1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

TÜR 0502 Presseschau 1

5 Şubat 2010

İsviçre’deki Alman yatırımcılara ait gizli banka verilerinin satın alınmasıyla ilgili tartışmalar, federal hükümetin görevdeki ilk 100 günü ve AB-ABD Zirvesi, bugünkü Alman basınında ele alınan yorum konularından.

https://p.dw.com/p/LtGR
Fotoğraf: AP

Almanya Başbakanı Angela Merkel, İsviçre’de hesabı bulunan olası vergi kaçakçılarına ait gizli verilerin bu konudaki hukuki kaygılara rağmen satın alınmasını savundu. Schweriner Volkszeitung planlanan bu girişime ait yorumunda, “Karar tatsız. Veri hırsızlığı hoş görülebilecek bir şey değil, suçtur. Devletin suçlularla işbirliği yapması istisnalarla sınırlı kalmalı” diyor. Münih kentinde yayımlanan Süddeutsche Zeitung da bankaların da vergi kaçakçılığından sorumlu tutulması gerektiği görüşünde:

“Müşteriler bankaları tarafından kışkırtılıyor, kendisine sunulan önerilere sadece “evet” diyebiliyor ve tüm vergi kaçırma işlemleri bankalar tarafından hallediliyorsa, bankalar o zaman müşterilerin yardımcısı değil, suç ortağı olur. Bu durumda bankalar vergi kaçırma işlemini gerçekleştirenlerdir. Zira vergi kaçırmanın detaylarını ve hangi şekilde yapıldığını müşteriler bilemez. Suçlu parası olandır ancak banka da suçun sahibi. Sistematik bir biçimde vergi kaçıran bankalar, suçluların arkasındaki itici güçtür. ABD’de bu tür bankaların ruhsatları ellerinden alınıyor.”

Rostock’ta yayımlanan Ostsee Zeitung’un aynı konudaki yorumunda da şu satırlar dikkat çekiyor:

“İsviçre bankacılığının en cazip yanı, her şeyi afişe etmemesi. Çok fazla soru sormak ağız tadını kaçırır. Bu yüzden de gerekmedikçe soru sorulmaz. Bu hem yatırımcının hem de bunun muhasebesini yapanların işine geliyor. Almanya ve Fransa’nın yanı sıra pek çok ülke İsviçre’nin bankacılık sırlarından pek hoşnut değil.”

27 Eylül seçimleriyle iş başına gelen Federal hükümet görevdeki ilk yüz gününü tamamladı. Märkische Oderzeitung, Hrıstiyan Birlik Partileri (CDU/CSU) ve Hür Demokratlardan (FDP) oluşan ikinci Merkel hükümetinin ilk 100 günlük performansını şöyle değerlendiriyor:

“Bütçe, vergi ve sağlık politikaları... Şu an en hassas tartışma konuları bunlar. Ancak hükümetin bu konuda ortak bir yol bulabildiği söylenemez. Hür Demokratlar kamu borçlarının miktarına bakmadan, seçimlerden önceki vergi indirimi vaatlerini tekrarlayıp duruyor. Hrıstiyan Birlik Partileri ise ortağının bu söylemine, arkasından “evet ama şöyle de bir şey var” diyebilmek için ses çıkarmıyor. Tüm bu olaylardan Başbakan Merkel’in oralı olmuyor gibi görünmesi garip. Hükümet güçsüz bir tablo çiziyor. Önemli kararlarsa, küresel kriz bahane edilip, mayıs ayında Kuzey Ren Vestfalya eyaletinde yapılacak seçimlerden sonraya erteleniyor.”

ABD Başkanı Barack Obama mayıs ayında İspanya’da yapılması planlanan AB-ABD zirvesine katılmayacağını açıkladı. Berliner Zeitung ABD’de Avrupa anlayışının değiştiğini vurguluyor:

“Barack Obama’nın yapacak daha önemli işleri var. Amerikan Başkanı, mayıs ayında AB Komisyon başkanı ve Avrupa’nın diğer önemli isimleriyle bir araya geleceği sıkıcı ve hiçbir neticeye varmayacak zirveye katılmaktan vazgeçti. Geçtiğimiz dönemde bu türlü toplantılara iki kez dayandı, artık canı istemiyor. Buna kimin itirazı olabilir ki? (…) Henry Kissinger ve Madeline Albright dönemleri geride kaldı. Washington’da şimdi İkinci Dünya Savaşı döneminden çok uzakta, yeni bir nesil iktidarda. Yeni yönetimin tüm ilgi ve tutkusu Asya’ya yönelik. Avrupa’ya yönelik daha rasyonel ve serinkanlı bir bakış açısı hâkim. Orada ‘Avrupa’nın yeni sorunlar oluşturmaması iyi bir şey’ düşüncesindeler. Ancak mevcut sorunları da kimsenin çözmüyor oluşu acı.”

© Deutsche Welle Türkçe


Derleyen: Meltem Karagöz

Editör: Murat Çelikkafa