16.09.2009 - Alman basınından özetler
16 Eylül 2009Münih'te yayımlanan Süddeutsche Zeitung, 27 Eylül'deki genel seçimler
öncesinde siyasi atmosferi yorum sütunlarına taşıyor. Gazete Hristiyan Demokrat Parti'nin lideri, Başbakan Angela Merkel'ın seçimleri kazanmaları halinde Hür Demokrat Parti FDP ile koalisyon kurmak istedikleri yönündeki açıklamasını yorumluyor:
"Angela Merkel'in bu seçim kampanyasında hiç şüphe yok ki tek önemli hedefi var: Başbakan kalmak. Merkel'in kişisel olarak, Sosyal Demokrat Parti ile kurulan koalisyonun devam ettirilmesi konusunda bir sorunu yok. Hristiyan Demokratlar'la Hür Demokrat Parti'nin koalisyon kurmasında sorun çıkaran varsa, o da kardeş parti Hristiyan Sosyal Birlik'tir. Kardeş parti haftalardır her fırsatta liberallere yükleniyor. Bunu artık gelenek haline getirdi. Franz Josef Strauss döneminde de Hür Demokratlar Hristiyan Sosyal Birlik'i rahatsız ediyordu. Ancak olası koalisyon ortağının topa tutulması ve 'o zaman neden bu partiyle koalisyon kurmak isteniyor?' sorusunun gündeme gelmesi , politik açıdan hiç de akıllıca bir tutum değil."
Bugünkü gazetelerde yer bulan bir başka konu ise İran'ın nükleer faaliyetleriyle ilgili görüşmelerde somut ilerleme sağlanamaması. Münchner Merkur gazetesi, bu konuda az da olsa bir umut olduğu görüşünde:
"İran'ın nükleer programı sorununun çözümü için taraflar arasında güven ortamı yaratılabileceği bir sürecin başlaması düşük de olsa bir ihtimal. Ancak eğer Tahran taviz vermez tutumunu sürdürürse, o zaman Amerikalılar ve Avrupalılar, 'Ortadoğu'da yeni bir nükleer gücün doğmasına hoşgörü göstermeli miyiz? Yoksa daha sert önlemler mi almalıyız? gibi tatsız soruları sormak zorunda kalabilirler. Nükleer silaha sahip bir İran'ın en çok kendisi için tehdit oluşturduğuna inanan İsrail, bu karar sürecinde kilit rolü oynayacaktır."
Alman gazetelerinde geniş yer bulan bir başka konu ise Dominik B. adında 50 yaşında bir vatandaşın, Manih'te tehditle para toplayan iki gence müdahale ettiği için dövülerek öldürülmesinin ardından başlayan, gençler arasında şiddet tartışmaları. Brauenschweiger Zeitung'un konuyla ilgili yorumu şöyle:
"Gençlere, insanlara ve kamu malına böylesine saygısızca zarar verme hakkını kim veriyor? Elbette gezmeli, dans etmeli, eğlenmeliler. Gençlerin büyük çoğunluğu bunu aşırılaşmadan yapıyor. Bunun dışında kalanlara, sınırları sert biçimde gösterilmeli. Bunu vatandaşlar değil, devlet yapmalı. Adam öldürenlere 10, 15 yıllık en ağır hapis cezasının verilmesi de hiçbirşeyi değiştirmiyor. Suçu önlemek için polis sayısı artırılmalı. Vatandaşların devlet tarafından gözetlenmekten korkması, anlamsız. Önleyici tedbirlerin artması vatandaşa güven duygusu verecektir."
Bugünkü Alman gazeteleri, dün pankreas kanserinden ölen ünlü Amerikalı aktör Patrick Swayze'yle ilgili yorumlara da yer veriyor. Rostock'da yayımlanan Ostsee-Zeitung'un yorumunda şu satırlar göze çarpıyor:
"1989 yazında bütün sinemalar Romeo-Jülyet'e benzeyen ama mutlu sonla biten filmi gösteriyordu. Her yaştan genç kızlar ve kadınlar, Patrick Swayze'yi dans ederken görmek istiyordu. Dirty Dancing'de Swayze inanılmaz başarılı bir performans sergiliyordu. Hayata dün veda etti. Swayze oynadığı diğer rollere rağmen akıllarda hep güzel dans eden Johnny olarak kalacak."
Derleyen: Hülya Topcu
Editör: Ahmet Günaltay