1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa basınından özetler

11 Haziran 2013

Türkiye’deki protesto eylemleri, İsviçre’nin iltica politikası, ABD'deki interneti denetleme skandalı ve Çin’in ekonomik gelişmesi seçtiğimiz yorum konuları arasında yer alıyor.

https://p.dw.com/p/18nav
Fotoğraf: picture-alliance/dpa/Fotoreport

Moskova'da yayımlanan Kommersant adlı Rus gazetesi Türkiye'deki protesto gösterileriyle ilgili olarak şu satırlara yer veriyor:

“Başbakan Recep Tayyip Erdoğan taktik değiştiriyor. Göstericileri kuvvet yoluyla dağıtma girişimi sonuç vermeyince kendi taraftarlarını harekete geçirmekte karar kıldı.‘Türkiye'deki demokratlara', hükümeti tarafından hedeflenen reformların ‘yıkıcı unsurlardan' korunması için çağrıda bulunmakla muhalefet ile diyalog kapısını kapatmış oluyor. Amacı, ülke politikasını dizayn etme sürecine rakiplerini ortak etmemek. Başbakan, protestolara gösterdiği tepkinin ülkesinin itibarının zedelenmesine yol açtığını kavradı. Ama isyan dinmeyecektir.”

Sol liberal İspanyol gazetesi El Pais, İsviçre'nin iltica yasasını sertleştirmekle, Avrupa'daki mültecilere kapanma eğilimine ayak uydurduğunu yazıyor:

“İsviçre kendini kordon altına alıyor. İltica yasasının sertleştirilmesiyle ilgili halk oylamasına verilen ezici destek, krizin yol açtığı korkunun ifadesidir. İsviçre cömert iltica politikasını tedricen sınırladı ve Avrupa Birliği uyrukluların uzun vadeli çalışma izni almasını zorlaştırdı. Kısıtlayıcı uygulamaya geçen tek Avrupa ülkesi İsviçre değildir. Bütün kıtada soğuk rüzgârlar esiyor. Soğumayı en çok zayıflar hissediyor. Bu nedenle hükümetlerin yabancı düşmanlığını körükleyen mesnetsiz korkuların önüne geçmesi gerekir.”

Amerikan Ulusal Güvenlik Ajansı'nın internet bağlantılarını izlediğinin ortaya çıkması bütün dünyada tepkiyle karşılandı. Luxemburger Wort gazetesi, telekulak operasyonlarına terör ile mücadelenin gerekçe gösterilmesine şu satırları ayırmış:

“Devletin özel hayata müdahalesinin sınırı ne olmalıdır? Vatandaşın bütün mesleki ve özel haberleşmesi hakkında bilgi sahibi olmak istemesi devletin mutlak kontrol tutkusuna kapıldığı izlenimini uyandırmaktadır. Toplumun denetlenmesine uluslararası terörle mücadele gerekçe gösteriliyor. Amerikan güvenlik makamlarının internet denetlemesiyle elde edilen bilgiler sayesinde bir terör saldırısını önlediği doğru olsa bile, asıl önemlisi ‘ölçünün ne olacağıdır'. Tehdit mutlak denetlemeye gerekçe olabilir mi, yoksa hukuk devleti bu suretle koruduğunu söylediği değerleri mi yok etmektedir? ABD'ye, kurucularından Benjamin Franklin'in şu sözlerini hatırlatmakta yarar var: ‘Güvenlik uğruna hürriyetten feragat eden sonunda her ikisini de kaybeder.'

Fransız gazetesi Le Monde, Çin'in ekonomik gelişmesini konu alan yorumunda, dünyanın en büyük ikinci ekonomisindeki astronomik büyüme yıllarının sonuna gelindiği dile getiriliyor:

“Çin hükümetinin yayınladığı rakamlar güven telkin etmiyor. Pekin yönetimi ekonomik verileri şu veya bu yönde manipüle etmekte çok mahirdir. Bu kez Çinli ve yabancı ekonomi uzmanları aynı teşhisi yapıyorlar: Dünyanın ikinci büyük ekonomisi hız kaybediyor. Bu gelişme bütün dünyayı olumsuz etkileyebilir. Ama bu yavaşlamanın nedeni Avrupa ve ABD'deki durgunluk değildir. Bazı yapısal nedenler vardır ki ne Çin ne de diğer dünya ülkeleri açısından kötü olduğu söylenebilir. Örneğin Çin'de ücretlerin artması ya da Çin parasının sürekli değer kazanması. Çin'in normalleşmesi memnuniyet verici bir gelişmedir.”


© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen Çelik Akpınar

Editör: Hülya Schenk

Sonraki bölüme git Bu konuda daha fazla içerik

Bu konuda daha fazla içerik