1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Alman basınından özetler

Celik Akpinar11 Mart 2014

Nükleer enerji tartışması, Gerhard Schröder'in Kırım kriziyle ilgili sözleri ve bir kulüp başkanının vergi kaçakçılığından yargılanması, bugünkü Alman gazetelerinden seçtiğimiz yorumların konuları.

https://p.dw.com/p/1BNAI

Düsseldorf'ta yayımlanan Handelsblatt gazetesi Fukuşima'daki nükleer felaketin yıldönümü münasebetiyle yayınladığı yorumda Japonya'daki kazanın Almanya'nın enerji politikasını da derinden etkilediğini vurguluyor:

“Nükleer enerjinin gerçek maliyeti elektrik faturasına yansısaydı atom santralleri çoktan kapanmış olurdu. Nükleer santrallerin kaza sigortasının tatminkâr olmadığı bir gerçektir. Elektrik şirketlerinin kaza ya da arıza halleri için ayırdığı ihtiyat akçesi eridiğinde şirket zararı son kuruşuna kadar cebinden karşılamak zorunda kalacaktır. Nükleer santral işletmelerinin kâr rekorları kırdığı geçmiş yıllarda bu formül tutardı. Ancak enerji devlerinin milyarlarca para kaybettiği günümüzde bu çözüm kâğıt üzerinde kalmaya mahkûmdur. Bu acı gerçeği kabullenmek zorundayız. Temiz, ucuz ve güvenli nükleer enerji hayalleri yıkılsa da en azından 2011 yılında alınan nükleer santralleri kapatma kararını içine sindirmek kolaylaşmış oldu.”

Frankfurter Rundschau gazetesinin aynı konudaki yorumu ise şöyle:

“Almanya nükleer enerjiyi terk etmeye karar verdi. Böylece Çernobil ve Fukuşima'daki gibi büyük bir facianın Almanya'da da meydana gelme tehlikesi ortadan kalkmış mı oluyor? Çoğumuz böyle düşünüyoruz, ama bu yanlış. Afetle mücadele hazırlıkları arttırılmalı, tahliye bölgeleri genişletilmeli, acil tahliye mekanizması kurulmalı ve guatr kanserine karşı daha fazla iyot tableti stoklanmalıdır. Ama bu da yetmez. Nükleer santral işletilen komşu ülkelerle konuşup çözümler hazırlanmalıdır. Bu çözümler enerji dönüşümünü frenlememelidir. Yoksa nükleer enerjiden çıkış politikasını terk etme tehlikesi patlak verir ve nükleer riskin ömrü uzatılmış olur.”

Münchner Merkur gazetesi eski Almanya Başbakanı Gerhard Schröder'in Kırım'a yapılan Rus askerî müdahalesiyle ilgili açıklamalarını eleştiriyor:

“Kusursuz bir demokrat durup dururken Avrupa'nın sınırlarını değiştirebilir mi? Eski Başbakan Schröder bu soruya kurnazca cevap veriyor: ‘Aslında, hayır.' Ancak Schröder NATO'nun Kosova'yı topraklarından ayırmak için 1999 yılında Sırbistan'ı bombalamasının da devletler hukuku açısından ‘kusursuz' bir hareket olmadığını ilave ediyor. Lakin Putin'in yakın dostu, Sırbistan'ın Kosova'daki ayrılıkçı Arnavut çoğunluğa kanlı baskı uyguladığını ise unutmuşa benziyor. Aslında fark etmez. Ukrayna, Kırım'ı kaybetmiştir. Önemli olan Putin'in bu serüvenin bedelini ödeyip ödemeyeceğidir. Ya da Schröder gibilerinin anlayış dolu tepkisinden cesaret alarak ‘az maliyetle' Doğu Ukrayna'yı da yutup yutmayacağı.”

Bayern Münih Spor Kulübünün Yönetim Kurulu Başkanı Uli Hoeness'in vergi kaçırmak suçundan yargılandığı dava Almanya'da geniş ilgi uyandırdı. Frankfurter Allgemeine Zeitung'un yorumu şöyle:

“Eleştirilere hedef olan kendini ihbar etme uygulaması, imparatorluk günlerinden beri hem vergi kaçıranlara hem de devlete yarayan bir nevi köprü işlevi görmektedir. Hukuk sistemine aykırı olduğu da söylenemez. Çünkü pişmanlık, tazminat ve itiraf başka suçların hafifletilmesinde de rol oynayabiliyor. Uli Hoeness kayıtsız şartsız bütün bildiklerini anlattı. Dürüstlük göstermekte geç kaldığı anlaşılıyor. İtiraf kadar şimdiye kadar bilinmeyen kaçırdığı vergi toplamı da dikkate alınmalıdır. Anlaşılan Hoeness döviz spekülasyonu yaparken, danışmanlarının kendini ihbar sırasında yaptıkları kadar dikkatsiz davrandı. O şimdi demir parmaklıklar arkasına düşme tehlikesiyle karşı karşıya. Onun kadar parası olmayan olağan vergi suçlusu ile arasındaki fark burada yatıyor. Ama Hoenes davasının hepsi üzerinde caydırıcı etkisi olabilir.”


© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Ahmet Günaltay

Editör: Banu Wöltje