1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

02.02.2010 - Avrupa basınından özetler

2 Şubat 2010

ABD-Çin ilişkileri, Batı'nın Afganistan stratejisi, İsrail'in AB üyeliğine dair öneri, Yunanistan'ın borç sorunu ve ABD'nin yeni bütçe tasarısı Avrupa gazetelerinde işlenen başlıca yorum konularını oluşturuyor.

https://p.dw.com/p/LpL9

Avrupa basınından özetlere Fransız gazetelerinden Le Figaro’nun ABD-Çin ilişkilerini konu alan yorumuyla başlıyoruz. Gazete, Tayvan’a Amerikan silahları satma kararının yol açtığı gerginliği şöyle değerlendiriyor:

“ABD ile Çin arasındaki ilişkiler Tayvan’a silah satılması yüzünden tehlikeye atılamayacak kadar önemlidir. Pekin’in tepkisi bu kez eskiye nazaran daha sert oldu. Kısa süre önce başlatılan askerî temaslar askıya alındı. Pekin yönetimi, silah ticaretine katılan ve aralarında uçak imalatçısı Boeing’in de bulunduğu Amerikan şirketlerine ekonomik yaptırım tehdidinde de bulundu. ‘Hayati çıkarlarına Amerika tarafından müdahale edildiği’ şeklindeki sözler, ezeli Çin milliyetçiliğinin ruhunu okşuyor.”

Rzeczpospolita adlı Polonya gazetesi, Batı’nın Afganistan’daki Taliban ile mücadele stratejisini değiştirmesine şu satırlarla değiniyor:

“2004 yılında Afganların çoğunluğu Taliban faslının kapandığına inanıyordu. Hamid Karzai’nin aciz ve yolsuzluklarla dolu idare tarzı ve halkın yabancı askerlerin varlığından duyduğu rahatsızlık, Taliban’ın nüfuzunu her geçen gün biraz daha artırmasına yarıyor. Batı, yüzü kızarmadan Afganistan’dan çekilebilmek için, Afganistan gerçeğini kendi kafasına göre şekillendirme planlarından vazgeçmek zorunda kaldı. Aynı zamanda zaferin tarifinin de realitelere uydurulması gerekiyor. Afganistan’daki asker sayısının artırılması Batı’nın, Taliban’ı kısmen taviz ve uzlaşmaya zorlamadaki son fırsatı olabilir. Amerika ve müttefikleri bu kadarıyla yetinmek zorundalar.”

Roma’da yayımlanan sol liberal İtalyan gazetesi La Repubblica, Başbakan Silvio Berlusconi’nin, İsrail’in Avrupa Birliği’ne alınması şeklindeki önerisini gerçekçi bulmuyor:

“Berlusconi daha önce de İsrail’i Avrupa Birliği’nin bir parçası olarak görmeyi arzuladığını söylemişti. Şimdiye kadar İsrail hükümetlerinin de AB üyeliğine hiç ilgi duymamış olmaları bakımından, bu düşüncenin gerçekle hiçbir irtibatı bulunmuyor. Bu öneri İsrail’in hiç hoşuna gitmiyor. Çünkü AB üyeliğinden önce, Ortadoğu anlaşmazlığının görüşmeler yoluyla giderilmesine ve AB vatandaşlarının İsrail’e yerleşebilmesine ‘evet’ demesi gerekecek. İsraillilerin böyle şeyleri akıllarına getirmek istemedikleri anlaşılıyor.”

Yine İtalyan gazetelerinden La Stampa ise Yunanistan’daki borç fiyaskosunun yol açabileceği olumsuz gelişmeleri yorumluyor:

“Piyasalar, en kötü ihtimalin gerçek olması durumunda Avrupa Birliği’nin atacağı adımları bekliyor. Ortaklarının hep birlikte Yunanistan’a yardım etmesi şeklindeki öneriler başkentlerde kesin dille geri çevrilmişti. Avrupa antlaşmaları da zaten böyle bir kurtarma operasyonuna izin vermiyor. Almanya Dışişleri Bakanı Guido Westerwelle bir mülakatında, ‘Yunanistan’ın Almanya ve bütün Avrupa Birliği’nin yardımlarından emin olabileceğini’, söylemişti. Brüksel’in gerçekten mali destek olup olmayacağını bekleyip görmek gerekecek. Bütün bunlar olurken, Yunan çiftçisi yollarda barikat kurmaya devam ediyor. Bütçeyi düzeltmek için maaşlar kurban edilirse, ilkbaharda isyan sırası memurlara gelebilir.”

Madrid’de yayımlanan Expansion adlı İspanyol gazetesinden aktaracağımız yorumun konusu ise ABD Başkan Obama’nın 2010 yılı bütçe taslağı:

“Görevdeki birinci yılının ardından sıra Başkan Obama’nın rotayı değiştirmesine geldi. Başkan tasarrufa yöneliyor. Danışmanları, bütçenin sağlığa kavuşturulmamasının bütün finans sisteminin çökmesine yol açabileceği uyarısında bulunuyorlar. Ama Obama bütün dramatik sözlerine rağmen bütçe giderlerini yüzde üç oranında arttırıyor. Oysa tasarruf tedbirlerini hemen uygulamaya koyması gerekmez miydi? Popülaritesi azalan Obama, istihdam yaratılmasının öncelik taşıdığını düşünüyor. Ama Beyaz Saray, ekonominin canlandırılması kadar, bütçedeki gediklerin kapatılmasının da öncelik taşıdığını unutmamalı.”

Basın özetlerine İngiliz gazetesi The Times’in yorumuyla son veriyoruz. Yorumun konusu, Amerikan yönetiminin aya yolculuk programını iptal etmesi:

“Çin, uzun vadeli düşünebilecek para ve azme sahip. Çin’in gözü daha şimdiden yıldızlarda. Aya insan indirmeyi başarırsa, ABD’nin teknolojik üstünlüğü yara alır. Aynı zamanda uluslararası alandaki liderlik konumunun sarsıldığı hissine de kapılır. Uzay yolculuğu sembolik bir mesele değil. Değerlerini paylaştığımız süper gücün siyasi ve teknolojik statüsünü muhafaza etmesi, bütün Batı’ya yarar.”

© Deutsche Welle Türkçe


Derleyen: Ahmet Günaltay

Editör: Murat Çelikkafa