1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Avrupa basınından özetler

1 Kasım 2013

Avrupa basını Suriye'de kimyasal silahların imhası, NSA dinleme skandalı ve Tunus'taki gelişmelerle ilgili yorumlara ağırlık veriyor.

https://p.dw.com/p/1AABw
Fotoğraf: picture-alliance/dpa

Hollanda'dan de Volkskrant gazetesi Suriye'de kimyasal silah üreten tesis ve depoların imha edilmesini yorumluyor:

"Beşar Esad'ın kimyasal silahların imhası konusunda bu kadar ileriye giderek bu denli gönüllü olacağına hiç inanmayanlar, şimdi muhtemelen bu duruma alışmak zorunda kaldı. Ortadoğu'daki en büyük kimyasal silah cephaneliğine sahip olan Suriye çok gürültü etmeden hem asilerin hem de düşman İsrail'in elinden önemli bir kozu alıyor. ABD'nin Türkiye ve Irak'taki eski büyükelçisi James Jeffrey kimyasal silahların imhası konusundaki Amerikan-Rus planını, ABD açısından 'en az kötü olan çözüm' diye nitelendirmişti. Bu muhtemelen Esad için de geçerli. Kendi halkına karşı kimyasal silah kullandığı için herkes tarafından ayıplanıyor. Ama diğer yanda başka ülkelere de örnek olabilecek bir silahsızlanma projesinde kilit rol oynuyor."

İspanya'dan sol liberal El Pais gazetesi, Amerikan Ulusal Güvenlik Kurumu'nun (NSA) Avrupa'daki dinleme faaliyetleriyle ilgili yorumunda şu satırlara yer veriyor:

"İstihbarat skandalında ortaya çıkan her yeni ayrıntıyla birlikte Avrupalı vatandaşların güvensizliği de artıyor. ABD, istihbarat faaliyetlerini sorgulamayan ülkelere bile bu konuda bir açıklama yapmaya yanaşmıyor. Bu tahammül edilebilir gibi değil. Avrupa'da birçok lider yeterince kararlılık gösteremediği için ABD Başkanı Barack Obama zaman kazanıyor. Amerikalıların Almanya Başbakanı Angela Merkel ya da diğer Avrupalı politikacıların cep telefonunu dinlemesindeki fayda-bedel mantığını anlamak mümkün değil. Öneme sahip olduğu şüpheli birkaç bilgi, Amerikan yönetimi ile Avrupa'nın siyasî liderliği arasındaki güveni yıkmaya değer mi?"

İsviçre'den Neue Zürcher Zeitung ise, Hristiyan Sosyal Birlik Partisi lideri Horst Seehofer'in, Alman otoyollarını kullanan yabancı araçlardan kilometre vergisi alınması yönündeki planlarını, AB'nin onayladığını yazıyor. AB Komisyonu'nun ulaşımdan sorumlu üyesi Siim Kallas'ın, bu verginin, AB hukukuyla çelişmediği yönündeki açıklamasını gazete şöyle yorumluyor:

"AB Komisyonu'nun ulaşımdan sorumlu üyesi Siim Kallas'ın, Almanya'daki otoyolları kullanan yabancı araçlardan vergi alınması planının hukuken mümkün olduğunu açıklamasından bu yana, Hrıstiyan Sosyal Birlik Genel Başkanı Horst Seehofer haklı olarak kendisini muzaffer görebilir. Hrıstiyan Sosyal Birlik Partililer şimdi koalisyon müzakerelerinde güçlü bir destek kazanmış oldular. Otoyolların tamir-bakım masraflarının onu kullananlardan talep edilmesi aslında mantıklı ve yabancı araçların bundan muaf tutulmasını anlamak zor. Sonuçta Almanlar da İsviçre ya da Avusturya'ya gittiklerinde otoyollar için para ödüyor."

Fransız Le Monde gazetesinin yorum ise Tunus ile ilgili. Tunus'taki bir otelin önünde düzenlenen intihar saldırısını hatırlatan gazete şu görüşlere yer veriyor:

"Tunus, ülkedeki siyasi sınıfın zayıflıklarının acısını çekiyor. Siyaset, demokrasiye geçiş sürecinin ilerlemesi için aralarındaki küçük siyasi anlaşmazlıkları gidermeyi başaramıyor. Avrupa Tunus'u sorunlarıyla başbaşa bırakamaz. Demokrasi sürecinin başarısız olması, Arap-Müslüman ülkelerdeki demokratlara gönderilen ölümcül bir işaret anlamına gelir. Ayrıca Akdeniz'in diğer yakasında bize bu kadar yakın olan bu küçük ülke son haftalarda Lampedusa'da tanık olduğumuz, göç ve trajedinin yeni başlangıç noktası haline gelmemeli. AB'nin Tunus'ta önemli bir rol oynaması gerekiyor. Tunuslular'a geleceklerini inşa etmek için yardım etmek, bizim de çıkarımıza."

© Deutsche Welle Türkçe

Derleyen: Hülya Topçu

Editör: Beklan Kulaksızoğlu