1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa basınından özetler

14 Mart 2013

Papalığa ilk kez Avrupa dışından bir din adamının seçilmesi, Londra – Moskova ilişkileri ve Orta Avrupa’daki aşırı milliyetçilik, bugünkü Avrupa gazetelerinin yorum konuları.

https://p.dw.com/p/17xGZ
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/Fotoreport

İtalyan Corriere della Sera gazetesi ‘Rahip kıyafetli Cizvit' başlığıyla yayınladığı yorumda papalığa ilk kez bir Latin Amerikalının seçilmesini şöyle değerlendiriyor:

“Papalık Avrupa'yı terk edip Latin Amerika'ya taşınıyor. Bu, Vatikan'ın antika yüreğinde yenilenme cesareti taşıdığını kanıtlayan bir hadisedir. Katolikliğin merkezi böylece bir kez daha tarihin sahnesine çıkmış olmaktadır.Papalık Atlantik'i aşıp, fakir Güney'in zengin Kuzey'den hak ve taleplerini koparma mücadelesi verdiği bir zamanda Amerika kıtasının güneyine gidiyor. Arjantinli kardinal Bergoglio'nun papalığa seçilmesinden çıkarılabilecek ilk mesaj budur.”

Fransız gazetelerinden Le Figaro'nun yeni Papa'ya ayırdığı yorumda ise şu satırları okuyoruz:

“Yeni Papa'nın mutlaka, Kardinaller Meclisi'nde anlattığı projeleri vardır. Katolik Kilisesi mecâzi anlamda şantiyelerle dolu. Yapılacak işler arasında Vatikan yönetiminin reformdan geçirilmesi de bulunuyor. Papalık hükümetini ve Vatikan'ın yönetiliş biçimini yakinen tanıyor. Ama Papa, idari amir olamaz. Onun ilk vazifesi, Vatikan'daki kalıpların kırılması olacaktır. Hem de Katolikliğin sarih mesaj vermekten aciz kaldığı bir dönemde. Dünyada Katoliklerin sayısı artıyor. Ama klasik Hıristiyanlığın merkezi Avrupa ile Kuzey Amerika'da kayıtsızlık hüküm sürüyor. Bu durum kökleri Hıristiyanlığa uzanan toplumları güvensizliğe sürüklüyor.”

Rusya ile İngiltere hükümetleri arasındaki istişarelere ışık tutan Rossiyskaya Gazeta adlı Rus gazetesi yorumunda, taraflar arasında yakınlaşma sağlanamadığını yazıyor:

“Liderler arasındaki buluşma dostane bir atmosferde ama yakınlaşma sağlanmaksızın sona erdi. Sadece birkaç belge imzalandı. Bakanlar arasında, siyasi diyaloğun iki artı iki formülü üzerinden yürütülmesinin kararlaştırılmış olması, Londra görüşmelerinin en önemli sonucu olarak değerlendirilebilir. Rusya ile İngiltere arasındaki önemli görüş ayrılıklarını ortadan kaldırmak mümkün olmamıştır. Bunların başında, Avrupa füze savunma sistemi gelmektedir. İkili istişarelerin yeni bir çerçeveye oturtulması İngiltere'nin isteğiydi. Londra yönetimi böylelikle Avrupalı ortaklarına, imkanları dâhilinde Rusya ile Batı arasındaki diyaloğun önemli bir ortağı olduğunu göstermiş oldu.”

Romanya gazetesi Adevarul, Avrupa'nın problemli ülkeleri Macaristan ve Romanya'yı konu alan yorumunda sağ ve sol milliyetçiliğin demokrasiye zarar verdiğini vurguluyor:

“Viktor Orban 2012 yılında yeniden Macaristan Başbakanlığına seçildiğinde parlamentodaki çoğunluğunu kullanarak ülke anayasasında bütün Avrupa'yı ürküten değişiklikler yapmıştı. Geçen yıl müzakere masasında kurduğu çürük koalisyon hükümetiyle Avrupa'yı telaşlandıran Romanya Başbakanı Victor Ponta da seçimde elde ettiği çoğunluğun verdiği cesaretle Anayasa değişikliğine el attı.Çoğunluğu nasıl kullanacağı şimdiden kestirilemez ama, Macar başbakanıyla sadece isim benzerliği olup olmadığını göstermek Ponta'ya düşüyor. İçi doldurulmamış milliyetçilik, belki ilerde tarihçilerin açıklık getireceği nedenlerle, Budapeşte'nin sağcılarıyla Bükreş'in solcuları tarafından siyasi araç olarak kullanılıyor. Ama ahmak milliyetçilik azdırıldıktan sonra onu yatıştırmak hiç de kolay olmaz.”

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Ahmet Günaltay

Editör: Beklan Kulaksızoğlu