1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

“Şövalye ile Jean d’Arc karşı karşıya“

Anke Hagedorn/DW23 Nisan 2007

Cumhurbaşkanı Jacques Chirac’tan koltuğu devralmak için Fransa’da ikinci tur seçimerlerde yarışacak iki aday belli oldu: Sarkozy ve Royal. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin şimdiye kadarki kampanyaları sabun köpüğü gibiydi diyen DW editörlerinden Anke Hagedorn, Fransa’daki seçim sürecini yorumluyor…

https://p.dw.com/p/AZlD

Fransa’daki cumhurbaşkanlığı seçimleri ikinci turunda muhafazakarların adayı Nicolas Sarkozy ile sosyalistlerin adayı Segolene Royal yarışacak. Bu sonuç sürpriz olmadı. Fransızlar şimdi en azından ikinci tura kadar ciddi bir siyasi tartışma ortamı doğmasını umuyor. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin şimdiye kadarki kampanyaları sabun köpüğü gibiydi. Geriye bir şey kalmadı.

Muhafazakar aday Nicolas Sarkozy kovboyla beyaz atlı şövalye karışımı bir görüntü çizdi. 52 yaşındaki politikacı seçim kampanyasının son konuşmasında güneş gözlüğü ve kot pantolonuyla rahat bir izlenim uyandırdı ve “Ben tuttuğumu koparırım, aynı zamanda ayaklarım yere basar ve doğayı severim“ mesajını verdi. Sarkozy’nin mesajının hedefi, liberal aday François Bayrou idi. Bayrou, altı çocuk babası bir çiftçi olarak başlangıçta pek ciddiye alınmamış, ancak sonradan popülaritesi hızla artmıştı.

Sarkozy kampanyalar sırasında sık sık kahraman rolünden kurban rolüne geçiş yaptı. Bir sendikalarla, bir işverenlerle flört etti. Tüm kaçak göçmenlerin Fransa’dan sınırdışı edilmesi, Göç ve Milli Kimlik Bakanlığı kurulması gibi önerileri gündeme getirip aşırı sağcı Jean-Marie Le Pen’in oylarını kapmaya çalıştı. Acımasızlığıyla tanınan Sarkozy önüne çıkan engelleri birer birer ortadan kaldırdı. Sarkozy ile ilgili olumsuz haber yaptıkları için yazı işleri müdürleri görevden alındı. Sarkozy’nin iktidara geldiğinde neler yapabileceğini düşünmek zor değil.

Sürekli parıldayan beyaz tayyör ve parıldayan gülümsemesiyle kamuoyu önüne çıkan Sosyalist aday Segolene Royal de kendisini kahraman Jean d’Arc gibi gösteriyor. Royal seçim kampanyalarında yeni bir iletişim taktiği geliştirdi. Katılımcı demokrasi ilkesine uyarak dinleyicilerinin tam ortasında ayakta duruyor ve “Hepinizi dinliyorum, tüm sorunlarınız, tüm endişelerinizle ilgileniyorum’’ mesajı veriyor. Ama genelde çaresiz ve tutuk haliyle başarılı olamıyor, sorulara somut yanıtlar veremiyor.

İlk tur geride kaldı, gözler 6 Mayıs’taki belirleyici ikinci turda. İki adayın artık yüzeysel söz düellolarını bir yana bırakıp gerçekten seçmenin beklentilerine cevap verme zamanı geldi. Fransız seçmen bunu umuyor. Sonuçta en azından ekonomik anlamda Fransa’nın büyüklüğünden geriye fazla bir şey kalmadı.

Fransa euro bölgesinde en yüksek işsizlik oranına sahip ülke, rekor ticaret açığına sahip ve aynı zamanda ekonomik büyüme oranı en düşük ülkelerden biri. Durumu düzeltebilmek için beyaz at ya da beyaz kostüm yeterli olmuyor.