1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Sol Parti 10 yaşında

Deutsche Welle Marcel Fürstenau Kommentarbild ohne Mikrofon
Marcel Fürstenau
19 Haziran 2017

Almanya'da Demokratik Sosyalizm Partisi (PDS) ile İş ve Sosyal Adalet Seçim Alternatifi (WASG) 10 yıl önce birleşerek Sol Parti'yi kurdu. DW'den Marcel Fürstenau yorumunda genç partinin çelişkilerine ışık tutuyor.

https://p.dw.com/p/2emiP
Die Linke
Fotoğraf: Picture-Alliance/dpa/M. Schutt

Sol Parti (Die Linke) Alman siyasi partiler yelpazesine 16 Haziran 2007'de dahil oldu. Partinin doğum sancıları daha önce başlamış ama 1999 yılında fark edilmemişti. O yıl Almanya Başbakanı Gerhard Schröder ve İngiltere Başbakanı Tony Blair ‘siyasi merkezin reform rotasıyla' ilgili fikirlerini kamuoyuna açıklamışlardı. Reform taslağı sosyal devletin radikal revizyondan geçirilmesi için hazırlanmış bir tarifnameyi andırıyordu ve Sosyal Demokrat Parti'nin sendika kanadını adeta kalbinden vurmuştu. Reformların acısı, teorinin pratiğe dönüştürülmesiyle hissedilmeye başladı.

Reformlar ikinci Sosyal Demokrat – Yeşiller koalisyonu sırasında, 2003 ile 2005 yılları arasında uygulamaya kondu. ‘İş ve Sosyal Adalet Seçim Alternatifi' de (WASG) o sırada kuruldu. Yeni partinin başında Schröder'in maliye bakanı Oskar Lafontaine bulunmaktaydı. Eski Sosyal Demokrat Parti Genel Başkanı Lafontaine olmasaydı WASG Demokratik Sosyalizm Partisi (PDS) ile birleşemezdi. Birleşme olmasaydı, Almanya Demokratik Cumhuriyeti'nin Sosyalist Birlik Partisi'nden doğan PDS'in akıbeti ne olurdu, sorusu hâlâ tartışılır.

Büyük sıçrama yapamadı

10 yıl önce kurulan Sol Parti, Alman siyaset sahnesinde kendine yer edindi ama büyük sıçrama kaydedemedi. Almanya'nın batısındaki büyük eyaletlerde de tutunabilseydi, durum farklı olabilirdi. Sol Parti, PDS'in Seçim Alternatifi ile birleşmeden önceki çapını aşamadı. Sadece iki kez Hessen eyalet parlamentosuna girebildi. Başarısı, bütün Almanya'nın ağırlık sahibi partilerinden olma iddiası için yeterli değildi.

Partinin oy oranı Lafontaine'nin memleketi olan 1 milyon nüfuslu Saarland eyaletinde bile yüzde 21,3'ten (2009) yüzde 12,8'e (2017) geriledi. Neticede parti Batı eyaletlerinde tutunamadı. Bunda partideki dogmacı kanadın uzun süre söz sahibi olmasının da payı vardı. Bu kişiler birleşmeyle tarihe karışan Doğu Alman devletine toz kondurmuyor ve yeni solun bütün Almanya'da taraftar bulmasını umuyorlardı. Temelli muhalefet anlayışından kaynaklanan söylemleri anti komünist Batı'daki seçmende antipati yaratıyordu.

Deutsche Welle Marcel Fürstenau Kommentarbild ohne Mikrofon
DW Berlin Stüdyosu'ndan Marcel FürstenauFotoğraf: DW

Yönetime ortak olduğu yerlerde faydacı davranıyor

Almanya'nın Doğu eyaletlerinde ise durum oldukça farklı. Thüringen eyaletinin başbakanı Sol Partili. Sol Parti Berlin eyaletinde de ikinci kez Sosyal Demokrat Partinin koalisyon ortağı oldu. Son Berlin eyalet yönetimin bir diğer ortağı da Yeşiller Partisi. Brandenburg eyaleti 2009 yılından bu yana Sosyal Demokrat-Sol Partiler koalisyonu tarafından yönetiliyor. Sol Parti iktidara ortak olduğu eyaletlerde faydacı ve sakin davranıyor. Aynı zamanda da sosyal politikalarda sosyalist parti olduğunu gösterebiliyor.

Sol Parti yerel ve eyaletler düzeyinde yönetime ortak olabileceğini kanıtladı. En büyük muhalefet partisi olarak göz doldurmasına rağmen, federal düzeyde ise bu yeterliğe tam ulaşabilmiş değil. Asgari ücret uygulamasının başlatılması için koalisyon ortakları Hristiyan Birlik ve Sosyal Demokrat partilerine yaptığı baskı sonuçsuz kalmadı. Parti siyasi kararlarda pekalâ etkili olabiliyor. Öncelikle de Başbakan Merkel'in diğer alanlardaki çelişkilerini teşhir etmede.

Dış ve güvenlik politikalarından taviz vermiyor

Bunların arasında Suudi Arabistan'a yapılan silah satışları, Avrupa Birliği'nin Almanya tarafından tasarrufa zorlanması ve fakir kitlelerin sırtından zenginlere ve milyonerlere vergi avantajı sağlanması sayılabilir. Sol Parti kurulduğundan bu yana Sosyal Demokrat ve Yeşiller partileriyle koalisyon kurup doğru bulmadığı politikaları değiştirebilmeyi hayal ediyor. Ancak seçmenin onayını alamamasının nedenini önce kendinde araması gerekiyor. Çünkü Sol Parti güvenlik ve ittifak politikalarındaki katı tutumunu değiştirmeye yanaşmıyor.

Nitekim geçen hafta sonundaki parti kongresinde de aynı manzara ortaya çıktı. Sol Parti'nin yüzde 10'luk oy potansiyeli ile parti programını yüzde 100 oranında uygulayamadığı takdirde muhalefet sıralarında kalmayı tercih edeceği görüldü. Ve gidişat da haklı olarak muhalefette kalacağını gösteriyor.

© Deutsche Welle Türkçe

Marcel Fürstenau