eylemcinin kimliği nihayet belirlenmesine rağmen neden bir kişinin ölmesi, bir kişinin ağır yaralanmasıyla sonuçlanan bir saldırgan avına çıkıldı ve milyonluk kentin ahalisi bir çalışma günü boyunca evlerine hapsedildi?”

Bonn kentinde yayımlanan General-Anzeiger gazetesinin aynı konuya ilişkin yorumunda şu görüşlere yer veriliyor:

“Bir “entegrasyon makinesi” olarak görülen Amerika’nın bu ülkeye yerleşen herkesi er ya da geç saygın bir yurtsevere dönüştürebileceği varsayımı, Boston’daki saldırıyla darbe aldı. Kötü bir döneme denk gelen ABD’deki göç tartışmasında farklı bir uygulamaya geçişin işaretleri var. ABD’de yasadışı bir biçimde yaşayan 11 milyon göçmen, gerçek bir Amerikan vatandaşı olabilmek için perspektif ümit ediyor. Ama Çarnaev kardeşlerin son eylemi sonrasında, bu konudaki muhtemel siyasî girişimler engellerle karşı karşıya kalacaktır.”

Süddeutsche Zeitung’dan seçtiğimiz yorum ise İtalya’da Giorgio Napolitano’nun yeniden cumhurbaşkanlığına seçilmesiyle ilgili. Yorumda şu satırları okuyoruz:

“İtalya Cumhurbaşkanı Giorgio Napolitano’nun bu göreve yeniden seçimi siyasetin başarısız kaldığını apaçık ortaya koyuyor. Ama bu sonuç, her şeye rağmen parlamentodaki düğümü çözmek üzere atılmış akılcı bir adım olarak da görülebilir. Bu yaşlı ve bilge kişi, ülkenin tamamen rotadan çıkmaması için garantör konumunda. Yeniden seçilmesiyle fedakârlıkta bulunmuş olan Napolitano, şimdi politikacılardan uzun süredir talep ettiği şeyin artık nihayet yerine getirilmesini talep edecektir. Napolitano politikacılardan, -kendisinin de şekillenmesine katkıda bulunacağı- çok partili bir koalisyon hükümeti kurmalarını istiyor.”

Almanya’nın dünyaca ünlü Bayern Münih futbol kulübünün başkanı Uli Hoeness hakkında Münih Savcılığı vergi kaçakçılığı gerekçesiyle soruşturma başlattı. Haftalık “Focus” dergisinin haberine göre Hoeness, Almanya ile İsviçre arasında çifte vergilendirme yasasında bir uzlaşma sağlanamaması üzerine, İsviçre’deki bir hesabından dolayı ilgili makamlara kendini ihbar etmişti. Hoeness’in İsviçre'deki banka hesaplarının savcılık tarafından incelenmekte olduğu haber verildi. Frankfurter Neue Presse adlı gazetenin konuya ilişkin yorumunu okuyoruz:

“Hoeness, Bayern Münih futbol kulübünün sağlam finansal temellere dayanan başarısında oynadığı rol nedeniyle, ayrıca sözüne değer verilen, ahlâki bir mercii olarak algılandığı için toplumsal itibarı yüksekti. (Vergi kaçakçılığı iddiaları nedeniyle) düşüşü de o derece ağır oldu. Gençlerin eğitimi konusunda devletin fazla bir şey yapmadığı şeklinde eleştirilerde bulunan Hoeness, vergi gelirleriyle okullar yaptırabilecek olan o devletten milyonlarca tutarında vergi kaçırdı. Hoeness dostlarıyla bir araya geldiği toplantılarda bir çifte standardı onlarla paylaşıyor, belki de birlikte toplumsal değerlerin çökmekte olduğundan, yeteneksiz politikacılardan ve finans piyasalarının aç gözlülüğünden yakınıyorlardı. Ama kendileri vergi kaçırdığında bunu bir defaya mahsus, hoş görülecek türden bir suç olarak görüyorlardı. Ancak bunlar Hoeness’in düşüşünü engelleyemez. Uli Hoeness, ahlâki bir mercii ve topluma örnek gösterilen bir kişi olma niteliklerini yitirmiştir.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen Çelik Akpınar

Editör: Ayhan Şimşek