1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Artık bitti, son!

Barbara Wesel
9 Mayıs 2016

Avrupa Birliği, Türkiye ile yaptığı mülteci anlaşması nedeniyle baskı altında. DW Brüksel muhabiri Barbara Wesel, Erdoğan’ın kışkırtıcı davranışlarının anlaşmayı başarısızlığa sürüklediğini düşünüyor.

https://p.dw.com/p/1IkMS
Symbolbild Aufhebung Visumspflicht für türkische Staatsbürger
Fotoğraf: Getty Images/C. McGrath

İlk avı başbakanı oldu. Boğaz’ın otokratı ardından coşkulu taraftarlarının karşısında herkesin kendi yoluna gitmesi gerektiğini söyledi. AB’ye seslendi, “Biz kendi yolumuza gidiyoruz, sen de kendi yoluna git” dedi. Cumhurbaşkanı’nın arkasında halkın çoğunluğunun desteği olduğu sürece Avrupalılar son yaşananları çok az değiştirebilir. Dolayısıyla Avrupalıların mülteci krizine kendi çözümünü bulmak zorunda kaldığı artık giderek daha net ortaya çıkıyor.

DW Brüksel muhabiri Barbara Wesel
DW Brüksel muhabiri Barbara Wesel

Provokasyonlar provokasyonu izliyor

Avrupalılar aslında ta en başından Türkiye Cumhurbaşkanı’nın küstahça provokasyonlarına izin verdi. Erdoğan, Türkiye’nin Yunanistan’dan gönderilen mültecileri Türk vatandaşlarına vize muafiyeti sağlanması karşılığında kabul edeceklerini ve bunun pazarlık edilemez bir konu olduğunu söylemişti. Avrupa Birliği teslim olmazsa, bu Erdoğan’ın Avrupa’ya açılan kaçış kapılarını yeniden açacağı anlamına geliyor. Ve bu, vize muafiyeti koşuluna riayet edilmesi için yöneltilen açık bir tehdit.

Ortaya çıkan tablo Cumhurbaşkanı’nın halet-i ruhiyetine bir göz atma imkânı veriyor. İstediğini yaptırma gücüne sahip Erdoğan, bu durumdan utanmazca faydalanıyor. Kimse Erdoğan’ı suçlayamıyor, kendisi de zaten uzun zamandır iktidar hırsını ve soğukkanlılığını saklamaya çalışmıyor.

Avrupalılar için bu noktada eski bir söz geçerli: Kendini tehlikeye atan, sağ kurtulamaz. Erdoğan gibi adamlarla politik anlaşmalar yapılmamalı. Şansölye Angela Merkel, Başbakan Ahmet Davutoğlu’na Erdoğan’la iktidar mücadelesini kazanması ve Türkiye’yi Avrupa’ya yakınlaştırması için destek vermişti. Ancak Merkel yanlış ata oynadı ve mülteci anlaşması şu anda bir enkaza dönüşmüş durumda.

AB görmezden gelemez

Avrupalıların daha ne kadar eğip bükeceği ve vize liberalizasyonundaki eksiklikleri daha ne kadar görmezden gelebileceğinin yanıtı ise: Artık hiç.

Erdoğan, Terörle Mücadele Yasası’nı değiştirmeyeceğini ilan etti. Kürtlerin, yazarların ve gazetecilerin yargılanmalarına devam edilecek. Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni ve Ankara Bürosu Şefi’nin beş yıl hapse mahkûm edilmeleri, yani sadece işlerini yaptıkları ve aldıkları bilgiyi yayınladıkları için cezalandırılmaları Erdoğan için utanç verici. Nihayetinde artık böyle bir kararı açıklamak için hangi yasaların eğilip büküldüğünün önemi yok, çünkü burada söz konusu olan ilkeler.

Türkiye’de gözlemlediğimiz gibi basın özgürlüğünün tamamen ortadan kaldırılması, Avrupa’nın temel haklarından en önemlisinin ihlal edilmesidir. Vize muafiyeti için Türkiye’nin yerine getirmesi gereken kriterlerden biri göz ardı ediliyor. Vize muafiyeti Türkiye'ye sağlanamaz, bu konuda yoruma açık bir alan yok.

Berlin’de olduğu gibi Avrupa Parlamentosu’ndaki birçok parlamenter, Türkiye’nin koşulları yerine getirmesi konusunda taviz vermeyeceklerine söz vermişti. Şimdi bu sözlerin yerine getirilmesi zamanı. Recep Tayyip Erdoğan‘ın Avrupalıların değerlerini daha ne kadar ucuza satmaya hazır olduğunu test etmeye çalıştığı görünüyor. İnsani geleneklerimizi hatırlatmak ve vicdanlarımızdan bahsetmek için Papa’nın gelmesine gerek yok. Tehlikeli gelişmelere karşı acil önlemler alınması gereken bir zaman olduğunu kendi aklımızla da anlayabiliriz.

AB mülteci krizini kendi çözmeli

Türkiye ile yapılan mülteci anlaşması bir ölü. Ya B planına ihtiyacımız var ya da daha iyi yeni bir A planına. Vize muafiyetine AB’nin hayır demesi durumunda Erdoğan’ın bundan ne tür sonuçlar çıkaracağı henüz belli değil. Büyük olasılıkla Avrupa’ya mülteci akını yeniden başlayacak. Anlaşma zaten onun bir projesi değildi. Kendini beğenmiş Türkiye Cumhurbaşkanı, kendisinin Avrupa’ya değil, Avrupa’nın kendisine ihtiyacı olduğunu düşünüyordu. Bu jeopolitik olarak yanlış bir değerlendirme. Ancak öyle görünüyor ki, bunun onun için bir önemi yok.

Brüksel'de ise kriz zirveleri ve oturumlarla dolu bir yaz korkuyla beklenebilir. Ancak göçmen ve mülteci sorununa bir Avrupa çözümü bulmak için başka seçenek görünmüyor. Erdoğan her durumda ortaklıktan düşmüş durumda. Artık Türkiye'nin yeni nesil diktatörüne onun hakkında ne düşündüğümüzü söyleme zamanı geldi. Yüksek sesle, açıkça ve süssüz bir şekilde.

© Deutsche Welle Türkçe

Barbara Wesel / Brüksel