1. İçeriğe git
  2. Ana menüye git
  3. DW'nin diğer sayfalarına git

Aufbau Ost

2 Ekim 2010

Eski Almanya Başbakanı Helmut Kohl 1990’da Doğu Almanya halkına ‘her yerin çiçek açacağı’ sözünü vermişti. Günümüze kadar doğunun kalkındırılmasına 1,3 trilyon euro harcandı. Ama bu proje henüz tamamlanmadı.

https://p.dw.com/p/PSrk
Bakımsız bir duvardaki umut işareti
Bakımsız bir duvardaki umut işaretiFotoğraf: dpa ZB-Fotoreport

Doğu Alman kentlerini dolaşan Batı Almanyalı turistler, restore edilmiş binaları, mükemmel asfalt yolları ve modern altyapıyı gıptayla seyrediyor ve ‘burada kalkındırılacak daha ne kaldı?’, diye soruyorlar. Birleşmeyi izleyen 20 yılda gerçekten önemli mesafe kat edildi. Doğunun kalkındırılması oldukça zaman aldı. 1990 yılında Almanya Demokratik Cumhuriyeti’nde yapılan ilk ve son demokratik seçimde başbakanlığa seçilen Lothar de Maiziere, ‘biz de bu kadar uzun süreceğini tahmin edememiştik. Ama artık doğunun çiçek açtığını görmeyen ya eblehtir ya da kör’, diyor. De Maiziere Doğu Alman kentlerini gezerken gördüğü manzara karşısında yüreğinin sevinçle dolduğunu, sözlerine ekliyor.

Görlitz'in şehir merkezi
Görlitz'in şehir merkeziFotoğraf: picture-alliance/ ZB

Almanya’nın birleşmesinin bugüne kadar kaça mal olduğunu kestirmek zor. Halle Ekonomik Araştırma Enstitüsü, 1991-2009 yılları arasında doğunun kalkındırılmasına 1,3 trilyon euro harcandığını hesaplamış. Bu paranın büyük bölümü nakdi olarak yeni eyaletlerde yaşayanlara ödenmiş. Ulaştırma, otoyol ve su şebekesi gibi büyük projeler devlet tarafından finanse ediliyor.

İşsizliğin maliyeti

Saksonya Anhalt'taki Bitterfeld kimya işletmeleri çöp deposunun 1992'deki hali
Saksonya Anhalt'taki Bitterfeld kimya işletmeleri çöp deposunun 1992'deki haliFotoğraf: AP

Yeni eyaletlerin maddi bakımdan kalkındırılması, altyapının baştan sona yenilenmesi ve imalat sanayine yapılan yardımlar muazzam kaynak gerektiriyordu. Sosyalist Alman ekonomisinin tamamen çökmesiyle işsizlik rekor düzeye çıktı. 1,3 trilyonun üçte ikisi devletin sosyal yardımlarına gitti. İşsizliği batı eyaletleri düzeyine indirmek bugüne kadar mümkün olmadı.

Dresden'li genç aile para birliği gününde 2 000 batı Markı ile poz veriyor
Dresden'li genç aile para birliği gününde 2 000 batı Markı ile poz veriyorFotoğraf: picture alliance/dpa

1 Temmuz 1990’da iki Alman devleti arasındaki ekonomi, para ve sosyal birleşme antlaşması yürürlüğe girip batı markı doğu Alman Markı'nın yerini aldığında, işin sonu düşünülmemişti. Doğu Almanyalılar, Batı markına kavuşmaktan memnundu, Ama para birliğinin Doğu Alman ekonomisi üzerindeki etkisi yıkıcı oldu. 6 bin marka kadar olan emeklilik maaşlarıyla tasarruf mevduatı bire bir değiştirildi. Amma işletmelerde de ücretlerin artık Batı markıyla ödenmesi gerekiyordu. Doğudaki şirketler bir anda Batı Alman şirketleriyle rekabet etmek zorunda kaldı ve tabii rekabete dayanamadı. Doğu Almanya’da yaşayanlar da artık batı marklarını doğu Alman ürünlerine harcamak istemiyorlardı. Gıda ve keyif maddelerinden elektronik aletlere ve otomobile kadar her şeyin batı Alman malı olmasını istiyorlardı.

‘Para birliğinin alternatifi yoktu’

Uzmanlar, para birliğinin doğudaki sosyalist ekonomiyi harap edeceğini söylüyorlardı. Dönemin maliye bakanı Theo Waigel bugün şöyle diyor: ‘1990’da, batı markı bize gelmezse biz ona gideriz denmiş olması karşısında başka çaremiz yoktu. Her düzeyde bütün teorik imkânları görüştük ve gördük ki, ya Almanya’yı yeniden bir sınırla bölecek ya da batı markını doğudakilere de verecektik.’

Batı'nın Benz'i Trabant'ı yendi
Batı'nın Benz'i Trabant'ı yendiFotoğraf: AP

Almanya birleştikten sonra da ekonomik güç dağılımı eşitlenemedi. Batıda üretilen ürünler doğu eyaletlerinde satılıyordu. Yeni eyaletlerde yeniden sanayileşme oldukça yavaş seyretti. Doğu Almanya’nın fert başına milli geliri halâ batıdakinin %71’ini ancak buluyor. Özel sektörde ise bu oran sadece %66.

Doğunun kalkındırılması hatalı bir yatırım mıydı?

Bundan birkaç yıl önce Amerikalı bir işadamı dönemin maliye bakanı Theo Waigel’e, ‘Almanya Demokratik Cumhuriyeti’nin satın alınmasının hatalı bir yatırım olup olmadığını’, sormuştu. Waigel, ‘biraz sinirlendim ve şöyle devam etti: 'Tamam, birleşmenin beklediğimizden daha uzun sürdüğünü ve daha pahalıya geldiğini inkâr edecek değilim. Ama bugün 18 milyon Alman daha hür demokratik rejimi tadıyor. Siz on yılda Irak’ı aynı duruma getirtebilirseniz, buluşuruz, sen de bana aynı soruyu bir daha sorarsın dedim’, şeklinde konuşuyor. Artık, sık sık karşılaştığı Amerikalı işadamı Waigel’e her defasında, ‘Theo, sana bu soruyu bir daha hiç sormayacağım’, diyormuş.

Başbakan Helmut Kohl Erfurt'taki seçim mitinginde, Alman bayrakları sallayan kalabalığı selamlıyor
Başbakan Helmut Kohl Erfurt'taki seçim mitinginde, Alman bayrakları sallayan kalabalığı selamlıyorFotoğraf: picture alliance/dpa

On yıl Almanya’nın maliye bakanlığını yapan Theo Waigel birleşmeyi, Alman toprağındaki gelmiş geçmiş en büyük dayanışma operasyonu olarak tanımlıyor. Yeni eyaletler mali bakımdan kendi ayakları üzerinde duracak hale gelene kadar da bu dayanışma sürecek. Dayanışma paktına 2019 yılında son noktanın konması kararlaştırılmıştı. Önümüzdeki yıllarda da doğudaki yeni eyaletlere milyarlar transfer edilecek. 2019’dan sonra ne olacağı belli değil. Dayanışma paktının isim değiştirmesi ve yeni eyaletlerin mali dengeleme fonundan yararlandırılması ihtimal dâhilinde. Mali dengeleme, zengin eyaletlerin fakir eyaletlere yardım etmesi anlamına gelen ve batı Almanya’da çoktandır uygulanan bir yöntem.

© Deutsche Welle Türkçe

Sabine Kinkartz / Çeviri: Ahmet Günaltay

Editör: Murat Çelikkafa