1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Presseschau

5 Kasım 2009

GM'in, bünyesindeki Opel'i satmaktan vazgeçmesi ve İran'daki son protesto gösterileri, bugünkü Alman gazetelerinde ön plana çıkan başlıca yorum konularını oluşturuyor.

https://p.dw.com/p/KOqY
Fotoğraf: AP

Frankfurter Allgemeine Zeitung, Amerikan General Motors şirketinin, ekonomik kriz yüzünden zor durumda olan Alman Opel’i Avusturya-Kanada ortaklığındaki Magna’ya satmaktan vazgeçme kararını yorum sütunlarına taşıyor. Gazete, Merkel’in, bu gelişmeyi, Amerikan Kongresi'ne hitaben bir konuşma yaptığı Washington’da öğrendiğini belirterek şu yorumu yapıyor:

"Bayan Merkel, Washington’da Kongre'de yaptığı konuşmada ABD-Alman ilişkilerini överken, henüz Almanya’ya bile dönmeden hayatın acı gerçeklerine şahit oldu. Opel’in geleceği bundan sonra nasıl olursa olsun, bu konuda hem Alman hükümeti, hem de ilgili eyaletlerin hükümetlerinin bu tartışmalı kurtarma operasyonunda başarısız kaldığı ve süreci yönlendiren isimler olmadığı tespitinde bulunulabilir. Hatta bunun da ötesinde; rezil oldular da diyebiliriz. Opel tesislerinin bulunduğu eyaletlerin başbakanları Rüttgers ya da Beck'le Federal Ekonomi Bakanı Brüderle'nin bu başarısızlığı, öfke sergileyerek ört bas etmeye çalışmaları da durumu kurtarmaya yardım etmiyor.“

Münih’te yayımlanan ulusal gazete Süddeutsche Zeitung’un aynı konuyla ilgili yorumunda ise şu satırları okuyoruz:

"Merkel bundan bir kaç hafta önce çok önemli cümle sarfetti: Dünya üzerinde hiçbir banka, bir hükümete şantaj ya da baskı yapabilecek kadar güçlü olmamalı. Bu cümleyi otomotiv sektörüne de taşımak mümkün: Hiçbir otomotiv üreticisi, bir hükümete şantaj yapabilecek kadar büyük olmamalı. Gerçekten de General Motors ve Opel, Alman devleti ve eyaletlerden her türlü yardımı kopacak güce sahip. Çünkü Opel’de 25 bin kişinin işi söz konusu. Sadece Opel'de değil, bu sektördeki tedarikçiler içinde de bir o kadar kişinin işini kaybetmesi ihtimal dahilinde."

ABD'nin Tahran Büyükelçiliği'nin İranlı öğrencilerce işgalinin 30'uncu yıl dönümünde dün ülke genelinde hem Washington hem de Tahran yönetimlerine karşı protesto gösterileri düzenlendi. Gösterilerde polis protestoculara müdahale edince iki taraf arasında çatışma çıktı. Konu Alman gazetelerinde geniş yer buluyor. Hannoversche Allgemeine Zeitung’un yorumu şöyle:

“İran’da giderek tehlikeli hale gelen duruma karşı kararlı biçimde ve ivedilikle harekete geçilmelidir. Gerek İran’da gerekse yurtdışında yaşayan İranlılar da durumu böyle görüyor. Tahran’daki rejim karşıtı protesto gösterileri, Batı’ya yapılan bir yardım çağrısıydı aslında. Ancak şimdi onlara yardım ederken, İranlıları köşeye sıkıştırıp, durumun daha da gergin hale gelmesine sebep olunmamalı. İran yönetimine, ülkeye uygulanabilecek yaptırımların kataloğu gösterilmeli. İran muhalefetine ise cesaretlendirilmenin yanı sıra somut destek sunulmalı. Neden Berlin Duvarı'nın yıkılmasının 20'inci yıldönümünü İran’daki kökten dinci iktidarın yıkılması takip etmesin?

Dresdner Neuste Nachrichten’in aynı konuyla ilgili yorumunda ise şu satırlar göze çarpıyor:

“İran’da iktidarın gerçek korkusu, cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki olası usülsüzlüklerin, protestolar vesilesiyle gün yüzüne çıkması. Bu, iktidarın meşruiyetini kaybetmesi, halkın çıkarını korumaktan tümüyle vazgeçmesi ve gücünü yitirmesi anlamına geliyor. İktidar, artık İran sokaklarında kontrolü sadece şiddet uygulamak suretiyle sağlayabiliyor. Bu çıkmazdan kurtulmanın tek yolu, İsrail’in yaptığı gibi İran’la gerginliği tırmandırmak değil, Tahran'ın Batı’ya açılmasını sağlamaktır. Batı, İran muhalefetini desteklemeli ve bunu yaparken de Tahran yönetimine, uranyum zenginleştirmeye son vermesi için olabildiğince baskı yapmalıdır.”

© Deutsche Welle Türkçe


Derleyen: Hülya Topçu

Editör: Murat Çelikkafa